OHAL, demokratik ülkelerde en son başvurulacak noktadır. Anayasa ve ilgili maddeleri, sokağa çıkma yasağı dahil her yetkiyi yönetenlere veriyor. Bizim ihtiyacımız olan, "birlik ve beraberlik"...

OHAL ya da anayasanın ilgili maddeleri işletilirken dahi, siyasetin uyumuna ihtiyacımız var. Ötesi, bilim insanları dahi, "doğru kararlar alınıyor" dese de, siyasi zeminde tartıştığımız için, kararlara güvensizlik başlar.

En büyük düşmanımız ise bu dönemde, "alınan kararları sorgulama, güvenmeme, önemsizleştirme" tavırlarıdır.

"Teması azaltmak" için her karar alındı. Ama görüyorum ki, hayat "izni koparanların özgürlüğü" etrafında dolanıp duruyor. Bu zihniyetle, OHAL alsan ne olacak, "sokağa çıkmayı yasaklasan" ne olacak?

Birbirinizi koruyun. Herkes, en sevdiğinden bulaşıyor bu hastalığı... Özeti budur.

Ben hiçbir Cumartesi'nin bu kadar kalabalık olduğuna şahit olmadım.

Görünen o ki siyasiler arasında o birlik ve beraberlik sağlanamayacak. benim için önemli olan, "halk sağlığı uzmanlarının", doktorlarımızın çizdiği yol. Dr. Bülent Dizdarlı'nın, "sağlık son kale" ve tedbirlerle ilgili, "kararlar tamam, bundan sonrası sıkı denetim" yaklaşımını önemsiyorum.

Gerçekten gereğinden fazla yolda- beldeyiz. Demokratik ülkelerde, "özgürlüklerin kısıtlanması" konuşulmaz.

Çağdaş ülkeler, siyasetçisi ile, insanı ile gereğini yapar...

Gereğini yapalım lütfen.

Doğru algılama ve hızlı uygulama konusunda "vatandaşlar" olarak da sıkıntımız var.

Siyasete elbette görevler düşüyor ama...

Kardeşim sen bir kendi haline baksana...

Anayasaya bakmadan, ne içerdiğini bilmeden, hangi hallerde kullanıldığını özümsemeden, "OHAL" diyenler var.

Oysa, Anayasa'nın bir çok maddesi bu krizi bu aşamada yönetmek için yeterlidir.

Yeter ki, siyasetçilerden değil, "bilim insanlarından" oluşan, Tabipler Birliği'nin de içerisinde bulunduğu Bilim Kurulu'nun önerdiği adımların uygulanıp uygulanmadığını denetleyelim.

Endişeyi anlıyorrum.

Paniği anlıyorum.

Hatta bazı insanlarda sürecin "paranoyaya" dönüşmesini de anlıyorum.

Ama bilinmesi gerekir ki, bu süreci "akılla, bilimle, uyumla" yönetmek zorundayız.

Aksini düşünmek bile istemiyorum...

Bu nedenle kardeşim…

“Eve kapanman” için birisinin seni zorlamasına gerek yok… kapan…

Bet ofisine gitmemen için birinin seni zorlamasına gerek yok… Gitme…

Kumarhaneye gitmen için başına silah dayayan yok… Yapma…

Marketler açık bırakılacak dendi, beş aylık erzak için sıraya girme… Depolama…

Örnekleri artırabilirim de…

Hukuken, sosyal ve siyasal alanda bilgimiz olmamasına rağmen, beylik beylik laflar, çözüm önerileri üretmek yerine…

Kendi halimize bir bakalım…

Uzmanların önerileri ile şekillenen sürece güvenelim…

Teması azaltalım, hijyeni çoğaltalım…