Muhalefet Başkanı'ndan Sert Eleştiri!
26/01/2013
HK
Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu, KKTC ile TC arasındaki ilişkilerin ancak aralarındaki bütün farklılıkların saygıyla karşılandığı ve bunun bir zenginlik olarak kabul edildiği, karşılıklı yararın gözetildiği bir ortamda sağlıklı olarak gelişebileceğini belirtti. Yorgancıoğlu, “Kıbrıs Türk halkının siyasal iradesini, kimliğini ve zengin kültürel geçmişini yok sayan her türlü yaklaşım halkımız tarafından kınanmaya ve reddedilmeye mahkumdur” dedi.
Yorgancıoğlu yazılı açıklamasında, Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin dayatmacı bir yaklaşımla ve tek tip insan yetiştirme hedefiyle inşa edilmeye başlandığını, önceki gün imzalanan protokolle olayın yeniden gündeme geldiğini vurguladı.
“Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)’nin de taraf olduğu imza töreninde yapılan konuşmalar karşısında bu ülkeyi yönetmek için görev başındakilerin sessizliği yine Kıbrıs Türk halkı adına ama ondan habersiz birilerinin değerlendirme yapıp karar verdiklerini açıkça ortaya koymaktadır” diyen Yorgancıoğlu, Atalay’ın imza törenindeki sözlerini eleştirdi.
Atalay’ın “Hepimizin bildiği gibi Kuzey Kıbrıs dini eğitime ihtiyaç duyulan bir yerdir” diyerek halkın inançlarını sorgular bir tavır takındığını vurgulayan Yorgancıoğlu, “inşa edilecek kurumdan hem Kıbrıs'ın geleceğine hem de Türkiye ile ilişkilere değer veren güzel bir nesil yetişsin'' dileğiyle de Atalay’ın “mevcut durumdan hoşnut olmadığı” mesajını verdiğini kaydetti.
Yorgancıoğlu, şunları kaydetti:
“Öncelikle bilinmelidir ki, ülkeler arasındaki ilişkilerde böylesi haddini aşan cümleler kullanmak yarar değil zarara yol açar. Böylesi bir yaklaşımı ortaya koyanlar, Kıbrıs Türk halkının bugünkü inançlarını kendi geçmişindeki inançları ile mi karşılaştırılmaktadır, yoksa Türkiye’deki inançlar ile mi karşılaştırılmaktadır? Dürüstlüğü ile saygınlığı ve hoşgörüsü ile bir diğerine güveni ve yardımseverliği ile imrenilen geçmişimizdeki dini inanç ve alışkanlıklarımızla bugünkü inanç ve alışkanlıklarımız karşılaştırılırsa herhangi bir fark olmadığı açıkça görülecektir. Dolayısıyla sırf bu amaç için ayrıca bir ilahiyat eğitimine ihtiyaç olmadığı apaçık ortadadır. Fakat Türkiye’deki dini inanç ve alışkanlıklar ile bizlerin dini inanç ve alışkanlıkları karşılaştırılmış ise ikisi arasında bir fark olduğu apaçık ortadadır ve bu durum son derece doğaldır.
Amaçlanan, Kıbrıs Türk halkının dini inanç ve alışkanlıklarının Türkiye’deki dini inanç ve alışkanlıklara uydurulması için böyle bir eğitime ihtiyaç duyulduğu ise bu aslında halkımızın, kendi kendisine yabancılaştırılmasından başka bir şey değildir.”
“EŞİTLİĞE VE KARŞILIKLI SAYGIYA DAYALI İLİŞİ ORTAMI GEREK…”
Yorgancıoğlu, başkalarının kendileriyle ilgili karar vermelerini kabul etmelerinin mümkün olmadığı gibi, halkın kendi kendine yabancılaştırılmasını, dönüştürülmesini de kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirttiği açıklamasında, “Beşir Bey belirttiği gibi ‘Hem Kıbrıs'ın geleceğine hem de Türkiye ile ilişkilere değer veren güzel bir nesil yetişsin' arzusundaysa, öncelikle bunun eşitliğe ve karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki ortamına gereksinim duyduğunu anlamak zorundadır” dedi.
Kıbrıs Türk halkının siyasal iradesini, kimliğini ve zengin kültürel geçmişini yok sayan her türlü yaklaşımın halk tarafından kınanmaya ve reddedilmeye mahkum olduğunu belirten Yorgancıoğlu, “Bizler böylesi bir bakış açısı ile ülkemize bakılmasını kabul etmiyoruz. Ülkemizi yönettiğini iddia eden ve bu bakış açısı karşısında el pençe divan durarak biat eden hükümeti de yönetici olarak görmüyoruz” ifadelerini kullandı.
Yorgancıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“KKTC ile TC arasındaki ilişkiler ancak aramızdaki bütün farklılıkların saygıyla karşılandığı ve bunun bir zenginlik olarak kabul edildiği, karşılıklı yararın gözetildiği bir ortamda sağlıklı olarak gelişebilecektir. Dayatma kararlarla ve Kıbrıs Türk halkının ekonomisini, kimliğini, kültürünü ve hatta maneviyatını bile gözetmeyen bütün yaklaşımlar ortak geleceğimize olumsuzluk tohumları olarak ekilmektedir. Bunu herkes böylece anlamalı ve karşılarındaki çaresiz muhataplarına bakarak Kıbrıslı Türkleri ‘her şeye razı’ saymaktan vazgeçmelidir.”