Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiades ve ekibi kriz çıkartmakta çok maharetli.

Önce Kıbrıs Konferansı’nın gerçekleşmemesi için garantilerle ilgili ön koşulu masaya koydular.

Ardından baktılar ki yapamayacaklar, Kıbrıs konferansından kaçamayacaklar ön koşulları kaldırdılar.

Sıfır asker ve sıfır garanti söylemini bir süreliğine rafa kaldırdılar.

Kıbrıs Konferansı için Crans Montana’ya geldikten sonra yine sakladıkları yerden çıkardılar.

Konferansın ilk gününde süreci ‘sıfır asker- sıfır garanti’ diyerek tıkayabilecekleri var sayımı ile hareket ettiler.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun garantiler konusundaki açılımı ile resmen açıkta kaldılar.

Ardından, ‘Sunset Clause!’ koşulu ile garantilerin bir süre daha devam edebileceğini söylemeye başladılar.

Aslında söyledikleri yine sıfır asker ve sıfır garantiden başka bir şey değil.

Sadece ambalajını değiştirerek söylemeye devam ediyorlar.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün yaptığı açıklamasında Rum tarafının bu yaklaşımının pazarlık için başlama pozisyonu olarak bile kabul edilemeyeceğini söyledi.

Bu hayali bir yana bırakmaları gerektiğinin altını çizdi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in görüşmeler için çizdiği çerçevenin dışında kalma tutumunda ısrar eden Rum Liderliği, dönüşümlü başkanlık konusunda da yaptıkları ile tepki topladı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafların da mutabakatı ile içinde dönüşümlü başkanlığın olacağı bir çerçeve hazırladı.

İkiye bir gibi bir oranın olabileceğinin yer aldığı bu çerçevede oran tartışmaya açık.

Ama Rum tarafı bu konuda da herkesi şaşkına çevirdi.

Sıfır garanti ve sıfır asker ısrarından sonra masayı dağıtma hedefiyle SONSUZ SIFIR anlamına gelecek şekilde hiçbir zaman Federal Kıbrıs’ta bir Türkün başkanlık yapamayacağı bir öneri ile geldi.

Guterres’in çizdiği çerçevenin dışında kalan bu öneri elbette ki siyasi eşitlik temelinde kurulması hedeflenen Kıbrıs’taki Federal ortaklıkta kabul görebilecek bir öneri değil.

Ama adamın da niyeti öyle görünüyor ki anlaşmak değil.

Vardığı mutabakatlara sadık kalmayan, akşam söylediğini ertesi sabah yapılan toplantıda hatırlamayan, kendi ekibi tarafından okunan önerileri ilk kez diğerleri ile birlikte dinleyen bir lider profili ile karşı karşıyayız. Nikos Anastasiades yaptıkları ile herkesi geriyor.

Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı başta olmak üzere Crans Montana’da masanın etrafında bulunanların işi hiç de kolay değildir.

Nikos Anastasiades ile birlikte ortaya bir çerçeve anlaşması çıkarmak bu nedenle çok zor olacak.
Crans Montana’da yaşanan sıkıntıların temelinde Rum tarafının ortaya koyduğu olumsuz tutum yatıyor.

Ama belli ki Türk tarafı Cuma gününe kadar bir çerçeve anlaşmasını zorlamaya kararlı.

Bu nedenle BM Genel Sekreteri Guterres’i Crans Montana’ya çağırıyor.

Bari BM Genel Sekreteri gelsin ve kendisinin bulunduğu bir ortamda varılan mutabakata uymayan Rum Liderin ya mutabakata uymasını sağlasın ya da uymayacaksa da bunu not etsin.

Çünkü zaman daralıyor.

Ve Türk tarafı Rum Liderin oynamak istediği oyuna gelecek değil.