Ölüme meydan okumak cesaret değil, olsa olsa büyük bir aptallıktır
**Küreselleşme çağının ilk gerçek anlamda yıkıcı salgınını ciddiye almalıyız...
15/03/2020
Ali Baturay
Tüm dünya koronavirüs salgınıyla savaş veriyor, art arda ölüm haberleri geliyor, ülkeler kendini kapatıyor, özellikle İtalya’dan korkunç haberler geliyor, sağlık sisteminin baş edememesi nedeniyle, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar patır patır ölüyor, hekimler tercih yapmak zorunda kalıyor, hiç olmazsa gençleri kurtarmaya çalışıyorlar… Bunlar size hiçbir şey ifade etmiyor mu?
Çin’den, İtalya’dan, İran’dan, İspanya’dan gelen haberleri kurmaca film mi zannediyorsunuz? Televizyonlardaki haber bültenlerinde izlediğiniz, gazetelerde, internet ortamında okuduğunuz global felakete inanmıyor musunuz? Bizde olmaz mı sanıyorsunuz? İran ve İtalya’nın hastalığı saklama, ciddiye almama yanlışlığının nelere mal olduğunu görememek nasıl bir psikolojinin ürünüdür?
Tipik Kıbrıslı inadı olan “Bize bir şey olmaz” duygusunu da geçtik şimdi bazı vatandaşlarımızda adeta bir meydan okuma halleri baş gösterdi. Kime inat ediyoruz ki? Kime meydan okuyoruz? Ölüme tabii ki… Ölüme de meydan okumaya başladık, akılsız bir tavırla ve anlamsız bir cesaretle…
Neden bu kadar sorumsuzuz? Hükümet bir dizi tedbir aldı. Dünyadaki örnekleri iyi inceleyen bazı kesimler bu tedbirlerin bile yeterli olmadığına inanıyor. Güney Kıbrıs’ta da bir dizi tedbirler alındı. Tüm dünyada alınan tedbirler gibi ülkemizde de tedbirler alınıyor ama bir grup vatandaş aklının estiğini yapıyor. Israrla marketlere doluşanlar mı istersiniz, kalabalık misafirliklere gidenler mi, yasak olduğu halde restoranını ya da kahvehanesini açıp müşteri kabul edenler mi? Fanatik futbol taraftarlarının toplu sokak yürüyüşleri mi? Nedir bu delilik, nedir bu kural tanımazlık?
Okumuyor musunuz yahu? İtalya’da sağlık sisteminin yetişmediği yaşlı insanlar ölüme terk ediliyor ve ölürken yakınlarıyla cep telefonu görüntüleri aracılığıyla vedalaşıyorlar. Ölmek üzere olan anne babalarının elini bile tutamıyor evlatları. Soğuk cep telefonu görüntüsüne bakıp gözyaşı döküyorlar. Tıbbın yetersiz kalması nedeniyle boğulur gibi ölüp gidiyor insanlar. Bunlar size hiç mi bir şey ifade etmiyor? “Bizim de başımıza gelebilir” diye korkmuyor musunuz?
Sizin sorumsuzluğunuzun, en yakınlarınızı tehdit ettiğini, sevdiklerinizi sizden koparabileceğini düşünemiyor musunuz? Çin’de başladığı ve bize çok uzak olduğunu sandığımız Aralık 2019’daki rahatlıkta olamayız. Çin’i aştı, dünyaya yayıldı, işte bize kadar ulaştı. Kıbrıs’ın kuzeyinde de güneyinde de vakalar var. Karantina kapasitemiz kısıtlı, yayılmasını önlememiz lazım. Bunun farlında değil misiniz?
Hade siyasileri, ülkeyi yönetenleri dinlemiyorsunuz (ki dinlemek lazım, uyarıları yerinde), peki onca bilim adamı, hekim, uzman boş yere mi konuşuyor? Uzmanlar bilimsel konuşuyor, örnekleriyle size olabilecekleri söylüyorlar. Bir sınavdan geçiyoruz ve ne yazık ki toplumun çoğunluğu bu konuda sınıfta kalmak üzere… Ekonomi dergisi “Bloomberg Businessweek”, son sayısında, “Dünya birdenbire küreselleşme çağının ilk gerçek anlamda yıkıcı salgınının çıkışına şahit oluyor” diye yazdı.
“Yıkıcı salgın” diyor, hem insan sağlığı hem de dünya ekonomisi açısından yıkıcı… Dünya koronavirüs salgını için seferber olmuşken bizde bazı vatandaşlarımız, bu hastalığa meydan okuyor, yani ölüme. Ölüme meydan okumak cesaret değil, olsa olsa büyük bir aptallıktır…
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız