Neden susuyoruz?

ads ads ads ads
15/03/2017

ads

Erçin Şahmaran Erçin Şahmaran


Devlet olmanın ne demek “olmadığını” yaşayarak görüyoruz.

Acı ama gerçek, yaşıyoruz.

Devlet, devlet yönetimi, siyaset, isimler değil, sistem ve devletin bekası, devamlılığıdır.

Ne kadar eleştirsek de bu devlet bize lazım.

Çözüm olsa, ortağı olacağımız federal yapının parçası.

Çözümsüzlüğün devamı halinde, hayatımızı düzenleyecek organizasyon.

Kurallar, yasalar, kanunlar, görülen ve görülmeyen sınırlar, devletin gücünü oluşturur.

Ne kadar güç, o kadar refah, ne kadar paylaşım, o kadar güven.

Bunlar kendiliğinden olmaz.

Devlet herkes içindir, vatandaş olsun, olmasın bu ülkeye katkı koyan herkes, bu devletin güvencesinde olmalıdır.

Bu güvence, sokakta, yolda, evde, okulda, hastanede her yerde kendini hissettirmeli.

Vatandaşın her türlü hakkı, parası, kamusal hizmet hakkı, bizzat devlet tarafından korunmalıdır.

Vatandaş da haklarını ve ödevlerini bilerek, görevini yerine getirmeli, aksi durumlarda hak ettiğini talep etmelidir.

Bugün bu yapıdan çok uzağız.

Devlet sadece kendini yönetenlerin “esiri” olmuş durumda.

Onların çıkarları ve öncelikleri ile varla-yok arasında, irade, disiplin, yerini başıboşluğa bıraktı.

Söyledim ya, bunu her yerde hissetmek mümkün.

Bu çarkları bir araya getirecek siyasetin, maalesef kendine hayrı yok.

Tek dert, bir sonraki seçim.

Oysa bunu yapacak, yapabilecek, iradeye, altyapıya, kurumsallığa, örgütlenmeye sahip siyasi partiler var.

Kendilerini, siyasetlerini, önerilerini, çözümlerini uygulayacak, benimseyecek, anlayacak, anlatacak siyasetçiler yetiştirmeliler.

Okul olmalılar, uygulayacaklarını söylemeliler, söylediklerini uygulamalılar.

Güçlü, çalışkan, üretken, en başta ülke, insan, parti siyaseti, en sonunda da kendi siyaset çizgilerini oluşturup, benimsemeliler.

Parti yönetimleri bu şekilde şekillenmeli, bölgeye göre değil, oy potansiyeline göre değil, kapasitesine göre, eğitimine, tecrübesine, insan ilişkisine göre parti makamlarına gelmeli.

Güçlü yönetimler de elbette bu ülkenin içinden çıkacak.

En başta toplum olarak talep edeceğiz.

Hakkımız olanı, iyi yaşam şartlarını, adaleti, sağlık ve eğitim de kaliteyi bizler isteyeceğiz, talep etmeden kimsenin vereceği yok.

Özel bir hastaneye ödenen “70 milyon sevk parası” bizim cebimizden çıkacak.

Bir otele “9 milyon elektrik parası” olayında da bu para bizden.

Bu paralar neyin karşılığı, hastaneler de ilaç, doktor sıkıntısı varken, hangi hizmetler karşılığı bu para ödenecek?

Kamu hastanelerinde neler yapılamıyor ki hizmet satın alınıyor?

Bunları tek tek birilerinin açıklaması lazım.

Yollarda ölüp giden canlar, 4 günde sönen ocaklar, öksüz kalan çocuklar, bunları yarın kimin yaşayacağı belli mi?

Neden hesap sormuyoruz, neden bıraktık, hakkı, hukuku, vicdanı.

Neden susuyoruz, kendimizin olanlara sahip çıkmıyoruz?

Yani daha ne yapılmasını bekliyoruz?

Memleketi sahipsiz bıraktıkça, olacaklar bunlardır. 

15/03/2017 09:48
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: erçin şahmaran
MANŞETLER

HK Erçin Şahmaran

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.