Özgürgün’e arka çıkmanın mantığı nedir, korku mu çıkar mı?

ads ads ads ads
12/08/2020

ads

Ali Baturay Ali Baturay


   UBP’nin eski Başkanı, eski başbakanlardan, Lefkoşa milletvekili Hüseyin Özgürgün, milletvekilliğinden istifa etti, bu istifanın geçerli olabilmesi için mecliste onaylanması ve en az 26 oyla geçmesi gerekiyor.

    UBP ve DP, Hüseyin Özgürgün’ün milletvekilliğinden istifasını kabul etmeyecek ve mecliste ret oyu kullanacakmış, öyle açıkladılar.

    Muhtemelen YDP’nin de tavrı aynı olur, çünkü kurulmaya çalışılan “UBP-DP-YDP Koalisyon Hükümeti”nde Özgürgün kilit isimdi ve hem YDP hem de DP onunla yakın temastaydı.

    Üstelik hatırlayın, Erhan Arıklı, mecliste UBP’yi ve Başbakan Ersin Tatar’ı Hüseyin Özgürgün’e sahip çıkmamak, hükümet kurma adına HP’ye yedirmekle suçlamıştı.

    Başbakan Tatar, bugün yaptığı açıklamada, UBP’nin, Özgürgün’ün milletvekilliğinin sona ermesinden değil, devamından yana olduğunu, bu nedenle istifasını kabul etmeyeceklerini ve mecliste ret oyu kullanacaklarını belirterek, şunları söyledi:

   “Sayın Hüseyin Özgürgün, genel başkanlığımızı yapmış, ülkemize, bakan, başbakan olarak hizmet vermiş bir milletvekilimizdir. Bu konu ile ilgili hiç kimse spekülasyon yapmaya kalkışmasın. Hiç kimse, UBP’nin birlik ve beraberliğine zarar vererek, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili yüksek kazanma olasılığımızı geriye çekebileceği hayaline kapılmasın. UBP KKTC’nin en köklü partisi olarak halkına yararlı hizmetler vermeye devam edecek iç ve dış mihrakların oyunları buna engel olamayacaktır.”

    Ülkede birçok konuda önümüze çıkan cumhurbaşkanlığı seçimi, bu konunun da belirleyicisi adeta…

    Bu konu da Başbakan Tatar’da seçimi kaybetme endişesine neden oldu.

    Hatırlayacağınız gibi, banka hesaplarında yüklü miktarda para tespit edilen Özürgün, bu paraların nereden geldiğinin açıklamasını yapamamış, yaptığı açıklamalar inandırıcı bulunmamış, bir milletvekilinin sahip olabileceği rakamların kat kat üstündeki bu astronomik rakamlarla ilgili başsavcılık bulgular elde etmiş, belgeler mahkemeye de sunulmuş ve bu paralar için “haksız kazanç” denilmişti.

   Bu süreç çerçevesinde de mecliste Hüseyin Özgürgün’ün dokunulmazlığı kaldırılmıştı.

   Dokunulmazlığı kaldırılan Özgürgün, eşi ile İstanbul’a gitti ve yaklaşık bir yıldır meclise uğramayıp, maaşını çekiyor.

   İstanbul’da zaman zaman eşi ve çocuğuyla artistik pozlar veren Özgürgün, Kıbrıs’taki mahkemesinin duruşmalarına gelmiyor, meclise de sık sık mazeret bildiriyor…

  Başbakan Ersin Tatar ve dolayısıyla UBP, banka hesabındaki yüklü miktardaki paranın nereden geldiğini izahat edemeyen, hakkında başsavcılık soruşturması olan, mahkeme süreci başlayan, dokunulmazlığı kaldırılan ve herkesi aptal yerine koyup İstanbul’da keyfine bakan Hüseyin Özgürgün’ü koruyor, arkasında duruyor.

   Evet, henüz mahkemesi sonuçlanmadığı için Özgürgün’ü suçlu ilan edemeyiz ama kendisi de gelip yargılanmıyor ki haklı mı haksız mı ortaya çıksın.

  Evet kendimizi mahkeme yerine koyup onu suçlu ilan edemeyiz ama başsavcılık hakkında ciddi bulgular elde etti, siz de biliyorsunuz ki belgeleri mahkemeye sunulan ve medyada da yer alan o belgelerin kanıtladığı paraları bir milletvekili kazanamaz, önceden meclise verdiği beyanda bu paralar yoktu, kısa aralıklarla hesabına yatan bu paralar nedir, bunlar görmezden mi gelinmelidir?

   Başsavcılık ciddi bulgular nedeniyle olayı yargıya taşıdı, bu nedenle meclis Özgürgün’ün dokunulmazlığını kaldırdı.

   Tüm bunları gören insanlar aptal mı yani?

   Mademki suçsuz olduğuna inanıyor, neden ülkeye dönüp yargılanmıyor, neden maaşını çektiği halde meclise gelmiyor da İstanbul’da keyif yapıyor?

   Tüm bunları görmezlikten gelip de Ersin Tatar’ın, “Özgürgün’ün istifasından yana değil, milletvekilliğinden yanayız” demesi tuhaftır, halka karşı hakarettir.

  Hangi milletvekilliğinden söz ediyorsunuz, adam bir yıldır meclise gelmiyor, adamın davası var, yargılanacak, mahkemeye gelmiyor ve siz de onu savunuyorsunuz.

   DP Genel Başkanı Fikri Ataoğlu da Özgürgün’ün istifasına ret oyu vereceklerini söylüyor, halkın oylarıyla gelen milletvekillerinin yine halkın oylarıyla gitmesi taraftarıymışlar, geçmişte de böyle durumlarda ret oyu vermişler.

   Evet bu vekil, halkın oylarıyla geldi ama hakkında çık ciddi suçlamalar ve bulgular var, meclise gelmiyor, ne meclisi dikkate alıyor ne mahkemeyi ve siz yine de onu mu koruyacaksınız?

   “İstifa ediyor” ve siz kabul etmiyorsunuz, size ne? Size ne oluyor? Halkın oylarıyla gelmiş ama o halka banka hesabındaki yüklü parayla ilgili tatmin edici izahat yapamayan ve başka ülkede yaşayıp meclise de gelmeyen bir kişiyi savunmak size mi kaldı?

    DP ile YDP’nin sırf hükümete girebilmek için Özgürgün’le yakın temasa geçip, sonra da onu korur pozisyonuna geçmesi tam bir çıkarcı tavırdır.

    Özgürgün, hem yüklü paranın hesabını vermeyecek, hem ülkeye gelmeyecek, meclise girmeden maaş çekecek, hem de uzaktan ayar verecek, “HP’yi hükümetten atın, UBP-DP-YDP Hükümeti’ni kurun, gelip destek veririm” diyecek ve bu normal bir şey olacak ha?

   Kendi yaptıklarına bakmayacak ama bu durumda oluşunu “siyasi çeteleşme ve entrikalara” bağlayacak, herkes de ona “bravo” diyecek.

    Hüseyin Özgürgün, İstanbul’da gününü gün ederken, UBP’yle de kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor.

    Arada partisine ve parti başkanına HP ile hükümet kurdukları için suçlamalar yapan, hükümetin bozulması için uzaktan bazı planların içinde yer alan Özgürgün, hükümet bozulmayınca da “istifa ediyorum” oyununu oynadı.

    Şimdi uzaktan bakacak bakalım onun için kim el kaldıracak ve yıllar içinde partide, üyeler üzerinde oluşturduğu gücünü ona karşı kullanacak.

    Tabii ki UBP-HP Hükümeti’ni kurduğu gerekçesiyle Özgürgün için baş suçlu Ersin Tatar’dır ve aslında bu istifa kararı bir tehdittir.

    Ersin Tatar, bu tehdidi gördü ve ödü patladı, “mecliste Özgürgün’ün istifası için evet oyu kullanacağız” demenin ona oy kaybettireceğini, hatta seçimi kaybettireceğini düşünüyor, zaten bugün yaptığı açıklamada, “Kimse yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili yüksek kazanma olasılığımızı geriye çekebileceği hayaline kapılmasın” demesinin nedeni de budur.

    İşte böyle; UBP seçimi kaybedebilme korkusu ile Özgürgün’ün oynadığı oyuna boyun eğdi, “milletvekilliğinden yanayız” dedi.

    DP ile YDP, hükümet hayali gördüğü ve bunun için onunla dirsek teması kurduğu için Özgürgün’e arka çıkıyor, CTP, HP ve TDP’nin sayısı da 26’yı bulmadığı için, “istifa ettim” diyen Özgürgün’ün istifası geçerlilik kazanmayacak.

    Bu ülkede hiçbir şey olmaz, hele de bu siyasi arena hep hayal kırıklığı…

    Bu olayın üzerine gitmezseniz, neyin üzerine gideceksiniz?

    Sizce o yüklü paralar helal para mıdır, buna yürekten inanıyor musunuz?

    Sizce gelip de mahkemesine katılmayan, kendisini aklama niyeti olmayan birisine arka çıkmak ne kadar doğru bir harekettir?

    Sizce bir yıl meclise uğramayan ve İstanbul’da tatil hayatı yaşayan bir milletvekili maaş almayı hak ediyor mu, ya da onu savunmak nasıl bir ruh halidir?

    Sorarım size, ret oyu verecek milletvekilleri, zaman zaman “devlet kadrolarında yer alan ama işe gelmeden maaş alan kişiler olduğunu” söyleyip, eleştiriyorsunuz, peki Özgürgün’ün meclise uğramaması da benzer bir durum değil midir?

     Bir de halk siyasilere/ siyasete güven duymuyor diye üzülüyorsunuz, nasıl güven sağlanacağını tartışıyorsunuz, siz böyle davrandıkça, yanlışı savundukça adeta “Bugün ona olan yarın bana da olur” düşüncesiyle/ korkusuyla yanlışı doğru gibi göstermeye çalıştıkça siyaset daha çok güven kaybeder.

     UBP, DP ve YDP bizimle dalga geçiyor, yanlışı savunarak ahlak dersi de verilmez, adalet de dağıtılmaz, olsa olsa vicdanlar yaralanır, halk hayal kırıklığına uğrar, güven kırılır, tabii yapanın yanına kaldığı için de ülkede genel bir laçkalığa neden olur.

     Bravo size, böyle devam edin da iyidir…

12/08/2020 22:34
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS:
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.