Ortak yayın ‘’Siyaset Meydanı’’ zamanı gelmedi mi?

ads ads ads ads
19/12/2016

ads

Cenk Uzunoğlu Cenk Uzunoğlu


Çözüm sürecinde anlamadığım konulardan biri de siyasi etiketleri olmayan hayatın içinden Kıbrıslı Türk ve Rumları hem geçmiş hem de olası çözüm parametreleri çerçevesinde düşüncelerini ortaya koyacakları televizyon programlarının yapılmamış olmasıdır.

Bunu bugüne kadar gündeme getiren oldu mu?

Canlı yayında bir araya gelinirse büyük papara kopacak diye mi endişe ediliyor.

Eğer endişe buysa, bir araya gelip ortak bir devlet kurmak için görüşmeler niye yapılıyor diye sormak çok mu tuhaf olur?

Cevap hazırdır ama ‘’huysuzluk yapmayalım, ileriye bakalım’’.

Peki, ileriye bakalım, hatta yeri gelirse affedelim de ama geçmişi niye unutalım ya da geleceği niye birlikte ortak bir yayında konuşmayalım.

Medeni bir şekilde geleceği konuşmakla birlikte geçmişi de konuşup konuşamayacağımızı niye önceden görmeyelim?

İleriye bakarken bir taraf eşitlik diğer taraf da azınlık hakları diye ileriye bakacaksa bunu da anlaşma öncesi konuşup anlamaya çalışmayalım mı?

Anlaşma olmasını bekleyip sonra mı konuşalım?

Anlaşmaya evet ya da hayır diyecek olanın niye evet ya da hayır dediğini kendi ağzından duymayalım mı?

Politik eşitlikten ne anladığımızı karşılıklı teyitleşmeyelim mi?

Düşünmeyelim ya da düşünürsek bile şimdilik geniş kitlelere hitap edecek ortak bir yayında bunu konuşmayalım mı?

Niye?

****

Liderleri seçtik onlar konuşsun.

Öyle mi?

Biz yalnızca ileriye bakalım.

İyi de ama geçmiş o kadar kabarık ve dolu ki bunu medeni bir şekilde karşılıklı konuşamayacaksak, ortak eşitliğe dayalı bir devlet kurmak da hayal olmaz mı?

Bunu liderler siyasi bir anlaşmaya ulaşmadan önce bizlerin iyice anlaması adına yapmakta fayda yok mudur?

Bugüne kadar Kıbrıslı Türk ve Rumlar ortak bir yayında örneğin BM’nin inisiyatifi ile niye gündeme gelmedi diye sormak çok mu ağır olur?

Nereden çekiniyor veya endişe duyuyoruz?

Anlaşma olursa bu çekinme ve endişe ortadan kalkacak mı?

Kendi kendimizi kandırmayalım.

İnkâr sürecinden çıkıp ortaya çıkabilecek olan görüntüyü anlaşmadan önce mi yoksa sonra mı görmek isteriz diye sormanın zamanı gelmedi mi?

Buna mesafe koyup bugüne kadar bunu gündeme getirmeyenler normal hayatta da kendi kararlarını bu şekilde mi alıyorlar diye de sormak lazım.

Her iki taraf da bağırsaklarını ve biriken gazını temizlemeden gireceği bir anlaşma kâğıt üstünde kalmaya ve iki toplumu tekrar bir kaosa sürüklemeye mahkûmdur.

Bunu görmemek ya da görememek de özel bir yetkinlik ister.

Bu akıl tutulmasına bir son verelim.

Barış ama bu kadar naif bir şekilde sözde ulaşılacak bir barış değil.

Kabul edelim bunca yılın acısıyla bir anda yüzleşmek hepimize çok ağır gelir.

Bunun her iki toplumda verdiği acı, öfke ve intikam duygusuna nasıl yenik düşmeyeceğimizi düşünmemiz ve konuşmamız lazım.

Onca yılın açığını iştahla geniş kitlelere ulaşacak şekilde karşılıklı konuşarak olası bir anlaşma öncesi kapatmaya başlamak lazım. Geniş kesimlere ayni anda ulaşmak için özellikle televizyonun farklı bir sorumluluk yüklenmesi şart.

Karşılıklı söylenenlere bakıldığında farklı şekilde yoruma açık olan tarihi yaşanmışlığın iki farklı toplumsal ‘’tarih yığınağını’’ ortaya çıkardığı ortadadır.

Geçmiş ile ilgili ‘’onurlu çıkış kapısını’’ birlikte bulmak için ciddi bir çaba harcaması lazım. Bunu küçümsemeyelim.

Bu ‘’tarih yığınaklarını’’ ortak yayın yapacak şekilde televizyonu kullanıp iki toplumun karşılıklı konuşacağı programları yapmaya başlayarak aşabiliriz.

Aksi takdirde etrafımızdaki coğrafyada olanlara bakarak acaba bu günleri arar duruma düşer miyiz diye endişe duymamak elde değil.

****

Devlet ya da özel televizyon kurumlarının ortak yayın aracılığıyla günlük hayatın içinden farklı görüş ve yaş gruplarından vatandaşı içine alacak şekilde ‘’siyaset meydanı’’ benzeri açık oturum programlarını yapması tam da bu günlerde yerinde olmaz mı?

Her hafta adada ayrı bir şehirde simultane tercümanlarla bu programın yapılması iyi bir fikir değil mi?

Bu işi yalnızca liderlere ve arabuluculara bırakmadan isminin arkasında sıfat olmayan vatandaşların geniş bir kitleye yayılacak şekilde her iki yöndeki endişe ve beklentilerini dile getireceği cevap arayacağı ortamın yaratılması lazım.

Şu andaki görüşmelerde gelinen noktaya pozitif yaklaşanlarla, benim de içinde olduğum gibi ‘’bugünleri ararız’’ endişesi ile tereddütlü karşılayanlara sesleniyorum.

Anlaşmanın yok oluşu getireceğini inananlarla, anlaşmayla bu sefer farklı bir birliktelik oluşturulacağını düşünenlere sesleniyorum.

‘’Korkunun ecele faydası yok.’’

Her iki yöndeki görüş için bunu söylüyorum.

Geçmişte yaşananlarla gelecekteki olası birlikteliğin yaratacağı fırsatları yüz yüze geniş kitlelere ulaşacak şekilde konuşulması lazım artık.

Toplumlararası yüzleşmeyi olası bir anlaşma sonrasına ertelemeden başlatmak lazım.

İki toplum içinde bu ‘’ortak projeyi’’ eşitlik ilkesiyle hayata geçirecek televizyon kurumları yok mudur?

Bir yerden başlamak lazım.

Bu aralar Türkiye’de olanlar için tekrarlayıp durduğumuz gibi Kıbrıs’ta da uyanmaya gerek yok uyumasak yeridir. 

19/12/2016 10:39
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: cenk uzunoğlu
MANŞETLER

HK Cenk Uzunoğlu

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.