Ne biçim bir ruh halidir bu böyle?
14/03/2022







Ali Baturay
Bu ülkede artık akıl almaz işlerin biri bitiyor diğeri başlıyor.
Yani anlayacağınız tuhaflıklar bu ülkenin normaline dönüşüyor.
Lefkoşa’da dün yapılan 14 Mart Tıp Bayramı törenini ben de izledim…
Sağlık örgütü temsilcilerinin konuşmalarını dinliyorduk. Kuzey Kıbrıs’tan beş sağlık örgütü temsilcisi konuştuktan sonra kürsüye Türkiye’den gelen konuk hekim çıktı.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi 2. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, Türkiye’de hekimlerin yaşadığı sorunları anlatırken, AKP Hükümeti’ne ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a eleştirilerde bulundu.
Türkiye’de devlet hastanelerinden istifa eden ve edeceğini söyleyen hekimlere yönelik Erdoğan’ın “Giderlerse gitsinler” sözünü eleştiren Ökten, “Mustafa Kemal Atatürk ‘Beni Türk hekimlerine emanet ediniz’ demişti. Bugün ise bizlere ‘Giderlerse gitsinler’ denmektedir” dedi.
İşte tam bu sırada beklenmedik, çok ilginç, salondaki herkesi şoke eden bir şey oldu.
Sağlık örgütlerinin davet ettiği devlet yöneticileri arasında yer alan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kürsüdeki konuşmacının sözlerini keserek, "Türkiye’nin meselelerini buraya taşımayın. Biz burada, KKTC'de tıp bayramı kutluyoruz. Sizin kendi sorunlarınızı orada tartışın, burada değil” mealinden bir şeyler söyledi.
Bir anda salonda buz gibi bir hava esti, konuk konuşmacı da cumhurbaşkanının bu müdahaleyle duraksadı ama salondaki hekimler, “Ne münasebet, siz konuğumuzsunuz devam edin” dedi, “devam edin” sözleri ve alkışlar yükseldi.
Kendinden önce dinlediği Kıbrıslı Türk meslektaşlarının da benzer sorunlar yaşadığını düşündüğünü belirten Ökten, “Sorunları anlatıp başınızı ağrıttığımız için özür dilerim” dedi.
Ökten, konuşmasını tamamladıktan sonra, salondaki hekimler tarafından ayakta alkışlandı…
Bu olay gösterdi ki Kuzey Kıbrıs’taki ülke yöneticilerinin ruh hali hiç tamam değil, kafalar gitmiş…
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kendini toparlamalı ve cumhurbaşkanı olduğunu hatırlamalıdır.
Bir cumhurbaşkanı böyle mi davranır, yakıştı mı kendisine yaptığı?
Kendisi o 14 Mart Tıp Bayramı töreninin ev sahibi değildi, o da fırça atmaya kalkıştığı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten gibi bir konuktu.
Konuk olduğu bir yerde başka bir konuğa ne hakla böyle müdahalede bulunur?
O etkinliğin ev sahibi olsanız bile yine de kürsüdeki bir konuşmacıya bu şekilde bir üslupla müdahale etmek ayıptır hem çok ayıp…
Ülkemize davet edilen bir konuk, kendi ülkesindeki sorunları dile getirdi diye ona “Git bunları kendi ülkende konuş” demek, kusura bakmayın ama saygısızlıktır.
Koskoca cumhurbaşkanına şimdi biz bu saatten sonra adabımuaşeret mi öğreteceğiz?
Sayın Tatar, Türkiye’de şehir şehir gezerken ve KKTC’yi anlatırken, buradaki bazı vatandaşlarını şikâyet ederken “git sen bunları kendi ülkende konuş” dediler mi kendisine, deseler ne yapardı acaba ne düşünürdü?
Cumhurbaşkanı Tatar, konuk hekimin AKP Hükümeti’ni ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirmesine tahammül edemedi.
Kendisine “Cumhurbaşkanı Erdoğan eleştirilirken sen de oradaydın ve dinledin, neden müdahale etmedin” diyecekler zannetti…
“Korku” mu bu yoksa “yağ çekme dürtüsü” mü? Bu nasıl bir ruh halidir böyle? Sayın Tatar, siz bu ülkenin cumhurbaşkanısınız, başka bir ülkenin cumhurbaşkanının avukatı değilsiniz…
Ben inanmıyorum, yağ çektiklerinizin sizden böyle davranmanızı istediğine, bunu siz abartıyorsunuz… Hiç gerek yok böyle şeylere, o makamın ağırlığına yakışmıyor.
Sevmek, saygı duymak, müteşekkir olmak başka bir şeydir, gereksiz yağ çekmek, yalakalık yapmak başka bir şey…
Herkesin de sizin yaptığınız gibi yapmasını bekliyorsunuz, yapmayanı düşman görüyorsunuz, yaptığınızın ne kadar antipatik olduğunu göremiyorsunuz çünkü…
Bugün yaptığınız o hareketten sonra o salonda sizi bir kişinin bile haklı bulduğuna inanmıyorum.
Merak ediyorum Sayın Tatar’ın çevresindekiler, sevdikleri, çalışma arkadaşları, danışmanları, yaptıklarının doğru olmadığını söylemiyor mu ona, söyleyemiyor mu?
Onlar söyleyemiyorsa “dost acı söyler” diyerek, ben söyleyeyim, Sayın Cumhurbaşkanı bugünküne benzer yaptıklarınız ve söylediklerinizle dalga konusu oluyorsunuz, antipatik bir hal alıyorsunuz ve ayıplanıyorsunuz. Mademki çevrenizdekiler “kral çıplak” diyemiyor, bari ben söyleyeyim…
- Hem suçlu hem güçlü olmayın, halkın huzurunu kimin bozduğu çok belli
- KIB-TEK can çekişiyor ama birilerinin oradaki hesapları, rant kavgaları bitmek bilmiyor
- Olacağı buydu zaten, elektrik iflası bağıra bağıra geldi
- Ali Baturay: Lağım sorunu, naylon poşetlerden daha mı önemsiz?
- Ülkede ekonomik yangın var ama bu ‘ekonomik paket’ normal bir zamandaymışız zihniyetiyle yapıldı
- Büyük yangınla ilgili Meclis araştırma komitesi kuruldu da ne olacak, bir işe yarayacak mı ki?
- Taşeron işçilerinin sorunlarına kalıcı çözüm üretilmeli…
- Çocukken Cüneyt Arkıncılık oyunu oynar, gömeç bitkilerine yumruk, tekme atar, tahta kılıçla çakırdikenlerini haklardık
- Gerçekleşmeyen vaatlere, yalanlara, palavralara halk fazla tahammül gösteriyor
- Aslında yangın tecrübemiz var, sorunumuz ders çıkarmamaktır, tedbirsizliktir, sorumsuzluktur
- TÜM YAZILARI için tıklayınız
