İlkbahar'da renklenen ve buram buram tarih kokan Orta Avrupa, Orta Çağ’ın izlerinin çok iyi korunduğu, farklı kültürlerin iç içe geçtiği olağanüstü bir bölge. Neredeyse her noktasında tarihin ayak izlerini saklayan Orta Avrupa, Orta Çağ’dan kalan mirasıyla ziyaretçilerini eşsiz ve uyanmak istemeyecekleri bir rüyanın içine çekiyor…

Avrupa'nın Kalbi Prag

Avrupa'daki merkezlere eşit mesafede olmasından dolayı “Avrupa'nın Kalbi” diye adlandırılan ve görkemli, dokusu hiç bozulmamış gotik yapıları barındıran Prag’da, gezilecek yerler listesi yapıldığında, dünyanın en büyük kalesi olarak tescillenen Prag Kalesi birinci sırada yer alıyor. 7,5 dönümlük bir alan üzerine inşa edilen Prag Kalesi'nin içinde “Lesser Town” olarak adlandırılan Hükümet Binaları ve Bakanlıklar da bulunuyor.

Büyük meydanda “Astronomik Saat”i gördükten sonra ara sokaklarda sayısız tarihi bina ve heykeller içinde kendinizi dünyadan kopmuş hissedebilirsiniz. Soğuk havada sıcak şarapla mola verdikten sonra bronz heykellerle süslü “Charles Köprüsü” üzerinde yürüyüp gezinize “Kafka Müzesi” ile devam edebilirsiniz.

“Eski Şehir”, “Yeni Şehir” ve “Yahudi Mahallesi” de görülmesi gereken yerler arasında sayılıyor. Prag, merkeze olan uzaklıklarına göre numaralarla bölümlere ayrılmış. Şehrin merkezinden uzaklaştıkça numaralar da büyür. Bu nedenle Prag turları araştırması yaparken kalacağınız bölgenin hangi numara içinde yer aldığına dikkat etmeniz gerekebilir. Bununla beraber Prag otelleri arasında her bütçeye uygun seçenek bulmak mümkün.

Tuna'nın İki Yakası: Buda ve Peşte

Tuna Nehri'nin ikiye böldüğü Budapeşte‘ye vardığınızda içinizdeki tarih aşığı, nehrin batı yakasındaki şehrin pahalı ve lüks tarafı olan Buda'yı keşfetmek isteyecektir. Şehrin tüm manzarasını gözler önüne seren “Gellert Tepesi”, Osmanlı hakimiyetinden kalma “Gül Baba Türbesi” ve komünizme ait tek hatıra Özgürlük Heykeli (Szabadsag Szobor) keşfetmeniz gereken yerlerden sadece birkaçıdır.

Buda ve Peşte'yi birbirine bağlayan köprüler, göz alıcı ışıklandırmalarıyla, geceleri fotoğraf meraklıları için iyi bir malzeme olacaktır. “Lanchid” yani “Zincirli Köprü” mimarisiyle öne çıkan tarihi yapılardan biridir.

Özellikle gece çekimleri için ideal olan “Parlamento Binası”, endüstri, ticari ve kültür merkezi olması nedeniyle “şehrin kalbi” olarak adlandırılan Peşte'de bulunuyor. Kanuni zamanında cami olarak kullanılan “Matthias Kilisesi” de Budapeşte’de gezilecek yerlerin en önemli yerlerin başında gelir. Tatil için Budapeşte turlarını tercih edenler, geçmişten günümüze bir çok tarihi olaya tanıklık eden, Osmanlı ile Avrupa'yı, barok ile moderni deforme etmeden korumuş açık hava müzesini görme şansını elde ediyor.

Avrupa Birliği'ne girmelerine rağmen kendi para birimlerini kullanan Macaristan, özellikle Türkiye'den gelen ziyaretçiler için ekonomik rotalar arasında bulunuyor. Bu nedenle şehrin hem merkezinde hem de dışında bütçenize uygun Budapeşte otelleri bulmanız mümkün.

Sanatın Ağırbaşlı Ev Sahibi: Viyana

Viyana turları, sanatı ve mimariyi kahve kokusu eşliğinde yeniden keşfetmek için inanılmaz bir fırsat. Mozart'ın doğum yeri olması nedeniyle “Dünyanın Müzik Başkenti” olarak da adlandırılan Viyana, Avusturya’nın en büyük şehridir.

Tarihin adeta nefes aldığı şehrin her noktasında kültürel bir etkinlik ya da sergiye denk gelmek mümkündür. Viyana'da gezilecek yerler dendiğinde akla hemen barok dönemin sarayları gelir. Hofburg Sarayı, Belvedere Sarayı, Schönbrunn Sarayı'nı görmek tam bir gününüzü alabilir.

Bu nedenle gitmeden önce yapacağınız iyi bir planlamayla verimli bir Viyana turu gerçekleştirebilirsiniz. Fotoğraf aşığıysanız “St. Stephen Katedrali” ve klasik müzik düşkünü iseniz Figaro'nun Düğünü'nün bestelendiği “Mozart'ın Evi” görülmesi gereken yerler listenizde bulunmalı…

Kaynak: Tatil Sepeti