Sağlıklı ve Uzun Yaşamın 11 Beslenme Sırrı

ads ads ads ads
05/03/2021

ads
Sağlıklı ve Uzun Yaşamın 11 Beslenme Sırrı

Sağlıklı olmak koşuluyla, uzun yaşamayı kim istemez ki? Sağlıklı ve uzun ömrün sırrı bedene iyi bakmakta saklı. Bunun gerçekleşmesi için ise tamamen sağlıklı, antioksidan oranı yüksek meyve ve sebzeleri tüketmek ve daha bir çok beslenme sırrını sizler için 11 maddede toparladım.

Yapılan araştırmalar tüm dünyada uzun yaşayan insanların özellikle Akdeniz tipi beslendiğini ortaya koyuyor. Akdeniz diyetinden kısaca bahsetmek gerekirse; bol meyve, sebze ve kaliteli yağ tüketiyorlar. Ayrıca işlenmiş ve paketli gıdalardan uzak duruyorlar. Uzun yaşamanın sırları bağırsak sağlığını destekleyen probiyotik ve prebiyotik besinler, antioksidan oranı yüksek koyu renk sebze meyveler ile sağlıklı yağlarda gizlidir.

 Sağlıklı yaşamın kapılarını açan beslenme sırlarını paylaşacağım. Bu önerilerimin oksidatif stresi yani hücrelerdeki yaşlanmayı önlediğini unutmamalısınız. Tabi ki bu arada işlenmiş, rafine gıdalardan ve fast food yiyeceklerden uzak durmalısınız.

 

Sağlıklı ve Uzun Yaşamın 11 Beslenme Sırrı

1) Yeterli, Dengeli ve Kaliteli Besleniniz

Yeterli ve dengeli beslenme hayata gözlerimizi açtığımız ilk günden itibaren özen gösterilmesi gereken bir konudur. Yetersiz beslenme vücudun hormon dengesini bozarak çeşitli hastalıklara sebep olabilir. Aşırı beslenme ise obeziteye ve obeziteye eşlik eden birçok farklı hastalığa neden olur.

Yeterli beslenmenin ardından dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise dengeli beslenmedir. Yeryüzü adeta bir cennet; her renkten besin bulmak mümkündür. Doğanın bizlere sunduğu nimetleri en iyi şekilde değerlendirmek bizim elimizdedir. Beslenme rutinimizde her renkten besine yer vermemiz gerekiyor. Farklı vitamin, mineral ve bileşenleri vücuda almanın en sağlıklı ve kolay yolu budur.

Kaliteli beslenme denildiğinde birçok insanın aklına yüksek fiyatlı yiyecekler geliyor. Ancak gerçek hiç de öyle değil! Kaliteli beslenmek istiyorsanız mutlaka paketli ve katkı maddesi içeren, işlenmiş gıdaları hayatınızdan çıkarmalısınız.

Örneğin beyaz ekmeğin zararları konusunda hemen herkes hem fikir değil mi? O zaman beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmek ya da ekşi mayalı ekmek tüketebilirsiniz. Dilerseniz ekmeğinizi fırından almak yerine evinizde kendiniz yapabilirsiniz. Çikolata, gofret, cips, bisküvi gibi abur cuburlar yerine kuru yemiş veya kuru meyve tercih edebilirsiniz.

 

2) Probiyotik Besinleri Tüketiniz

Uzun yaşamanın sırrı yoğurt olabilir mi? Tek başına olmasa da, katkısının büyük olduğunu söylemek mümkündür. Yoğurt fermente bir besindir ve içerisinde bağırsaklarımız için oldukça faydalı olan probiyotikler bulunur.

Probiyotikler, bağırsaklarda mikrobiyal dengeyi düzenler. Sağlığımız üzerinde onlarca faydaları vardır.

Probiyotiklerin sağlığımız üzerine etkileri

  • Bağışıklık sistemi hücrelerinin büyük bir kısmı bağırsaklarda yaşar.
  • Bağırsaklardaki iyi bakterilerin sayısı arttığında bağışıklık sistemi de güçlenir.
  • Yoğurt bağırsak florasını iyileştirdiği için otoimmün hastalığa (tiroid hastalıkları, ülseratif kolit, irritabl bağırsak hastalığı (spastik kolon), lupus, vb.) zemin hazırlayan faktörleri ortadan kaldırır.
  • Probiyotik besinler yiyeceklerin hazmını kolaylaştırır.
  • Vitaminlerin sentez edilmesine yardımcı olur.
  • Bağırsak geçirgenliğini azaltır.
  • Günümüzde birçok insanın ortak derdi olan egzamayı ve besin alerjilerini önler.
  • Toksinlerin kan dolaşımına dahil olmasını engeller.
  • Kansere yakalanma riskini azaltır.
  • Vücuttaki enfeksiyonla mücadele eder.
  • Oksidatif stresi yani yaşlanmayı yavaşlatır.
  • İshale ve kabızlığa iyi geldiği bilinmektedir.
  • Depresyonun etkilerini azaltır.
  • Otizm semptomlarını hafifletir.

 

3) Prebiyotikleri İhmal Etmeyiniz!

Probiyotiklerden bahsettikten sonra prebiyotikleri anmamak olmaz. Çünkü biri olmadan diğeri neredeyse hiçbir işe yaramıyor. Çok ilginç değil mi?

Prebiyotikler de tıpkı probiyotikler gibi bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Bağırsaktaki yararlı bakterilerin besin kaynağıdır. Prebiyotik ile beslenen probiyotikler bağırsaktaki iyi bakterilerin sayısının artmasına yardımcı olur.

Prebiyotik besinlerin kaynakları;

  • Probiyotik besinler vücudumuz için prebiyotik kaynaklarıdır. Bunlar; Yoğurt, ayran, süt, kefir, boza, kombu çayı ve tarhana çorbası.
  • Diğer prebiyotik besin kaynakları ise; soğan, sarımsak ve pırasa, ayrelli (kuşkonmaz), muz, elma, yer elması, bamya, fasulye, nohut, mercimek, bezelye, ceviz, badem, keten tohumudur.

 

Prebiyotik kaynaklarının çiğ olarak tüketilmesi önerilir. Pişen besinin prebiyotik değeri azalır.

 

4) Antioksidan Tüketimini Artırınız

Antioksidan açısından zengin besinler vücudumuzu hastalıklardan korur.

Vücudumuzda hücrelere saldırarak onları değişime ve yıkıma uğratan serbest radikaller bulunur. Serbest radikaller çoğaldıkça bağışıklık sistemimiz zayıflar ve vücudumuz hastalıklara karşı savunmasız olur.

Antioksidanlar ise bu zararlı molekülleri yani serbest radikalleri yok eder. Dolayısıyla hücreler koruma altına alınır. Oksidatif stres yani yaşlanma yavaşlar.

            Antioksidan besinlerin kaynakları;

  • Yaban mersini, enginar, ahududu, kızılcık, nar, brokoli, lahana, ceviz, fasulye, pancar, ıspanak ve pazıdır.

 

5) Her Gün Mutlaka C Vitamini Alınız

Güçlü bir bağışıklık sisteminin olmazsa olmazı C vitaminidir.

C vitamini vücut tarafından depolanmadığından her gün bu vitamini içeren besinleri tüketmeye özen göstermek gerekir.

 

 

 

 

            C vitaminin faydaları;

  • C vitamini vücudu hastalıklara karşı korur ve kış hastalıklarının semptomlarını hafifletir.
  • Vücudu toksinlerden arındırır.
  • Hücrelerin yenilenmesine yardımcı olur.
  • Ciltteki kolajen üretimini destekleyerek cildi besler.
  • Kalp hastalıklarına ve kansere yakalanma riskini azaltır.
  • Damarların, kıkırdakların ve bağ dokularının yenilenmesini sağlar.
  • Felç ve inme riskini azaltır.

 

C vitamini bakımından zengin besinler;

  • Portakal, greyfurt, limon, mandalina, ananas, kivi, kavun, yaban mersini, çilek, siyah frenk üzümü, mango, kuşburnu ve yeşil yapraklı sebzelerdir.

 

6) Likopen Kaynağı Kırmızı Renkli Besinleri Tüketiniz

Likopen, kırmızı renkli meyve ve sebzelere rengini veren maddedir.

Likopenin faydaları;

  • Likopen güçlü bir antioksidandır. Vücudun savunma sistemini destekleyerek hastalıklara zemin hazırlayan faktörleri ortadan kaldırır.
  • Serbest radikallerle mücadele eder bu sayede vücudu toksinlerden arındırır.
  • Kansere yakalanma riskini azaltır.
  • Akciğerdeki iltihaplanmayı iyileştirir. Astıma karşı koruyucu ve iyileştiricidir.
  • Oksijenin vücutta daha iyi işlenmesini sağlar.
  • Kemik erimesini yavaşlatır.
  • Cildin genç ve parlak kalmasını sağlar. Yaşlanma belirtilerini geciktirir.
  • Oksidatif stresi azaltır.

 

Likopen kaynakları;

  • Domates, salça, karpuz, pembe greyfurt, kiraz, çilek, nar, cennet hurması, kapya biber ve kuşburnu gibi tüm kırmızı ve pembe renkli besinler kaynaklarıdır.

 

7) Kolajeni Sofranızdan Eksik Etmeyiniz

Geçmişte, yemekler genellikle kemikli etle birlikte pişirilirmiş. Oysa günümüz modern dünyasında etler kuşbaşı şeklinde hemen ve kolay bir şekilde pişirilmeye uygun olarak satılmaktadır. Bu durum günden güne kolajen alım miktarını düşürmektedir.

Kolajen, vücudumuzda en fazla bulunan proteindir. Proteinler ise vücudumuzun tüm doku ve organlarının temel yapı taşıdır. Kemik ve eklem arasında bol miktarda kolajen bulunur.

Kolajenin görev ve faydaları;

  • Kolajen, cildin elastikiyetini arttırır.
  • Kıkırdak bütünlüğünün korunmasını sağlar.
  • Eklem ağrılarını hafifletir. İltihaplı romatizma hastalarının kolajenden zengin beslenmesi önerilmektedir.
  • Kemik erimesini önler.
  • Yaraların hızlı bir şekilde iyileşmesini sağlar.
  • Kemiklerin, dokuların ve cildin yaşlanmasını yavaşlatır.
  • Sindirim sistemini düzenler.

 

Kolajenin kaynakları;

  • Kemik suyu, kırmızı et ve balık eti, kırmızı meyveler, kereviz, salatalık, muz, sarımsak, soğan, pırasa, ceviz, fındık, fıstık, şalgam, havuç ve ıspanak gibi besinlerdir.
  • Vücuda kolajen takviyesi almanın en kolay yolu kelle paça çorbası veya ilikli kemik suyu tüketmektir.
  • Dilerseniz eczanelerde veya merkezimizde satılan kolajen takviyelerinden de destek alabilirsiniz. Alacağınız kolajenin her kullanımının 10 gram kolajen içermesi, hyalünorik asit ve C vitaminin içermesine dikkat ediniz.

 

8) Omega-3 Tüketimi Önemlidir

Özellikle balık, deniz ürünleri, süt ve süt ürünleri, yumurta, ıspanak, karalahana gibi yeşil yapraklı sebzeler, keten tohumu, chia tohumu, badem, ceviz, fındık gibi yağlı tohumlarda bulunan omega 3’ün insan sağlığı açısından birçok faydası bulunur.

 

Omega-3’ün faydaları;

  • Omega 3’ün depresyon tedavisinde etkili olduğu bilinmektedir. Anksiyete ve depresyona iyi gelir.
  • Göz sağlığını korur.
  • Beyin sağlığını ve fonksiyonlarını iyileştirir. Bu özelliği sayesinde özellikle bebek, çocuk ve hamilelere önerilir.
  • Kalp krizi ve spazm riskini azaltır.
  • Kan basıncını düşürür. İyi kolesterol olarak bilinen HDL kolesterol seviyesini artırır.
  • Kanın pıhtılaşmasını önler.
  • Vücuttaki kronik ve akut iltihap ile mücadele eder. Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Eklem ağrılarını hafifletir.

 

Omega 3’ü besin yoluyla veya omega 3 kaynaklarını tüketmeyenler için doktor & diyetisyen önerisiyle eczanelerde satılan tablet şeklindeki takviyeler ile alabilirsiniz.

 

9) Fast Food Yiyecekleri Kesinlikle Tüketmeyiniz

Yüksek kalorileri nedeniyle fast food yiyecekler obeziyete davetiye çıkaran besinlerdir. Obezite genellikle tek başına görülen bir sağlık sorunu değildir, çoğunlukla yanı sıra başka hastalıklar da olur. Fast food yiyecekler pişirilme şekilleri ve içerdiği katkı maddeleri nedeniyle önerilmemektedir. Düzenli olarak ve yoğun şekilde fast food tüketen kişilerin kansere yakalanma riski artar. Bu tarz yiyeceklerin besin değeri düşüktür; dolayısıyla vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri karşılayamazlar. Aynı zamanda içermiş olduğu yüksek tuz, yağ ve kalori nedeniyle kalp damar hastalıklarına da neden olup, sağlıklı ve uzun yaşamak isteyenlere önerilmemektedir.

 

10) Şekerli, Gazlı ve Asitli İçeceklerden Uzak Durunuz

Ne yazık ki günümüzde şekerli, gazlı ve asitli içeceklerin tüketimi çok artmış durumdadır. İnsan vücudunun sıvı olarak öncelikle suya ihtiyacı vardır. Gazlı içecekler, hatta çay ve kahve bile çok fazla tüketildiğinde ne yazık ki su tüketimi azalır aynı zamanda bu tür içeceklerin fazla tüketimi kalsiyum, demir ve vücuttan su atılmasına neden olmaktadır. Susuzluk vücutta farklı hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olur.

Şekerli, Gazlı ve Asitli İçeceklerin Zararları

  • Gazlı içeceklerin besin değeri düşüktür, hatta hiçbir faydası yoktur.
  • Dişlerin çürümesine neden olur.
  • Obeziteye neden olmaktadır.
  • Kemik erimesine yol açar.
  • İçerisindeki katkı maddeleri ve tatlandırıcılar ruhsal durumu olumsuz yönde etkiler. Duygu durum bozukluğuna veya depresyona yol açabilir.
  • Kalp ve böbrek rahatsızlıklarına neden olabilir.
  • Kandaki şeker oranını aniden yükseltir. Diyabete yakalanma riskini arttırır.

 

11) Şekeri Hayatınızdan Tamamen Çıkartmalısınız

Şeker son yıllarda en tatlı zehir olarak tanımlanıyor. İnsan vücudu doğal şekeri kolaylıkla tolere edebiliyor. Meyve ve sebzelerde doğal olarak bulunan şekere özellikle beynimiz ihtiyaç duyuyor. Ancak günümüzde kullanılan beyaz şeker diğer bir deyişle rafine şekerin hiçbir faydası ve besleyiciliği bulunmuyor.

Sağlıklı ve uzun bir yaşam için rafine şekeri hayatınızdan mutlaka çıkarmalısınız. Günümüzde rafine şeker özellikle paketli gıdalarda mısır şurubu, bal, akçaağaç şurubu gibi isimlerle karşımıza çıkabiliyor. Bu maddeleri içeren yiyeceklerden de uzak durmak gerekiyor.

 

Rafine şekerin zararları;

  • Rafine şeker tüketimi bağımlılık yapar.
  • Yüksek kalorisi nedeniyle obeziteye neden olur.
  • Vücuttaki toksini arttırarak otoimmün hastalıklara ve diyabete zemin hazırlar.
  • Bağışıklık sistemini zayıflatır.
  • Kötü kolesterol seviyesini yükseltir.
  • Kalp ve damar hastalıklarına yol açar.
  • Beynin çalışmasını ve fonksiyonlarını olumsuz yönde etkiler.
  • Üreme sağlığını olumsuz yönde etkiler.

İyi Beslen, Sağlıklı Kal, Uzun Yaşa!

Dyt. Tünay Tuğcan

05/03/2021 08:50
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: sağlıklı yaşam, beslenme, tünay tuğcan
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.