Ortaya çıkan büyük tepki, dayanılmaz hale gelen birikimin sonucudur…

YAYIN TARİHİ:
ads ads ads
09/04/2025


Ali Baturay Ali Baturay


Sokak, hak aramanın en önemli mecrasıdır. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, sosyal medya ne kadar yaygınlaşırsa yaygınlaşsın sokağın yerini alamaz. Sokak gerçektir…

    Mevcut hakları korumanın yeri de sokaktır, yeni haklar talep etmenin de…

    Halkına rağmen yönetenlerin dayattığı politikalara, kötülüklere, yolsuzluklara, adaletsizliklere, hak ihlallerine “dur” demenin, karşı durmanın yeri sokaktır. 

    Sokak aslında halkın mücadele aracı ve mekanıdır.

    Elbette halk, becerebilirse seçimden seçime yönetenleri cezalandırabilir ama ya ara dönemler? Yani beş yılda, dört yılda bir yapılan seçimlerin arasında mağdur edilen halk ne yapacak?

    İşte o dönemlerde halkın elinde sokak diye bir koz var… Demokrasinin canlı tutulmasının aracı sokak eylemleridir… Sokak eylemleri, tüm dünyada, tüm halkların ortak mücadele yöntemidir.

    Biz Kıbrıslı Türkler çok uzun zamandan beridir sokak eylemlerinin önemini unuttuk, birbirimizi yemekten ya da kişisel menfaatlerimizin peşinde koşmaktan toplumsal sorunlar için sokağa inmeyi de ihmal ediyoruz.

   Belirli bir zümreyi ilgilendiren spesifik eylemleri bir tarafa bırakıyorum ama tüm toplumu ilgilendiren sorunlar için hep aynı insanlar eylem yapıyor, “birileri yapsın başkaları da faydalansın” mantığı hâkim… Sağcı solcuyla, hükümet partisinin üyesi muhalefettekiyle yürüyemezmiş, birlikte hak arayamazmış gibi tuhaf bir anlayış var.

    Halbuki sorunlar ortak olduğunda, o sorunlardan herkes nasibini aldığında siyasi görüşü, ideolojisi ya da ırkı ne olursa olsun o ülkenin tüm kesimleri, yani sağcı, solcu, Marksist, sosyalist, milliyetçi, liberal, demokrat, yan yana sokağa dökülmelidir.

     İşte dün akşam düzenlenen “Geçit Yok” eylemi, Annan Planı eylem ve mitinglerinden bu yana gördüğüm, tüm kesimleri içinde barındıran en büyük eylemdi. Çok geniş bir yelpaze, harika bir mozaik…

     O kadar sorun, o kadar kötülük, o kadar moralsizlik, o kadar umutsuzluk içinde bir umut oldu dün akşamki insan topluluğu… Bir pankart vardı, çok hoşuma gitti; yanılmıyorsam üzerinde “Umutsuzluğa kapıldığında bu kalabalığı hatırla” gibi bir ifade yer alıyordu. Anlamlı geldi bana, gerçekten de öyle yapmak lazım…

      Uzun zamandır eylemlerde hep aynı yüzleri görüyorduk, kadrolu eylemciler gibi. Bu eylemlerin vazgeçilmezi olan bazı abilerimiz, ablalarımız hayatını kaybediyor ve “azalıyoruz” diyorduk.

      Ancak dün akşamki eylemde farklı yüzler, farklı insanlar da vardı. Hükümet partilerine mensup çok sayıda kişi gördüm. Demek artık bıçak kemiğe dayandı, demek ki “yeter” dedirtecek bir birikim oluştu halkımızda.

    Kendi partilerinin yaptığı icraatları beğenmeyen ama sesini çıkarmayanlar da artık kendini göstermeye, itirazını ortaya koymaya başladı. Doğru olan da budur…

     “Geçit yok” eylemine her kesimden çık sayıda insanın büyük katılım göstermesi yalnızca orta eğimdeki baş örtüsü sorunu ile ilgili değildir. Bu büyük tepki, bitmek bilmez dayatmalara karşı bir birikimin sonucudur…

    Bu ülkede yaşayan insanlar, istemediği, hoşuna gitmeyen, kendine uymayan, kendini yabancılaştıran, kendini mağdur eden, ülkesinden soğutan şeylerin daha fazla kendilerine dayatılmasını istemiyor, tepki bunun göstergesidir.

     Ülke yöneticilerinin beceriksizliği, kötü yönetimi, sanki akıllarını kiraya vermiş, şuursuzca işler yapıyor gibi verdikleri görüntü ve halkına rağmen, halkının istemediği şeyleri yapması tahammül sınırını aşmıştır.

      Ortada ne din ne başörtüsü ne de ırk sorunu vardır… Bunlar bilerek kaşınıyor, suni sorunlar yaratılıyor ve bunlar üzerinden halk bölünmek, parçalanmak, ayrıştırılmak isteniyor. Siyasi menfaatler uğruna bu toplumu perişan ediyorlar.

      Muhafazakâr, dindar insanlarımız, Türkiye kökenli vatandaşlarımız ortadaki tepkiyi, büyük eylemi üzerine alınmamalıdır, kışkırtmalara kanmamalıdır. Sorun ya da büyük tepki onlarla ilgili değildir. Bozuk düzenin herkesi mağdur ettiğini böyle giderse durumun daha da kötü olacağını görebilmek gerekir…

      Halkın tepki gösterdiği ve eylem düzenlediği bir konuda hükümetin jet hızıyla karar alıp, Resmî Gazetede yayınlatması, bir misilleme, bir meydan okumaydı adeta. Halkıyla inatlaşan yönetenler, mutlaka bunun hesabını verir.

     “Geçit Yok” mitingi, alabilene çok önemli mesaj vermiştir. Hükmet edenler her ne kadar da şu anda bunu anlamazdan gelseler, umurlarında değilmiş gibi davransalar da aslında halkın öfkesini gördüler. Bugün halkı mağdur edenlerin bazılarımın yakınlarının eylemde yer alması, bazılarının destek açıklamaları yapması da kendilerine mesajdır.

   Yönetenlerin kendilerini haklı göstermek için kurguladıkları laf salatasına, hedef şaşırtma ve kışkırtma oyunlarına artık herkesin karnı toktur.

    Bu halk yaşananların toplumsal sorunlar olduğunu, herkesin yanıyor olduğunu anlamaya başladı, şahsi menfaatlerin, korkunun, çekinmenin, sinmenin kendini kurtarmayacağını kavradı. Yaratılan yalan düzende biçilen rolleri oynamanın sonu gelmelidir, kaybedecek ne kaldı ki?

      Tüm kesimden insanların ortaya koyduğu güç birliği katlanarak büyümelidir. Halk, kendilerini bölerek, parçalayarak yönetmek isteyenlerin oyununa gelmemelidir. Bu ülkeyi yaşanmaz hale getirenlere haddini bildirmek halka düşer, “yeter artık” demek sözde kalmamalı, eyleme dönüşmeli.

   “Bu halk öfkelenir ama öfkesi erken oturur, unutur, hayatına devam eder, kaderine razı olur” deyip, bunun üzerinden siyaset yapanlara bu kez böyle olmayacağını göstermenin zamanı gelmiştir de geçmiştir bile…

YAYIN TARİHİ:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad ad
TAGS: Ali Baturay, haber, kıbrıs
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.