‘’Rolex’’ Saatin Düşündürttükleri

ads ads ads ads
29/10/2017

ads

Cenk Uzunoğlu Cenk Uzunoğlu


30 yıllık çalışma hayatımın son 25 yılını geçirdiğim sistemdeki ana firma şirket prosedürü gereği çeyrek asırlık hizmeti dolduranlara Rolex saat veriyor.

Rolex saatin parasal değeri elbette sıradan bir hediyenin ötesinde ama bunu alanlar için çeyrek asırlık hizmeti tanıma ve takdir etmek adına manevi değeri yüksek bir sembol ve hatıra.

Bunun üzerine geri çekilip bugüne kadarki kendi hayat yolculuğumu çocukluğumda hayal ettim mi diye düşündüm.

Yok, hayal etmedim vallahi.

Doğu Akdeniz’de problemli bir adada doğan biri olarak adadan çıkmanın hayal edebilmek için tek çıkış yolu olduğunu birçok yaşıtlarım gibi ben de erken kavradım diyebilirim.

Memur bir ailenin iki evladından biri olarak çocukluğumdan hayal etmek adına aklımda kalan bakiye bunun adanın dışına çıkmak ile mümkün olabileceğini düşünmek oldu.

Bu aralar ergen yaştaki oğlumuza ve kızımıza ilerisi için hedef koyarak planlı programlı hareket etmelerini söylüyorum ama benim hayat yolculuğumda tesadüfler ağır bastı desem yeridir.

En azından düşününce doğru yanlış birçok şey tesadüfler ile olmuş duygusuna kapılıyorum.

Belki de bundan dolayı hedef koyarak planlı ve programlı hareket etmek adına çocuklarımızın nezdinde arzuladığım kadar inandırıcı ya da etkileyici olamıyorum.

Kendime haksızlık etmek istemem ama farkında olmadan ‘’olduğu kadar olmadığı kader’’ hayat felsefesine göre hareket etmişim sanki.

Ya da acaba farkında olmadan ‘’şans kapısını’’ büyük mü inşa etmişim de haberim olmamış.

***

30 yıllık iş hayatında üstlendiğim çeşitli görevlerin ve unvanların ötesine geçerek ‘’ben gerçekten ne yaptım ya da ne yapıyorum’’ diye düşündüm.

Memur olan ailemin yaptığı maddi fedakârlık sonucunda aldığım iyi eğitimin katkısıyla sonrasında çalıştığım Amerikan şirketlerine kendi isteğimle tabiri caizse ‘’süvari’’ diye yazılmışım.

Bu süre içerisinde çalıştığım üç şirkette de gerçekleşen hayallerin arkasına yenilerini eklemek çabasında da 30 yıl geçirmişim.

Tam bir şeyleri başarmışken, başka doğrular yaratmanın derdine düşmüş ya da farkında olmadan düşürülmüşüm.

İnanç, coşku ve odaklanma ile yapmışım tüm bunları. Belki de bu uzun yolculuğu ayni çatı altında yapmamdaki fark da bu oldu.

Hala daha her gün koşarak işe gider gibiyim.

Ne hikâyeler ne stresler, arkadaşlıklar, dostluklar çekişmeler sığmış bu 30 yıla. Birlikte başardıklarımız ve başaramadıklarımız kadar yolculuklarına katkı yapma şansını yakaladığım çalışma arkadaşlarım ön plana çıkıyor düşününce.

Daha da derinlere inip ‘’gerçekten ne yapıyorum’’ diye odaklanınca anladım ki benden beklenen yarından önce doğruları bulmam ve hayata geçirme stresine girmemdi.

İşi tesadüfe bırakıp arkasına saklanmaya izin verilmiyor.

Türkiye’de olsa da Amerikan şirket kültürünün hüküm sürdüğü ortam buna müsaade etmiyor.

Bana bugünü kurtaracak işleri değil geleceğin ne olacağını ve kazanmaya devam etmemiz için ne yapmamız gerektiğini gösterin diye devamlı talepte bulunuyor.

İş hayatında beklenti bu iken, ayni topraklar üzerindeki ülke yönetimi ve siyasette ise çoğu zaman bakalım sabah ne gösterecek diye uykulara dalıp aslında fırsatları ve hayatı ıskalıyoruz çoğu zaman.

Tesadüflerin belirlediği hayatımızın tesadüflerle devam etmek zorunda olduğuna bir yerde kendimizi inandırıyoruz.

İki farklı hayat ve karakteri oynuyoruz.

Bir karakter hafta içi beş gün sabah 8 akşam 8 işte, diğeri de iş dışında ya da hafta sonu evde sokakta eş dost ortamında.

Buna da kader diyoruz.

Niye bu iki farklı karakteri oynamayı kabul ediyoruz, hangisi doğru diye ikilemde kalıp doğru düzgün sorgulamıyoruz ya da sorgulayamıyoruz.

Ayni gün içinde birbirine zıt bu iki karakterin temsil ettiği davranışlardan şikâyet ettiğimiz de oluyor.

Bir tarafta müsamaha göstermeyen devamlı sorgulayıp talep etmeyi teşvik eden, diğer taraftan da olduğu kadar olmadığı kader misali bir hayat yolculuğu sürdürmemiz isteniyor gibi sanki.

***

25 yıldır çalıştığım firmaya eşimin tamamen tesadüfi bir duyumu üzerine başvurmuştum. Eşimin bu anlık duyumu olmasa ya da ilgilenmem için üstelemeseydi bu yolculuk da olmayacaktı.

Kadere bakar mısınız?

Bu yolculuğu eşimin desteği olmadan da bu kadar uzun süre yürümek pek mümkün olmazdı.

Bunun için Rolex saati ona hediye edeceğim.

Kadere bir yerde aracılık ettiği, bunu mümkün kıldığı için.

Şimdiki derdim Rolex saati bayan modeli olarak değiştirebilmek.

Global kurumsal yapı ve sistem içinde bu istisnai talebi yaptırmak o kadar da kolay değilmiş.

Şirket kayıtlarında cinsiyetimi değiştirmeye kadar gidebilir!

Her şeyin bir maliyeti var.

İyi ki bu yolculuğu ayni çatı altında yürümüşüm.

Yine yapacak olsam bu yolu ayni sistem çatısı altında ayni yol arkadaşları ve evdeki hayat arkadaşım ile yürümek isterdim.

29/10/2017 12:24
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ‘’Rolex’’ Saatin Düşündürttükleri, cenk uzunoğlu
MANŞETLER

HK Cenk Uzunoğlu

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.