Bir önceki hafta birbirinden bağımsız gibi duran iki haber dikkat çekiciydi.

Birinci haber iş adamı Mike Spanos’un Akel’in Başkan adayı olma ihtimali ile ilgili haber ve onu diğer adaylar arasında bir adım öne çıkaran parti genel sekreterinin desteğini aldığı ile ilgili yorumlardı.

Bu haberi Cyprus Mail gazetesinde okuyunca yüzümde gülümsemeyle beraber kısa bir inkâr süreci yaşadım. Gerçekten bahsettikleri benim de tanıma fırsatı bulduğum ayni kişi mi diye.

Evet O.

Farklı konumlarda olsak da başarısı için emek verdiğimiz ayni şirkette bir süre birlikte görev yaptığım birinin siyasete hem de Başkan adayı olarak giriyor olmasının verdiği şaşkınlığı yaşadım.

Ana firmaya geçmeden önce 21 yıl çalıştığım, İMKB’ye kote, çoğunluğu Türk olan şirketimizin yönetim kurulunun bağımsız üyelerinden biri de Mike Spanos’tu. 3-4 yıl bu görevi sürdürdü. Meşrubat sektöründe Genel Müdürlüğe kadar uzanan uzun ve başarılı bir tecrübesi var Spanos’un. Kıbrıs’ta ABD’deki ana firmadan alınan lisans ile uzun yıllar üretim, satış ve dağıtım yapan Lanitis şirketinin yöneticiliğini yaptı. Sanırım Lanitis ailesinin damatlarından da biri.

****

Spanos ile ilgili aklımda kalan anekdotlardan biri Yönetim Kurulu toplantılarına katılmak için Kuzeye geçip Ercan’dan İstanbul’a direk uçmayı tercih etmiş olmasıydı.

Prezantabl olmasının yanında pratik ve rahat bir kişiliğe sahip bir imaj çizmiş olması onunla ilgili aklıma gelen ilk düşünce. İstanbul’a bir Türk şirketinin yönetim kurulu toplantısına Ercan’dan uçmuş olması siyasete dahil olma kararından sonra başına iş açar mı yoksa artı bir puan olarak adada normalleşmenin ilk sinyali mi olur göreceğiz diye düşünmeden edemedim.

Başkan adayı olma ihtimali ile ilgili haberleri okuyunca, internetten girip arama yaptım. Özgeçmişinde yönetim kurulu üyeliği yaptığı bizim Türk şirketinden ya bahsetmemiş ya da isminden Türk şirketi olduğu anlaşılmayacağı şekilde referans vermiş. Kim bilir belki de bana öyle geldi.  

Onunla ilgili aklıma gelen diğer anekdot da, Türkiye’deki bayilerin yıllık toplantısını 2000 kişiye yakın katılım ile Karpaz’daki Kaya Artemis otelinde yaptığımız bir toplantı öncesi sohbetimizdi. Kuzeydeki hız sınırı kontrol ve trafik cezalarından dem vurmuştu. ‘’Her geçtiğimde sınır kapısında biriken trafik cezası ödüyorum’’ diye hayıflanmıştı. ‘’Bizim ekonomiye ceza yoluyla da olsa katkınız oluyor fena mı’’ diye şakalaşmıştık.

****

Spanos geçmişine bakılırsa adanın dışına taşan üst düzeyde iş ilişkisi networkü olan bir iş adamı profili çiziyor. Siyasetçi değil. ABD’deki iş çevreleri ile ilişkisi hemen ön plana çıkıyor. Örnek vermek gerekirse şu anda ABD Ticaret Bakanı Ross’un çok samimi dostu. Onunla birlikte yönetim kurulunda bulunmuş. İnternette biraz vakit geçirip araştırırsanız milyarder iş adamı Ross’un ‘’rüya takımının’’ üyesi diye haberlerle karşılaşırsınız.

Spanos iş adamı özelliği ile yıllar öncesinin Vasiliu adaylığını çağrıştırıyor. Ama Akel’in Vasillıu’yu siyaset üstü bir aday yapmasını ailesinden gelen komünist eğilimden dolayı normal karşılamıştım.

Spanos öyle biri değil. Bunun için de üzerinde dikkatle durulması lazım. 

Akel’in kendi tabanına ilk anda çok da uyumlu olmayan Spanos’u aday olarak çıkarma niyeti açıkçası bunun bölgede kendini Suriye ve Irak’tan başlayarak kendini göstermeye başlayan bir ABD-Rus ortak projesi olma ihtimalini akla getiriyor.

Gelişmeleri bekleyip göreceğiz. Özellikle uluslararası camiada kamuoyunu etkilemek adına kimlerin Spanos’a destek vermek adına onu onore edeceğini merakla takip edeceğiz.

****

Ne tesadüftür ki, geçen haftanın ikinci haberi de bir önceki ABD elçisinin diplomatik teamülleri aşarak Anastasiades'i direk hedef almasıydı. Eski elçinin görevde olan bir Cumhurbaşkanı için söyledikleri iki okka bal ile yenemeyecek türdendi. Yorum yapmak gerekirse ABD adına da Kıbrıs’ta seçim sezonunun açıldığının Anastasiades’e yönelik uyarıcı işaret fişeğiydi.

Siyasete, genelde siyasetçilerle yön veren dünya iş çevreleri bunu siyasetçiler aracılığı ile yapamayacaklarını anladıklarında devreye içlerinden birini görevlendirerek dahil olmayı denerler.

Aralarından ilahi kardeşlik üzerine yemin edenlerden birini görevlendirirler.

Yeni eğilim bu. Trump ve Macron bunun en son örnekleri.

İş çevreleri ile dünya siyasi güç odaklarının ilahi kardeşlik networkünün bu yolu denemesinin iki farklı amacı ama tek sonucu olması hedeflenir.

Birincisi başarılı olurlarsa halletmek istediklerini hızlıca hallederler. Siyasi bedel ödemeyi dert etmeyen biri aracılığıyla bunu yapmış olurlar.

İkincisi de hâlihazırda gücü elinde tutanlara yine onların istedikleri yönde adım attırma yönünde ciddi bir baskı oluştururlar. Kimyalarını bozup onurlu çıkış kapısı için son bir şans daha verirler.

Tüm bunları göz önüne alınca Rusya ve ABD’nin de destek vereceği ortak aday Spanos mu sorusu akıllara geliyor. En azından böyle bir niyet ve plan varsa Spanos buna uygun bir adaydır. Siyaset konuşma fırsatımızın olmadığı Spanos, Akıncı ve Anastasiades’in Limasollu olmasına atıfta bulunarak ‘’çözerse Limasollular çözer onlar bu konuya farklı bakıyorlar’’ demişti. Başkan adayı olup seçilirse bu konudaki görüşü sabit çünkü Spanos’da Limasollu.

Anastasiades’in son dönemdeki akıl sınırlarını zorlayan anlaşılmaz davranışları bu gelişmeleri tetikleyen unsur olmuştur.

Anastasiades alternatifsiz olduğunu düşünürken arkasından ABD’nin çekildiğini görerek şu an büyük bir ikilem içine düşmüştür.  

New York ve Cenevre’ye gidip gitmemek ile giderse takınacağı tavır, AKEL’in batının da desteğini alan ortak aday hamlesinin atılıp atılmamasındaki en kritik noktadır.

Anastasiades’in hangi riski alacağı ile ilgili önündeki en son çıkış da yine bu kritik noktada sergileyeceği tutumdur. Ya anlaşma yapma yönünde risk alıp tarihe geçmeyi deneyecek ya da risk alıp seçimlerde sağında Papadapulos solunda Akel’in batı desteğindeki adayını alıp seçmen nezdinde ne birine ne ötekine yaranamayıp makas siyasetine kurban gidecektir.

Tump (ABD değil) ve Putin Irak ve Suriye’den başlayarak Doğu Akdeniz’de kim ne derse desin içinde başkalarının olmadığı bir düzen kurmak için anlaşmıştır.