Rekabet Kurulu siyasete kurban gitmesin

ads ads ads ads
21/02/2017

ads

Hüseyin Ekmekci Hüseyin Ekmekci


Devletin kurumları ile ilgili ciddiyet önemli…

YÖDAK’ta yaşananları hayretle izliyoruz.

Sayıştay, başsavcılık, Polis genel Müdürlüğü ve daha niceleri, bu ülkede “demokratik ve özgür” toplum için önemli.

Çağdaş ülkelerde, kurumlar siyasete alet edilmez.

Dahası, siyaseti denetler.

Siyasetçiyi “doğru rayda” tutar…

Siyasetçi bilir ki, bu kurumlar sayesinde, kendisi de “temiz ve dürüst” kalır.

Bu nedenle, devleti ayakta tutan kurumlara sahip çıkar.

Ancak…

Gelin görün ki, bizde sistem hep ters işler.

İyi giden ne varsa “baddos” edilir.

Kurumlara “gözümü gibi” bakmamız gerekirken…

“Göz çıkarmak” için siyasi makamları kullanırız.

Neden?

Çünkü siyasetçi “ne kadar az denetlenirse ve kendisi de ne kadar az denetlerse” o kadar iyi yaptığını düşünür.

Şimdi gidecek bir vergi memuru, Sayıştay üyesi, savcılık, ya da Ombudsman mesela…

“İyi oy veren” bir partiliyi denetleyecek…

Olacak iş mi bu?

Kurumlar, ne kadar az siyasete batarsa o kadar iyi…

YÖDAK’ta karnım ağrıyor

YÖDAK’ta, “partizanca” kaygılarla yapılan Hüseyin Gökçekuş atamasının yarattığı yıkım ortada.

Üniversiteler birbirine girdi.

Denetim yapılama oldu.

Mantar gibi yeni üniversiteler gündeme geldi.

Bazıları için “hemen geç” dendi, bazıları kurulmak için akla karayı seçti.

Şimdi, “denetim ve akreditasyon konusunda uzman biri” gelince kurumun başına, siyaset gene devreye girdi.

“YÖDAK’ı siyasete bağlamak için” meclis komitesinde “akademisyenler aşağılanıyor…”

Ha…

Birinin umurunda mı?

Yok…

Medyada üç beş deli yazıyor bir şeyler ama…

Siyaset herkese lazım.

Çünkü siyaset kurumu “kamu kaynaklarından herkesin adil yararlanmaması” için var…

Şimdi de Rekabet Kurulu…

Farkında değiliz belki…

Hepimizin hayatına dokunmuyor olabilir ama…

Bir gün herkese lazım olacak bir kurul daha var.

Rekabet Kurulu…

Çok ciddi ilkelerle kurulmuş…

“Ekonomik verimliliğin ve tüketici refahının artırılması, etkili rekabet ortamının sağlanması ve sürdürülebilir kılınması ile rekabet kültürünün yerleşmesi ve geliştirilmesi” amacıyla kurulmuş…

Ayrıca…

Tarafsız olmak gibi de bir görevi var…

“Rekabet Kurulu, yasanın verdiği yetki ve görevleri yerine getirirken tarafsız olarak adil, dürüst ve güvenilir olmayı hedefler; gerçekleştirdiği her tür işlem ve kararlarında hiçbir ayrım gözetmeden taraflara eşit mesafede kalarak, işlemlerin adil şekilde yürütülmesini sağlar”

Durum sıkıntılı…

Yenal Süreç hoca, görev süresini tamamlayınca…

Herkesin beklentisi bir dönem daha kurulun başında kalması beklentisi vardı.

Sözleşmesi uzatılmadı.

Olabilir.

Ancak…

Kurulla ilgili sıkıntılar da o noktada başladı.

Zira…

Rekabet Kurulu’nun başında olduğu sürede Yenal Süreç, siyasi müdahaleleri de engelledi.

Siyasetin kurumda etkin olmasının önüne geçti.

Yasaya baktı…

Tüzüğe baktı…

Kurul üyelerinin atamaları da bu çerçevede gerçekleşti.

Yenal Süreç gidince…

Kurulun başında, Selim Altıncık atandı.

Selim Altıncık ismi, KTHY’den tanıdık.

Sorun o da değil ama…

İzlenen yol ve yordam…

Rekabet Kurulu şu anda hukuki olmayan bir yapıda.

Kurul başkanı da dahil…

Kurumun nasıl oluşacağı ortada…

Ekonomi bakanlığı, “ekonomist…”

Maliye bakanlığı “maliyeci”…

Baro da “hukukçu” ataması yapar…

Şimdi belli olan tek şey, “baronun atadığı hukukçu…”

Ticaret ve Sanayi Odası’nda da sorun yok…

Kamunun atamaları ise arap saçı…

Bir yıl atama yapılmadı

Süreç, CTP döneminde başlıyor.

Atama yapılması gerekirken kurula…

Bir yıl “kimse bulunamıyor…”

Sonra 6’ıncı yılın sonunda başkan değişince, son bir yıl aslında “orada olmaması” gereken Selim Altıncık, yerine atama yapılmadığı için başkan olarak atanıyor.

Rekabet Kurulu Yasası’nın da dediği gibi bir ay içinde atama yapılması gerekirken bir yıl yerine atama yapılmadan bekleniyor.

Sonra da UBP- DP hükümeti gelince…

“Senden benden” kısmına geçiliyor.

Selim Altıncık “muhasip olarak” çalıştığı için geçmişte…

Maliye Bakanlığı tarafından atanmıştı.

Ancak…

“Kurulun başı”, Ekonomi Bakanlığı tarafından atanmalı, öyle diyor yasa…

Kimin hangi bakanlıktan atanacağı ve hangi kriterde olacağı belli.

Nasıl ki, “Baro, ekonomist atayamaz…”

Ekonomi bakanlığı da kurulun başına “muhasip” atayamaz…

Kurul başkanını Ekonomi bakanlığı atar…

Bnir ay atama yapmazsa, görev Başbakan’ın…

Derken…

Bir başka yasal açık bulunuyor…

Ekonomi bakanı “bir ay” atama yapmıyor…

Yenal Süreç sonrası makam bir ay boş kalıyor…

Yetki başbakana geçiyor…

Selim Altıncık da başkan oluyor.

Yasal mı?

Yasal…

Ya geri dönerse…

Şimdi…

Kurulda, hangi üye, nereden atandı belli değil.

Rekabet Kurulu yarın “çok önemli bir rapor” yazsa…

Raporun mağdur ettiği kişi “bu kurul rapor yazamaz” diye mahkemeye gitse…

Dava düşer, rezil olunur.

Bu güne kadar kurulun kararları sadece “karara veya cezanın niteliğine itiraz edenler” tarafından mahkemeye götürüldü.

Şimdi “toptan iptal” davası da açılabilir.

Siyaset bunu düşünür mü?

Düşünmez.

Ama yasa, tüzük ortada.

Biz, “sana göre, bana göre” başlarsak ve kurumları bu denli “siyasetin içine çekersek…”

Dediğim gibi…

Bu yazının öznesi de Selim Altıncık değil.

Selim Altıncık’a her zaman bir iş, makam bulunabilir.

Ancak…

Kurumlarımızı bu denli “yasadan, etik değerlerden uzak” yönetirsek…

Gün gele kimseye faydası kalmaz…

“Yüksek maaşa partili istihdam eden” kurumlara dönüşür.

Rekabet Kurulu’na güvenmek istiyorum… 

21/02/2017 09:27
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Hüseyin Ekmekçi
MANŞETLER

HK Hüseyin Ekmekci

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.