Oçem Anneleri
06/06/2016
Perihan Şahin Bal
Oçem Anneleri
Merveler, Efeler, Başaklar, Buraklar, Egeler ve daha nice hayalleri ertelenmiş çok güzel görünümlü
çocuklarla doludur Oçemler. Adeta güzellik hormonu fazlalığı var bu çocuklarda. Otizmli olduklarını
dışardan bir bakışta anlayamazsınız. Çünkü otizm görsel bir ipucu vermez. Şımarık çocuk
görünümünde ya da suskun bir çocuk dersiniz küçük yaşlarda otizmli çocuğa rastladığınızda.
Merve ve efe anasınıfında daha….Ailelerinin beklentilerin en yüksek olduğu yaşlardır bu yaşlar.
Her annenin olduğu gibi Oçem ana sınıfı öğrencilerinin annelerinin de hayalleri vardır çocuklarıyla
ilgili. Otizmi yenip normal yaşama dönmeyi planlayarak her gün okula taşınırlar çocuklarıyla beraber,
evi ve evdeki diğerlerini ihmal ederek. Yeter ki çocuğu azıcık sosyalleşsin. Yeter ki çocuğu birkaç
kavram, öz bakımını öğrensin, öğrensin de öğrenecekleri diğerler konulara geçilsin, yaşıtlarına
Başağın annesi, kızının 11 yaşında olmasına rağmen onlarca hayal kırıklıkları yaşamıştır. Evde,
okulda, otobüste hep sıkıntı. Komşularla akrabalarla hep sorun. Kırıldıkça güçlenmiş, güçlendikçe
otizmli kızı ile mücadelesine yeniden daha şevkle sarılmıştır.
Burak ise artık delikanlılığa adım attığı yaşlardadır. Annenin, yılların yorgunluğu omuzlarına binen
yükü dışardan görünür durumdadır. Hayaller beklentiler nerdeyse hepsi düş kırıklığı ile
sonuçlanmıştır. Ama mücadeleye devam edilmektedir.
Bu yaşlardaki otizmli gençlere biz kayıp çocuklarımız diyoruz. Neden mi? O yıllarda otizmle ilgili
yeterince bilgi, materyaller, eğitici ve okullar yoktu. Aileler ve öğretmenler el yordamı ile bir şeyler
Tanıdığım onlarca otizmli çocuğu olan annelerin ortak özelliği hep güçlü… hep mücadeleci ve becerikli
Yıllardır bu anneler hiç karşılık beklemeden çocukları ile okula gelip giderler. Okulda ne yapılacaksa
ikinci evleri gibi koşarlar her işe. Bir yerde çalışsalardı inanın emeklilikleri gelirdi. Ailelerinin bile
dışladığı oçem aileleri, burada kendi gibilerle aile oluvermiştir.
Oçem’in açılımı söylemek gerekirse ‘’Otistik çocuklar eğitim merkezi’’ olarak tanımlanır.
Yaklaşık on beş yıldır eğitim veren oçemler şu anda 20’den fazla ilde faaliyet göstermektedir.
Oçem adı birkaç yıl önce kaldırıldı. Özel eğitim uygulama merkezi olarak değiştirildi. Oçemlerin
öğrenci kriteride değişti. Zihinsel engelli ve down sendromlu öğrencilerinde kayıt yapabildiği
merkezler haline geldiler.
Peki Özel eğitim uygulama okullarında her şey yolunda mı gitmektedir.
Oçem anneleri bu merkezlerden neler bekliyor?
Her şeyden önce çocukları sağ salim; tırmalanmadan, ısırılmadan, düşmeden zarar görmeden
Her öğrenciye uygun özel eğitim programı hazırlanmasını,
Çocuğuna en uygun sınıfın ve uygun öğretmenin verilmesi,
Sınıfta öğrenci sayısı, öğretmene göre en uygun sayıda sınırlanması
Daha çok özel eğitim öğretmenlerinin, dil gelişim uzm. bulunması
Ücretli olarak görevlendirilen emekli öğretmenlerin fiziksel yeterliliklerinin göz önünde
Tayin, kariyer vb. başka çıkarı olan öğretmenlerin görevlendirilmemesi.
Kapalı ve açık tüm alanların kamera görüş alanında yer alması,
Sadece yönetmelikteki müfredatı uygulamayıp zaman zaman Pazar,avm, restoran gibi yerlere
de öğretmenleriyle gezi düzenlenerek sosyalleşme çabalarının arttırılması,
Öğrencilerin serbest saatlerinde asla kontrolsüz bırakılmaması,
Öz bakım çalışmaları anne-öğretmen ilişkili çalışılması,
Tüm sınıflarda mutlaka eğitim materyalleri bulunması,
Kapalı yüzme havuzları olmalı, olanlarda aktif olması
Mutlaka belli zaman aralığında öğretmenler hizmet içi eğitime tabi tutulması,
Soyut somut kavramını çoğu zaman algılamada güçlük çeken otizmli çocuklarımıza din eğitimi
çok da faydalı olacağı kanısında değiliz.
Daha çok branş öğretmeni görev almalı, Çocuğun müzik resim yada spora olan yeteneğini
keşfedilmesi ve bu yeteneği doğrultusunda çalışmalar yapılması,
Okulda diyetisyen bulunmalı özellikle obezite’ye yatkın çocuklara özel menü çıkarılmalı,
Servislerde mutlaka sertifikalı servis anneleri görev yapmalı,
Diğer engel gruplarıyla birlikte eğitilmesinin sakıncalı olduğu bilincinde olunması,
Ailelerin, ergenlik, davranış değiştirme teknikleri, sosyalleşme, öz bakım ve bunun gibi birçok
konularda eğitilmelidir.
Mevcut durumda tüm bunların yapılması çok zor değil.
Bu ailelerimiz çocukları otizmli olduğu için diğer aile fertlerinin tüm yaşantısını hiç düşünmeden
Ayşe’nin ailesi Sivas’tan, Bora’nın ailesi Kars’tan, Efe’nin ailesi Trabzon’dan, Abdullah’ın ailesi ise
Bakü’den kalkıp bu okullardan faydalanabilir miyiz? Çocuğumuza azıcık bağımsız yaşayabilmeyi,
sosyalleşebilmeyi öğrenmesine katkıda bulunabilirler mi acaba? Diyerek yollara düşmüşler, yüzlerce
kilometre uzaktaki memleketlerinden.
Tüm bunları dikkate alarak;
Bu okullarda çalışan idareci, öğretmen ve tüm personelin ‘’bu çocuklar benim çocuğum olsaydı’’
Empatisini kurarak ve bilincinde olarak çalışmalarını arzu ediyoruz.
Bu alanda görev alan idareci ile öğretmenlerin ve milli eğitim bakanlığındaki ilgili yetkililerin,
ailelerin özel durumlarının ve annelerin beklentilerinin bilincinde olmalarını, gerekli tedbirleri acilen
İnsanoğlu şu dünyada başkalarına yaşattığı güzelliklerin kendine yansıyacağı gibi, ihmal edilen,
gözden kaçırılan başkasına yaşattığı olumsuzluklar ve acılarda da geri kendine dönecektir.