Polis ve savcılık siyasetin arka bahçesi olmamalı
09/03/2023









Hüseyin Ekmekci
YARGI SON KALEDİR, ADALET SADECE MAHKEME SALONUNDA SAĞLANMAZ
POLİS VE SAVCILIK SİYASETİN ARKA BAHÇESİ OLMAMALI. ANAYASAL KURUMLAR GÖREVİNİ EKSİKSİZ VE KORKUSUZ YAPMALI
Adalet hepimizin sığınacağı tek limandır. Siyasetin yozlaştığı, sorunlarımıza çare üretemediği bu ortamda, hayatın her alanında adaleti istemek ve savunmak hepimizin öncelikli görevidir. Özellikle de hukuk sistemi içerisinde olan herkes sorumluluk sahibidir
Siyasi gücü olan, parası olan, siyasi güç elde etmek isteyen, parasını çoğaltmak isteyen; adına ne derseniz deyin, adaleti kendi lehine çevirmek isteyebilir. Bunun için de hem mevkisini, hem parasını kullanmak isteyebilir. Buna izin verilmemesi gerekmektedir
Kapalı kapılar ardında, polis başta olmak üzere, devamında da savcılık, asla ve asla siyasetin ve parasal gücün esiri olmamalıdır. Ne zaman bir polisin dışarı ile işbirliği yaptığını duysam, ne zaman bir savcının adaleti geciktirdiğini dinlesem kahrolurum
“Tam demokrasi” hele hele bu dönemde bizim en büyük ihtiyacımızdır. O senden, bu benden demeden, ülkedeki tüm anayasal kurumların, Bağımsız ve baskı görmeden çalışmasını istemek her vatandaşın önceliğidir. Yoksa kime, nasıl güveneceğiz
Açığa alınan polisler var, kenara çekilen savcılar gördük. Neden? Adalete değiş, “güce” inandıkları için. Devletten aldıkları yetkileri, siyasetin ya da paranın emrine sundukları için. Bu nedenledir ki, “tam demokrasi” diyorum. Aksi, masuma, suçsuza zulmetmektir
Güçlünün adaleti olmamalı. KKTC yargısı, polisten başlayarak, her soruşturma, her dava, her şikayette sadece ve sadece anayasadan güç almalıdır. Kapalı kapılar ardında “yahu bu davaya bakarak olun, bana da baskı yaparlar” cümlesi dünyanın her yerinde adaletin düşmanıdır
Tam demokrasi için, polis, savcılık, Sayıştay, hatta Ombudsman görevini eksiksiz yapacak. Bu kurumlar siyasetten arınmış, mali sorun yaşamayan, dış baskılara kapalı, mali özerkliği olan kurumlar olmalı. Bu kurumlarda her kademede görev yapana da maaşı yetecek
Neden bu endişem? Çünkü toplumun her kademesi yozlaşıyor. İki gün önce, yolsuzluk algısı raporu yayınlandı, anayasal kurumlara olan güven hızla dibe vuruyor. Rüşvet kurumlarda aldı başını gidiyor, ülkenin değerli kurumları ise liyakatsiz partililere emanet
Bir tarafta kamu ihalelerinde ve kamuda devam eden işlerde küpünü dolduranlar, bir tarafta hakkını arayanlar. Ülke bu hale düşmüşken, güvenecek ne kalıyor geriye? Adaleti sağlamakla görevli kurumlar da yozlaşırsa, elde ne kalır? Hiçbir şey…
Bu nedenle, sonuna kadar anayasal kurumlarımıza sahip çakacağız. Polis ve savcılık görevini tam yapacak, dış baskılara boyun eğmeyecek. Sayıştay raporları dikkate alınacak, gerekli soruşturma ve cezalandırma süreci gecikmeyecek.
Burada en önemli görev de hakimlerimizin. Elbette önlerindeki olgulara bakacaklar. Ama art niyetli bir soruşturma süreci varsa, polisin savcının gözünden anlayacaklar. Mağdur yaratmayacaklar. Ötesi, bu kirli oyunlara pabuç bırakmayacaklar.
- Var olan kaynak eğer birileri çalmasaydı hepimize yeterdi
- Sorunlar ülkeyi boğmaya devam ediyor
- Birileri sürekli kendi ideolojisini dayatıyor
- Türkiye’de Erdoğan 20 yılda 18’inci seçim zaferini ilan etti
- Dipteyiz, farkında değiliz
- Ortaokul ve liselerimiz adeta mülteci kampına döndü
- Esas öğretmen onurunu yerle bir eden bu ortamın kendisidir
- Sahipsiz bir memleket...
- Memleketin her tarafı talan ediliyor...
- Sorun toplumsaldır, geleceğimizi ilgilendiriyor
- TÜM YAZILARI için tıklayınız