Minnetle, vefayla devlet yönetmek en büyük yanlışımızdır

ads ads ads ads
23/02/2021

ads

Ali Baturay Ali Baturay


   Aile içi ilişkilerde, arkadaşlıkta, iş yaşamında, eğitimde genellikle küçüğün büyüğe, alanın verene karşı duyduğu ve hiç bitmemesi istenen sevgi olarak kullanılır vefa kelimesi…Vefayla minnet birbirine karıştırılır.

   Minnet, yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu saymaktır, gönül borcudur. Halbuki vefa, büyük küçük olmakla, alıp vermekle, iyiliğin karşılığı olmasıyla değil, direkt sevgiyle alakalıdır, sevgiyi sürdürmektir, dostluk bağlılığıdır.

   Sevgisi geçici olmayanlara denir vefakâr… Sevgisi sahici olmayan, sevgisi çabuk geçenlere de vefasız denir. Sahici sevgiyi, dostluk bağlığını kim istemez ki? Sahici sevgi, bazen insana ilaçtan bile daha faydalı olur, o nedenle “vefa” insanlar için önemlidir.

   Peki siyasette, devlet yönetiminde “vefa” veya “minnet” olur mu?  Olursa da ne kadar olur? Başbakan Ersan Saner’in Sağlık Bakanı Ali Pilli’yi görevden alıp yerine Ünal Üstel’i atamasıyla birlikte “siyasette vefa” aslında ifadelere baktığımızda “siyasette minnet” tartışılmaya başlandı.

   Ali Pilli, 11 ay boyunca Sağlık Bakanlığında zor bir mücadele verdiğini ve partisi ile parti başkanından bunu görmesini, halktan da destek alıyorken görevden alınmasını bir tür “vefasızlık” olarak niteledi ve hatta Ersan Saner’e “artık seni sevmiyorum” dediği söyleniyor.

    Yine Ali Pilli, parti başkanlığı seçiminde, hükümet kurma aşamasında ve cumhurbaşkanlığı seçiminde hep yanında durduğu Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın görevden alınmasına imzasıyla onay vermesine çok üzüldüğünü söyledi. Ali Pilli, Başbakan Ersan Saner’in talebi olan “görevden alma kararına” Cumhurbaşkanı Tatar’ın isteseydi engel olabileceğini, karara imza atmayabileceğini belirtti ve Tatar’a kırgınlığını ortaya koydu.

    Bu tartışmalara başkaları da katıldı ve birçok kişi ortada büyük bir vefasızlık olduğunu söyledi. Hatta siyasette yaşanan bazı eski olaylar da anımsatıldı… Vefa ve vefasızlık üzerinden bir dolu şey söylendi, bir dolu örnek anlatıldı.

    Meseleyi Ali Pilli üzerinden değil de genel olarak ele alalım isterseniz. Bana sorarsanız “devlet yönetiminde alınan görevler” vefa veya minnet üzerinden değil, liyakat/ işe uygunluk ve verimlilik üzerinden olmalıdır.

    Konumuz siyaset ve devlet yönetimi olduğu için oralarda “liyakat ve verimlilik” diyorum ama özel sektörde de öyle olmalı, yaşamın tüm alanlarında “hak etmek”, “işe uygunluk” önemsenmelidir.

    Birini çok sevebilirsiniz, ömür boyu da ona sevginiz sürebilir, canınızdan bir parça olabilir ama sevmek bir kişiyi hak etmediği ya da o işi yapamayacağı yere getirmenizi gerektirmez.

    Elbette insan sevdiğini iyi bir yerde görmek ister, iyi bir yere gelmesini sağlamak da ister ama sırf seviyor diye olmayacak şeyi oldurtmaya çalışmaz. Bizde siyasette ve devlet yönetiminde işte bu yanlış yapılır.

    Adam bakan olur, çocukluk arkadaşını, asker arkadaşını, köylüsünü, yeğenini, kendisi için çok koşturan koyu partilisini müsteşar ya da müdür yapmak ister, çok önemli bir kamu kurumunun başına koyar ama yapabilir ama yapamaz ama orayı batıracak mı, hiç önemi yok.

     Zaten o yapmasa karşısına dikilirler, “seni o kadar seviyorum”, “senin için o kadar koşturdum”, “senin için bin tane ev gezdim, oy topladım” gibi sözlerle tehdit ederler…

    İşte o mevkiler; yani bakanlar, müsteşarlar, müdürler, amirler, yönetim kurulu başkanları ve hatta sıradan memur ve işçi istihdamları, hak ederek, liyakatle göre, gerçekten o işi yapabilecek kişilere değil de adeta borç ödeme, minnet karşılığı dağıtılır.

   Kişisel minnet ya da partizanlık minnetiyle özellikle çok kritik daire ve kurumların başına çok tehlikeli atamalar yaparlar. Sonra da tartışırız devlet daireleri ve kurumları neden verimsizdir ya da devlet neden doğru yönetilemiyor diye…

    Vefa veya minnet duygularıyla siyasi parti yönetilir ve akabinde de hükümet kurar,  tüm devleti de buna göre dizayn ederseniz sonuçta ortaya başarısızlık çıkar.

    “E insan çalışabileceği, kendisini anlayabilecek biriyle çalışmayı isteyemez mi?” diye sorabilirsiniz. Elbette isteyebilir, tabii ki uyum önemlidir ama profesyonel yaşam içinde liyakat ve verimlilik üzerinden de bunu başarmak mümkündür. İlla ki bu kişinin çocukluk arkadaşın ya da birlikte oy topladığın parti arkadaşın olmasına gerek yoktur.

      Ali Pilli, cumhurbaşkanına gücendi ama bir cumhurbaşkanı başbakanın getirdiği “görevden alma/ atamayla” ilgili isimleri sırf sevdiği veya sevmediği üzerinden çizemez, engelleyemez. Eğer hukuki olarak bir engel yoksa, tasarrufu başbakana ait her atamanın önüne cumhurbaşkanı keyfi olarak taş koyamaz. Zaten cumhurbaşkanı sırf kurultayda ve seçimde yanında durdu diye önüne getirilen isimlere “minnet” duygusuyla engel koyarsa esas o zaman hata yapmış olur.

      Tabii yıllardır parti içi yetkilendirilmelerde de hükümet kurarken de hükümet kurduktan sonra devlet dizaynında da vefa, minnet, ahbap çavuş anlayışıyla hareket ettiğimiz için başlanan işleri bitiremiyoruz, istikrar sağlayamıyoruz, kurumsal hafızayı yok ediyoruz, bir dolu iş bilmezle, hep başarısızlık yaşıyoruz…

      Biliyorum siyaset hep birilerinin birilerini desteklemesiyle, omuz vermesi, dayanışmasıyla, ona taraftar toplamasıyla yürütülüyor ama bu dayanışma “ülke menfaati” ya da “iyi bir devlet yönetimi” için yapılmıyor, partisel ve kişisel menfaat üzerinden yürüyor ve partizanlık zirve yapıyor.

      O zaman da ne oluyor? Devleti yönetenlerden birisi “ben senin için oy topladım, nasıl görevden alınmamı engellemezsin” derken, bir diğeri “ey amma ben de seni bakan yaptım, unutuyorsun” diyebiliyor ve bunlar normal karşılanıyor, hiç de normal değilken.

      Vefa veya minnet üzerinden birine makam vermek ne kadar yanlışsa, işin başındaki kişinin görev değişikliği kararı verdiğinde ona “sana sevgim bitti” demek de o kadar yanlıştır. An gelir bakarsınız ki ortadaki sevgi saygı da menfaat üzerinden yürüyor…

    Diyeceksiniz ki; “Görevden alınanın hiç mi üzülmeye, kırılmaya hakkı yok? Etten kemikten değil midir o da?” Tabii ki insan üzülür, kırılır, morali bozulur, bunu anlayabiliyorum. Her normal insanın davranışlarıdır bunlar ama “minnet- menfaat” üzerinden kurulan siyasi yapı ve bunun üzerinden dizayn edilen devlet yönetiminde, parçası ve yaşatıcısı olduğunuz sistemde küsmece darılmaca olmayacağını da öğrenmek gerek…

    Bana göre çok yanlış bir sistem, keşke olmasa, biz şikayet edebiliriz ama sistemi yaşatanların, ona kan verenlerin, parçası olanların ve faydasını görenlerin şikayet etmeye hakkı yoktur.  

23/02/2021 22:15
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Minnetle, vefayla devlet yönetmek en büyük yanlışımızdır
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.