Şimdi onlarca çocuk, başörtüsüyle okullara gitmekte özgür
08/04/2025












Hüseyin Ekmekci
GELİNEN AŞAMADA HÜKÜMET BİR ADIM DAHİ GERİYE ATMAMAKTA KARARLI. BU KARARI VERMİŞLER. ŞİMDİ ONLARCA ÇOCUK, BAŞÖRTÜSÜYLE OKULLARA GİTMEKTE ÖZGÜR. HEM ORTAOKUL, HEM LİSEDE…
BAKANLIK GÜYA TARTIŞTI. HÜKÜMET GÜYA ARA FORMÜL ARADI. DÜN ÖĞLEDEN SONRA ANLADIK Kİ NE BİR FORMÜL ARANDI, NE DE GERÇEK BİR TARTIŞMA YAPILDI… CUMHURBAŞKANI VE HÜKÜMET BİR BÜTÜN OLARAK HAREKET ETTİ…
Hükümet hiç direnmedi, düşünmedi, tartışmadı… Memlekete baktı; binlerce göçmen, on binlerce yabancı işçi… Sonra hükümet içerisindeki iki din uleması, Erhan Arıklı ve Sunat Atun devreye girdi. Başörtüsünün hak olduğunu, yasaklamanın ise faşist bir yaklaşım olacağını söylediler.
Düne kadar, “zorunlu eğitim yaşında yasak, liselerde ise ilahiyat koleji ve bazı okullar” noktasında olan hükümet, Pazar günü bakanlar kurulu toplantısını “yapamadı” dün de aslında baş örtüsünü tamamen serbest bırakan tüzüğü sendikalara gönderdi… Süreç bu…
Bunun dışında hiç kimsenin söylediği dikkate alınmadı. Eğitim Bakanlığı, okullarda öğrencilerin içine düşeceği durumu hiç düşünmedi. Başbakan, ülkedeki tarikatlara açılacak bu alanı umursamadı. Hükümet, bir bütün olarak kız çocukları üzerinde oluşacak baskıyı tartışmadı.
Hükümetin üzerinde hem kamuoyu hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti bürokrasisinin baskısı olduğu muhakkak. Ama bu coğrafyanın farklı bir coğrafya olduğu, Kıbrıs Türklerinin bu topraklarda başörtüsü sorununu 1950’lerde çözdüğü gerçeği de muhakkak.
18 yaş üzerinde kimsenin başörtüsü sorunu olmaz, olmadı. Türkiye’de 1980 cunta rejimi başörtüsü ile kavga ederken, cunta rejimi uzantısı hükümetler bu kavgayı katı bir şekilde sürdürürken, Kıbrıslı Türkler mağdur genç kızlara üniversitelerinin kapısını açtı… Bu, yadsınamaz bir gerçek.
İlkokullarımızda, ortaokullarımızda ve liselerimizde böyle bir sorun yoktu. Ta ki KKTC hükümetlerine imam hatip liseleri baskısı başlayana kadar. Bu baskı da daha çok Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde oluşan nüfusun talebiydi. Sorun, ilahiyat koleji ile çözülmüştü.
31 Ocak 2025 tarihine kadar. O tarihte bir çocuk, okula başörtüsüyle giderek karnesini aldı. O andan itibaren hem okul yönetimi, hem bakanlık, hem de sendika krizi yönetemedi. Kimse kusura bakmasın ama gerçeğimiz budur. Bir kız çocuğu ve baskıcı ailesi ile başlayan süreç buraya geldi.
Bakanlık güya tartıştı. Hükümet güya ara formül aradı. Dün öğleden sonra anladık ki ne bir formül arandı, ne de gerçek bir tartışma yapıldı. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hükümetin yoğun temaslarının ardından yeni bir disiplin tüzüğü çıkarıldı.
Tüzük diyor ki: Ada genelindeki tüm liselerde başörtüsü serbest. Ortaokullarda başörtüsü takmak isteyen çocuklar ise önce ailelerinin onayını alacak, sonra aileleri yazılı olarak Eğitim Bakanlığı’na başvuruda bulunacak. Eğitim Bakanlığı da izin verirse başörtüsü takarak okula gidecek.
Bu arada bir kesim de Eğitim Bakanlığı’nın başörtüsünü izne tabi tutmasına tepkili. Çünkü bu, yasakçı zihniyetin bir diğer ürünü. “Başörtüsü takmak benim özgürlüğüm, senden neden izin alacağım?” diyorlar haliyle. Eğitim Bakanlığı ise bunu bir kazanım olarak görüyor.
Sürecin ta başından buraya geleceği belliydi. O nedenle uzun bir süredir, “zorunlu eğitim yaşı sonuna kadar başörtüsünün yasak olduğu, tanımlanan birkaç lisede ise serbest bırakılmasının tartışılmasını” istedik. Çünkü ilk günden itibaren hükümetin bir bütün olarak kararı buydu.
Tüzük devreye girer girmez okullarda neler yaşanabileceğini az çok öngörebiliyorum. Kız çocukları üzerinde artacak aile ve tarikat baskılarını öngörebiliyorum. Akran zorbalığının yeni bir boyut kazanacağını öngörebiliyorum. Hükümetin bunları nasıl öngöremediğine hayret ediyorum.
Gelinen aşamada hükümet bir adım dahi geriye atmamakta kararlı. Bu kararı vermişler. Şimdi onlarca çocuk, başörtüsüyle okullara gitmekte özgür. Hem ortaokulda hem lisede. Ülkede ise bizi büyük bir kavga ve kaos bekliyor. Hükümetin aldığı bu karar, artık apaçık bir kavga ve mücadele nedenidir.
- Yetersizliğin dibe vurduğu bu vasat dönem, hiç bir dönemde yaşanmamıştı…
- Hızla geriye gidiş var ama farkında değiliz
- Bugün değilse ne zaman?
- Çözümün önündeki en büyük engel, adadaki gizlenmeyi bilen para olabilir
- Emrah Yeşilırmak’ın net bir şekilde dokunulmazlığının kaldırılmasına itirazı yok…
- Yıllardır reform konuşmuyoruz...
- İsrailli tutuklandı; yalnız bırakıldı… Macar ve alman kadınlar tutuklandı “bana ne?” dendi… Şimdi sıra Kıbrıslı Türklere geldi…
- Yeteri kadar kavga ettik… eyleme geçmeliyiz…
- Kendi teknoloji festivalimizi dünyaya açabiliriz…
- O, 1 Mayıs mitinglerinin “İsmet abla”sıydı
- TÜM YAZILARI için tıklayınız






