MAALESEF HÜKÜMET BU ÜLKEYE "MUZ CUMHURİYETİ" DİYENLERİ HAKLI ÇIKARMAK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPIYOR.

SABİT RADAR CEZALARI ON AYDIR DAĞITILMIYOR. DEVLETİN AYLIK GELİR KAYBI 12 MİLYON TL, BİR YILDA 120 MİLYON TL. AMA EN KÖTÜSÜ BUNU BİLEN SÜRÜCÜLER TRAFİKTE HIZ KESMEDEN TERÖR ESTİRİYOR

Binlerce trafik cezasının, memlekette trafik suçu işleyen sürücülere aylardır ulaşmadığını biliyor musunuz? Hız limitini aşan, trafikte hem kendi hayatını hem başkalarının hayatını tehlikeye atan binlerce insan ceza almadan yaşamına devam ediyor. Neden, hiç merak ettiniz mi?

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Sayın Erhan Arıklı, 2023 yılı ceza dağıtım ihalesini yapmadı. Polis genel müdürlüğünün bu cezaları dağıtacak organizasyonu yok. Ne personeli var, ne ekipmanı. Böyle olunca tabi ki cezalar kayıt altına alınıyor, ama vatandaşa ulaştırılamıyor

Bir sabah uyanacaksınız, bir çok vatandaş ellerinde ulaşan trafik cezaları ile büyük bir şok yaşayacak. Trafik cezalarının dağıtılmadığını bilen onlarca şoför, bilerek ve isteyerek trafikte hızlı araç kullanıyor. Peki bu gelinen bu nokta ciddiyetiyle bağdaşıyor mu?

Her olayda olduğu gibi bu olayda da geriye gidiş var. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı aracılığıyla trafik denetimini Türkiye’nin köklü firması, ulusal güvenlik noktasında Türkiye’nin en güvenilir firması Aselsan’a devretmek istiyor. Olabilir. Ama bu kadar basit mi yahu?

Geldiğimiz noktada, sabit radarların uluslararası bir firmaya ait olduğu ve uzun bir sözleşmeyi ellerinde bulundurduklarını biliyoruz. Maalesef bakanlık hem dağıtımı beceremedi, hem ihaleyi tamamlayamadı. Yani hangi açıdan bakarsanız bakın, devlet mağdur

Basit bir olayı bile Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı yüzüne gözüne bulaştırırken, ısrarla ve inatla bir firmaya bu denetimi verme çabası, büyük bir kaosa neden olmuş durumda. Bir taraftan cezalar çatır çatır yazılıyor, diğer taraftan on aydır kimseye ceza ulaşmıyor

Hem Aselsan yetkili firma olamıyor, hem devlet ortalama 120 milyon Türk Lirası değerinde ceza tahsilatında mahrum kalıyor. 120 milyon Türk Lirası bu ülkede trafik altyapısı için kullanılsa, ne çukur kalır, ne yüksek banket, ne kapkaranlık yollar, ne de çalışmayan trafik ışıkları…

Dahasını da buraya ekleyeyim. Her ay ortalama 10 bin ceza kesiyor, sabit radarlar. Bu da toplamda ceza miktarı 2 bin TL civarı olduğu için 20 milyon TL aylık bir meblağ tutuyor. Ancak, yarısı ya kabul edilmiyor, ya da vatandaş bulunamıyor. Aylık 24 milyon TL'den 12 milyon TL'si ancak tahsil için dağıtılabiliyor

Sadece bir olayda, hem tahsilat durdu, hem güvenlik denetimi sekteye uğradı, hem de bakanlık eliyle, polis otoritesi sorgulanır bir noktaya geldi. Tekrar edeyim mi sizler için: Sabit radarlar ceza yazıyor, bu cezalar suçlularını ulaşmıyor, devletin kaybı ise yaklaşık 120 milyon Türk Lirası

Döndük dolaştık aynı noktaya geldik. Ülke bir koalisyon hükümeti ile yönetiliyor olabilir. Ama bu ülkenin bir başbakanı var, var değil mi? Bir devlet otoritesi olmalı, bir yerlerde kendini göstermeli. Her isteyen devlet içinde devlet, hükümet içinde hükümet gibi davranabilir mi?

Örneğin başbakan, bu durumdan neden rahatsız değil? İhale ASELSAN verilecekse, verilecek. Bunun için devletin malı olarak para kaybetmesi bir yana, trafikte can ve mal güvenliği tehlikede. Ceza yazılmayacağı detayını bilen onlarca sürücü her gün yollarda terör estiriyor

Sorunun çözümü basit. Ya dağıtım ihalesi yapılır, ya da yasal olarak sıkıntılı olan bu durumun çözümüne kadar polis özelden hizmet satın alarak hem trafik güvenliğini, hem de otoriteyi yeniden tesis eder. Aksi bu ülkeye, “muz cumhuriyeti” diyenler sonuna kadar haklıdır