Neden “Açık görünümlü kapalı” ülkeyiz? Neden tedbirlere direnç vardır?

ads ads ads ads
03/02/2021

ads

Ali Baturay Ali Baturay


  “Açık görünümlü kapalı ülkeye” tepki var ama bu tepki sırf sokaktaki kalabalık için değil…

   Esas can sıkan, “kapalıyken” vakaların artması, hatta müdahale edilemeyecek noktaya gelmesidir.

   Yani kapanma zaten ekonomi için bir mağduriyet yaratıyor ama aynı zamanda Covid-19 vakalarını da engelleyemiyor.

   Yani ülkeyi kapatmak murat edilen sonucu getirmedi; ne sağlığa yaradı ne de ekonomiye.

   Gerçi bunu söylemek için erken olduğunu belirtiyor sağlık uzmanları, en az 14 güne ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyorlar, daha fazlasına ihtiyaç olduğunu da söyleyen var.

   Ancak yine de insan psikolojisi, tedbirin sonucunu görmek ister, kapanma olduğunda az da olsa aşağıya doğru bir ivme bekler ve vakalar katlanarak gelirken, sokaktaki kalabalık gözüne batar.

   Peki sokaktaki insanlar kimdir, nereden nereye giderler, kimden izinlidirler, yoksa izinli değil midirler?

   Ne yaparsak yapalım vatandaşlar geçen yılın mart- nisan- mayıs aylarındaki özeni göstermeyecek mi?

   Evet öyle görülüyor ki çeşitli nedenlerden dolayı o özeni göstermeyecekler... Mesela iş alanları “kapatılanlar listesinde” olduğu halde çok sayıda insanın işe gidip geldiği, gizli gizli çalıştığı söyleniyor.

    Mesela gözden uzak yerlerdeki inşaatlarda çalışanlar olduğu, yine inşaatların iç bölümünde işçilerin sessizce çalıştığı yönünde bilgiler var.

   Yalnızca inşaat değil, başka alanlarda da insanların gizli gizli çalıştığı, van araçların seyyar mağaza görevi görüp satış yaptığı söyleniyor.

   Bu, şaşılacak bir durum değildir, siz kapattığınız sektörlere katkı yapamazsanız onlar da bir şekilde başının çaresine bakar.

   “E vakalar bu kadar artmışken, tehlikeli değil midir insanların gizli gizli çalışması?” diye sorabilirsiniz.

   Evet öyledir, gizli çalıştığı için muhtemelen virüse yakalandığında temaslı takip ekibine de foyası meydana çıkmasın diye doğru bilgi vermeyecek ve nereden çıktığı bilinmez vakalar artacak. Ancak çalıştığında para kazanan, çalışmadığında aç kalan çok sayıda insan var bu ülkede ve bu durum onları gizli çalışmaya itiyor.

   İşin ucunda evine, çocuğuna, çoluğuna ekmek götürememek, aç kalmak, perişan olmak var.

   Birçok insan işini temelli kaybetmekle karşı karşıyadır, bu nedenle yasakları delmektedirler.

   İşsiz kalan insanların sosyal medya paylaşımları gözüme ilişti, insan okurken boğazı düğümleniyor, yüreği parçalanıyor. Tam bir dram…

   Her köşeye bir polis koyamayacağınıza göre, eğer kapanma kararı alırken, sektörlere katkı yapmazsanız, yapamazsanız bu ihlaller devam edecek.

   Başka şeyler de var tabii ihlalleri çağıran, insanları kuralları uymamaya sevk eden. Mesela ülkeyi yönetenler halen kendilerinin bu kurallara uyduğuna insanları inandırabilmiş değil, zaten zaman zaman uymadıkları da görülüyor.

   Ortalıkta amaçsızca gezen, bazı yerleri panayır yerine çeviren kişileri engellemek bu kadar zorsa (ki demek ki zormuş engellemek bu ülkede), onları görüp de çılgına dönen, işyeri kapandığı için perişan olan insanları nasıl engelleyeceksiniz?

    Gördüğünüz gibi, mesele “kapanma kararı almak” değilmiş meğerse, kapanmanın gereklerini yerine getirebilmekmiş…

    Bugün Başbakan Ersan Saner, hem daha ne kadar gün kapalı olacağımızı hem de ekonomik tedbirleri açıklayacak…

     Genel kapanma mı olacak, yoksa şehirler bazında mı? Yedişer yedişer, kademe kademe genel mi kapanacağız yoksa toplam 14 gün daha mı? Ne fark eder ki? Ortadaki kötü tabloya baktığınızda farklı bir şey beklemiyoruz zaten…

    Esas merak edilen Covid-19 mağduriyetleri için alınacak ekonomik tedbirlerdir…

    Salgının ilk görüldüğü Mart 2020’den sonra ilk kapandığımızda çok talep edilen birçok tedbir, gerek yasalara takılma, gerek maddi yetersizlik gerekçesiyle, gerekse bazı kesimleri ürkütmeme adına yapılamamıştı.

    Bu tedbirler alınamadığı için de birçok işyeri kapandı, birçok emekçi işsiz, aşsız kaldı, hele gün çalışıp gün kazanan emekçiler tam perişan oldu…

   Eğer reel sektöre ve çalışanlarına yeterli katkı yapılamazsa, hem mağduriyetler katlanacak hem de insanlar gizli gizli çalışacak, yasağa rağmen bunu yapacak, çaresizlik onları buna itecek.

   Bazı uzmanlar diyor ki, henüz dibe vurmamışız ama ona doğru gidiyormuşuz… Dibe vurmak, yeniden ayağa kalkmak için bazen şartmış… Eğer dibe vurursak, bugün “yapılamaz” diyen her şeyi yapacakmışız…

    Evet, geçmişte de bunlar söylendi, özellikle geçmişte Güney Kıbrıs’taki o derin ekonomik krizde, “yapılamaz” denilen birçok radikal kararın alındığı söyleniyor.

     Peki, bazı gerçekler ortadayken ve mali tablo da bunu gösteriyorken, dibe vurmadan, bazı radikal kararlar alınamaz mı? Çünkü hem dibe vurmanın bir acı maliyeti var hem de oradan çıkmanın can acıtıcı bir süresi var, yeniden yüzeye çıkmak için bu acıya hazır mıyız? 

 

03/02/2021 12:19
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay, haber, kıbrıs, kktc, yorum, yazı, kıbrıs haberleri
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.