Neden Covid-19’a rağmen bu memleket bizim?

ads ads ads ads
24/04/2021

ads

Aybike Yektaoğlu Aybike Yektaoğlu


Pandemi başladıktan sonra toplumun birbiriyle dayanışarak evde kaldığı ve hükümetin ağzının içine baktığı ilk üç ayın akabine hayatın eski normale dönmeyeceğini dile getiren hükümet edenler, kendi eskilerine dönmek için kolları en baştan sıvamışlardı.

Ekonominin çalkalandığı öylesine kaotik bir dönemde her işletme ve işveren ailesini, işini ve işçisini hayatta tutabilmek için işlerine her şeye rağmen dört elle sarıldılar.

Hükümet edenlerin gevşettiği ve yalnızca küçük bir kesimin avantajına açılıp saçılan bu ülke, vizyonsuzluk ve plansızlık yüzünden günbegün daha da kötüleşti ve kötüleşmeye devam etmektedir.

Dünyanın başaramadığı her şeyi “farklı yapan, çok başarılı, net ve fevkalade” bir hükümet sayesinde bu toplum dünyanın en izlenen!, en geleceği parlak! ülkesi haline geldi! Diyor hükümet edenlerimiz!

Üretmeye çalışan sanayici, esnaf, zanaatkar, sanatçı çığlıklarını duymazlıktan gelenler, yalnızca demeç verip açıklama yapmak dışında başka bir icraat yapamıyor. Çünkü icraat yapabilmek vizyon, plan, strateji ve kabiliyet ister.

2020 Mart ayından günümüze bu ülkede her bir kesime zül gelen hükümetin beceriksizlikleri, halkın doğallığında isyan noktasına gelmesine sebep olmuştur.

İş, aş, sağlık her bireyin özellikle bu ekonomik kriz içerisinde en öncelikli hedefleridir. Her birinin sekteye uğradığı noktada, doğallığında gruplaşmalar ve aynı amaçlar için bir araya gelme hasıl olur.

Ülkeye uçuşlar iptal edildiği için gelemeyen veya gidemeyenlere vatandaşlara “pandemi var” diyorsanız, ama “Jet skandalı” doğurursanız bu halk bunu bir kenara yazar.

Bu ülkenin en prestijli odalarının bir araya gelip oluşturdukları birliklere rağmen hem maliyeti yüksek hem de ülkenin yasalarına aykırı bir inşaat gerçekleştiriyor, sonra da faaliyete geçememesinin suçunu oda ve birliklere atmaya kalkarsanız, bu halk ve birlik üyeleri bunu bir kenara yazarlar.

Vizyonsuzluk ve öngörüsüzlük ile eğitim sendikaları ile kavga eder, uzlaşmaya çalışmazsanız, bunu öğretmenler, veliler ve halk bir kenara yazarlar. Hatta dolaylı olarak taşımacıları da yanlarına eklersiniz.

Açıldık, turizm patlaması yaşıyoruz, turizmi ayağa kaldıracağız diye demeçler verip dünyada turizmin ne noktada olduğunu takip etmez ve sallarsanız, turizmciler bunu bir kenara yazarlar. Hatta bunun içerisinde turizm emekçisi, rehberler, seyahat acenteleri ve birçokları eklenir.

Küçük ve orta işletmeler için ekonomik paket açıklar ve yalnızca açıklama yapmakla yetinerek “dostlar alışverişte görsün” havasına girerseniz, bu işletmelerin sahipleri de, emekçileri de, aileleri de bunu bir kenara yazarlar.

Ülkenin akademisyenlerine hiçbir iş yapmaz gibi laf atıp memur derseniz, onlar da verdikleri emekleri düşünerek bunu bir kenara yazarlar.

Bu ülkenin canla başla çalışan sağlıkçılarını her defasında alınan abuk subuk kararlar ile kızdırırsanız, içinde bulunduğumuz pandemiyi bahane gösterip yandaş ve üç-beş kişinin gönlü olacak şekilde harcama yaparak sağlıkçılara para yok ekipman yok derseniz, onlar da bunu bir kenara yazarlar.

Aşı programında yandaşları ve torpil kullananları aşılar, sonra da “süper” bir iş yapmış gibi manşet demeçler vererek popülizmin dibinde vurursanız, bu halk sizi sağlık açısından hiç dinlemez ve bunu bir kenara yazar.

Bir de anayasa mahkeme kararını sırf algı yaratmak amaçlı uzak diyarlara şikayet eder ve “kenara yazanları” sindirmeye çalışırsanız, çaresizlik artık ayyuka çıkmış demektir. Çünkü artık yasama ve yürütmeye müdahale çemberleri daralmış ve koltuk kaybetme korkusu başlamıştır.

Kenara yazılanların listesi uzadıkça uzarsa, hükümete kalan 3-5 patron işletmenin sahipleri ve uzak diyar trolleri olur. Galalar, kurultaylar yapılır. Ama üstünü tam bir “isyan” mitingi ile örtecekken ve sorun bu mitingdir diyecekken başka şeyler türetirler ve kim bilir bu toplumu daha ne sürprizler bekler.

Lakin bundan sonrasının işe yaramayacağını çok iyi bilirler. Çünkü pandemi dolayısı ile “kendi kendine” kalan bu toplum her şeyin ve herkesin farkındadır. Kim neyin, nasıl ve ne şekilde olduğunu biliyor, yaşadıklarını bir “kenara yazma”ya devam ediyor ve son birkaç yıldır olduğu gibi unutmuyor, unutamıyor.

Tarih sayfalarına bakıldığında toplumların hareketlenmesi belli başlı nedenler ile gerçekleşir. Bunların en üst sırasında her defasında dolaylı da olsa ekonomi yerleşir. İdeolojik dahi olsa ekonomiktir ve farklı ideolojileri de bir çatı altında mücadele etmeye davet eden en büyük etkendir.

Özellikle ekonomik çıkmaz içinde topluma yara açılacak şekilde dil uzatıldığı zaman ise kar tanesi çoktan yuvarlanmaya başlamıştır ve çığ gibi büyümesine engel olmak mümkün değildir. Bu SONUN başlangıcıdır.

O yüzden kim ne derse desin, hangi suçlamayı yaparsa yapsın, hangi trolü, yandaşı, uzak diyardakini araya koyarsa koysun bu haftadan itibaren toplum “DIŞ GÜÇ” Covid 19’a rağmen bu memleket bizim diyecek!

24/04/2021 16:27
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Aybike Yektaoğlu
MANŞETLER

HK Aybike Yektaoğlu

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.