Pazar Sohbetimdir. (Yaşatılacak Bir KKTC mi?)

ads ads ads ads
08/01/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel




Pazar günlerinin keyfini bile hissedip yaşayamadığımız dönemlerden geçiyoruz! Çok değil, dönüp üç dört yıl öncesine bakıyorum. İnsanlar daha mutluydular gibi zannediyorum. Yoksa diyorum, çevreme kendi karamsarlığımın değer yargısıyla mı bakıyorum. İnsanları kendi at gözlüğümle mi izliyorum. Yaşananlara, hayata bakışımı mı yansıtıyorum ?

Olabilir! Mesela gazetelerin orta sayfalarına ne zaman baksam, sanki yukarılardan bir yerlerden serpiştirilmiş konfetiler gibi rengârenk insanları görürüm. Kadınlar erkekler, masalar, yemeler içmeler… Ve hepsinin yüzlerinde o hasret kaldık dediğim gülüşler.. Demek insanlar hâlâ eğlenebiliyorlar.. Ne kadar güzel.. O halde, benim ruhum kararmış olmalı, kalaya ihtiyacı var!

Ne diyecektim? “Pazarları “günün keyfine” uygun yazmak isterdim köşemi! Kaç zamandır beceremiyorum. Siyaset rüzgârlarıyla sarıp sarmalanırken beynimiz, ötesi düşüncelere yer kalmıyor! Nitekim ve hâlâ iki kişi bir yere gelsek “ne olacak” sorusu ile başlayan sohbet, Lefkoşa payitahtından girip Türkiye üzerinden geçip, bütün Ortadoğu’yu deşip geçerken, tutun ki ya Amerika’da biter ya Rusya’da! Çaresizlik işte.. Çünkü kader aşamasına geldiğimiz bu dönemeçte kendi siyasi ve ulusal irademizi bile kullanma fırsatı bulamıyoruz, Cenevre’lere sürüklenirken kuşkularla boğuluyoruz…

KEŞKE DİYORUM. Keşke bir yıldır süregelen bu müzakereleri Sn. Akıncı halkı ile paylaşsaydı. Ki soruyorlar bana: “Neden Akıncı’ya “sayın” diyorsun. “Çünkü diyorum ben KKTC’nin devlet olduğuna inanıyorum. Ona, çok daha iyi olması gerektiğine koyduğum inançla sarılıyorum. Sn. Akıncı bu Devletin Cumhurbaşkanıdır. Kendilerine “sayın” derken, temsil ettiği devleti de kutlayıp kutsadığımı hissediyorum..”

FAKAT: Bir Cumhurbaşkanı olarak Sn. Akıncı halkından aldığı onca oya karşılık halkı ile paylaşamadı! Müzakerelerin başından beridir insanların “ulusal görüş ayrılıkları” devam eder ve karşılıklı kamplaşmalar oluşurken bütünleştirici bir politikayı, toplum katlarını saracak şekilde yaratamadı! Fil kulesinin yalnızlığına sığındı, halktan da ne olduğunu nasıl olacağını bilmediği “çözüm” için destek istedi… Çağrıya uyanlar “hemen çözüm” dediler… Uzatmıyorum!

OYSA: Osmanlı döneminde bile Kıbrıs’a Anadolu’dan getirilen bu halk bugünkü kadar özgür ve egemen değildi. Padişahın “memaliki metrukesinin” bir parçasıydı ve yaşam hakkı vergisi kadardı!

Kıbrıs Türk halkı ilk kez 1974’den sonra kendi sahibi, kendi patronu, kendi siyasi iradesinin devleti oldu! İlk kez kendi kendini yönetecek ilk kez hem de çağdaş denecek bir yenileşme ve yapılaşma ile çok partili demokratik sistemi özümleyerek devlet oldu…

“Devlet olmak!” Uğrunda ne savaşlar verildi.. Kırık dökük bilgilerimizden, tarih kitaplarından ispatlı! İnsanlar hâlâ devlet olmak için savaşıyorlar..

Yadsınamaz Gerçektir artık: Yanı başımızdaki kanlı savaşlar çok açık seçik söyleniyor, “yeni devletlerin kurulması için yapılmakta!” Irak, Suriye yeniden bölünecek, Topraklar bir kez daha parçalanacak! Sonra yeniden fakat bu kez yeni sınırlarıyla Kürt’lü, Şiili, Sünnili yeni devletler oluşacak!

YA BİZ? Yarın Cenevre’de görüşmeler başlıyor. Masaya konacak olan Rum’un kaderi değil Türk halkının kaderi olacak! Nitekim:

Yarın masada tartışılacak olan Güney’in statüsü değil. Kuzey’in Güney’e katılımıyla oluşacak Birleşik Kıbrıs’ta statüsünün saptanmasıdır!

Yarın masada KKTC topraklarının kaçta kaçının Güney’e terk edileceğinin pazarlığı yapılacak!

Yarın masada KKTC ilga edilirken yerine konacak Federal Kıbrıs’ta Türk Kurucu devletinin Rum’la birlikte Federasyona hangi koşullarda katılacağının son rötuşu vurulacak!

Yarın masada Türk halkının 1963’lerden beridir bitmeyen çilesi gereği bir kez daha nereden nereye göç edip taşınacağının tartışmaları yapılacak, kararı verilecek!

Yarın masada Kuzey’e kaç Rum’un yerleşeceği nerelere yerleşeceği tespit edilecek!

Yarın masada Türkiye’nin garantörlüğünün hitama erdirilmesi için kıyasıya bir tartışma yapılacak!

KISACA: Yarın masada 43 yıllık Türk devleti yıkılacak, kendini hâlâ Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temsilcisi olarak kabul eden, adanın egemenliği sevdasından tırnak kadar ödün vermeden bugünlere kadar “Kıbrıs Helendir Helen kalacaktır” diyen Güney Rum tarafı ile birleşik Kıbrıs’ın nasıl kurulacağının müzakereleri başlayacak…

O YARINLAR: Aydınlık mı olacak karanlık mı?

Bizim mi olacak yabancıların mı?

Özgürlük mü olacak esaret mi?

Devlet mi olacak muhtarlık mı?

Alnı açık başı dik mi olacak yoksa boynu eğik mi?

Neşeli mi olacak hüzünlü mü?

Zengin mi olacak yoksul mu?

Kısaca eğer çözüm olursa o yarınlar nasıl olacak? İyi mi kötü mü? 

08/01/2017 12:56
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.