“Siyasileri ürküttük”

ads ads ads ads
22/08/2012
Halkın Sesi - Ayşe Güler

Toparlanıyoruz Hareketi’nin kıvılcımını yakan Cumhurbaşkanlığı eski Özel Temsilcisi Doç. Dr. Kudret Özersay, HALKIN SESİ’ne önemli açıklamalarda bulundu Kudret Özersay, toplumsal değişimin zamanının geldiğini vurgulayarak, ülkede siyasal ve toplumsal yozlaşmanın söz konusu olduğunu, yaşananların tek sorumlusunun şu andaki UBP hükümeti olmadığını söyledi

ads
“Siyasileri ürküttük”

Temiz toplum, temiz siyaset ve kendi irademize dayalı bir düzen” hedefiyle yola çıkan ve her geçen gün toplumdan büyük destek görmeye başlayan Toparlanıyoruz Hareketi, toplumsal dönüşümü gerçekleştirmek için hazırladığı Toplum Sözleşmesi’yle de gündemden hiç düşmüyor.

Toparlanıyoruz Hareketi’nin kıvılcımını yakan Cumhurbaşkanlığı eski Özel Temsilcisi, Doç. Dr. Kudret Özersay, ülkedeki en büyük sorununun toplumsal ve siyasal yozlaşma, bununla birlikte partizanlık olduğunu söyledi.

Demokratik temsiliyet açısından ciddi sıkıntıların yaşandığını dile getiren Özersay, toplumsal değişim yaşanmadan seçime gidilmesinin bir sonuç vermeyeceğini de vurguladı.

Özersay, halkın bu konuda ciddi güvensizlik yaşadığını ifade ederek, “Halkın şu anda alternatifi yok. Siyasi partilerin kendisini yenilemesi gerekir” dedi.

HALKIN SESİ Yayın Yönetmeni Ali Fahrioğlu ve Haber Müdürü İbrahim Daloğlu ile görüşen Özersay, Toparlanıyoruz Hareketi hakkında bilgi verdi.

Özersay, hareketin toplum seviyesinde vatandaşları bilinçlendirerek, farkındalık yaratmaya çalıştığını kaydetti.

Hareketin sivil toplum örgütü olduğunu belirten Özersay, toplumda ciddi sempatizanın oluştuğunu dile getirdi.

Özersay, dıştan destek arayışında olmadıklarını da aktararak, hareketin, kendi geleceğini bu topraklarda gören herkesin hareketi olduğunu dile getirdi.

Siyasi parti kurmak adına yola çıkmadıklarını belirten Özersay, ancak bu ihtimalin kapalı olmadığını da vurguladı.

Yargı sisteminde ciddi tıkanıklar yaşandığını kaydeden Özersay, ülkenin finans sisteminin tefecilere teslim edildiğini savundu.

Özersay, siyasetçilerin kendi siyasi gelecek ve “koltukları” için kamu kaynaklarının pervasızca kullandığını da sözlerine ekledi.

“İNANCIM VAR”

Toparlanıyoruz Hareketi’nin toplum seviyesinde vatandaşları bilinçlendirerek, farkındalık yaratmaya çalıştığını kaydeden Özersay, “Televizyon, radyo gazete ve internette anlatarak, farkındalık yaratmaya çalışıyoruz” dedi.

Özersay, toplumun bu sürece hazırlandığını ifade ederek, “Başarabileceğimize inanıyorum. Yoksa makamı, mevkiyi bırakmazdık” dedi.

Toparlandıktan sonra kendi kendimize çekidüzen verilmesi gerektiğini, böylelikle ülkeye çekidüzen verileceğini dile getiren Özersay, bir sonraki aşamada siyaset ve sivil bürokrasinin düzene gireceğini savundu.

Özersay, hareketin sivil toplum örgütü olduğunu belirterek, toplumdan ciddi desek gördüğünü aktardı.

“DIŞTAN DESTEK ARAYIŞINDA DEĞİLİZ”

Harekette üyelik değil, gönüllüğünün esas alındığını söyleyen Özersay, dıştan destek arayışı içerisinde olmadıklarının altını çizdi.

Özersay, “Öyle bir kaygımız olsa, TC yetkilileri ile fotoğraf çektirip basına verirdik. Ancak öyle bir kaygımız yok” diye konuşarak, halkın desteğine ihtiyaç duyduklarını vurguladı.

Hedeflerine ulaşmak için “başkalarına dayanarak” hareket içerisine girmelerinin yanlış olacağını anlatan Özersay, “Böyle yaparsak, düzenin devam etmesini sağlarız. Yakın geçmişte örnekler mevcuttur” dedi.

Özersay, hareketin arkasında Kıbrıs Türk halkının olduğunu vurguladı.

“PARTİ KURMA İHTİMALİ KAPALI DEĞİL”

Özersay, ülkede toplumsal değişim sağlanması ve geniş kesimlerin toplum sözleşmesi desteklemesi halinde siyasi aktörlerin değişmesinin kendisini “dünyanın en mutlu” insanı yapacağını aktardı.

Ülkedeki siyasi partilerin “taklitçiliği” bırakıp, kalıcı değişimin içerisine girmesi halinde, siyasetin de değişeceğini belirten Özersay, öyle bir durumda yeni bir parti ya da siyasi bir akıma ihtiyaç olmayacağını ama mevcut siyasi aktörlere dair çok da umutlu olmadığını vurguladı.

Özersay, siyasi parti kurmak adına yola çıkmadıklarını ancak bu ihtimalin kapalı olmadığını da dile getirdi.

“BİZDE AYIRIM YOK”

Hareketin “çok kültürlülüğe” dayandığını, sadece Kıbrıslı Türkler’in hareketi olmadığını ifade eden Özersay, “Bizim için KKTC vatandaşı, KKTC vatandaşıdır. Ayrım yapmayız” şeklinde konuştu.

Özersay, Türkiye kökenli olsa da KKTC vatandaşlarının toplumun parçası olduğunu belirterek, hareketin vatandaş olmasa da kendi geleceğini bu ülkede gören kişilere de açık olduğunu söyledi.

TOPLUM SÖZLEŞMESİ

Hareketin başlattığı toplum sözleşmesinin imza kampanyası olmadığını aktaran Özersay, “Her bireyin kendine ait bir sözleşme yapmasıdır. Kendi kendine ve topluma söz verir. Hukuki değil, ahlaki bir taahhüttür” şeklinde konuştu.

Özersay, sözleşmenin “söze bağlılık” taahhütü olduğunu ifade ederek, içerisinde asgari müştereklerin olduğundan bahsetti.

“Sözleşmede, bir yanda temiz toplum, temiz siyaset, ve kendi iradeize dayalı bir gelecek için maddeler var” diye konuşan Özersay, sözleşmede toplumda bu konuda asgari müşterek olmadığından Kıbrıs sorununa ilişkin herhangi bir noktanın bulunmadığını belirtti.

Özersay, ülkedeki siyasal ve toplumsal anlamdaki mevcut sistemdeki “partizanlık ve yozlaşmadan” ötürü ciddi rahatsızlık duyduğunu kaydetti.

Bugüne kadar hiçbir siyasi partinin içerisinde yer almadığını söyleyen Özersay, 10 yıl önce devlette görev aldığını ve bu süreç içerisinde Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve son olarak da Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile çalıştığını aktradı.

Özersay, görevde olmasına rağmen birtakım şikayetleri dile getirmeye başladığını ve “rahatsızlıkların” bu noktadan sonra boy gösterdiğini ifade ederek, “Bu vekiller beni temsil etmiyor dediğimde bir baktım meclisteki tüm siyasi partiler birana birleşmişler, istifa etmem için cephe aldılar” şeklinde konuştu.

“TEPKİ VERENLERİN HEPSİ SİSTEMİN PARÇASIDIR”

Vekillerin verdikleri tepkinin, kendisi ve toplumun bazı şeyleri daha kolay görmesi açısından çok önemli rol oynadığını ifade eden Özersay, “Bu aktörlerin tümü bu sistemin parçasıdır” diye konuştu.

Özersay, ülkede siyasi partilerin “birleşmesi” için birçok konu olduğunu kaydederek, partilerin sistemdeki bozuklukların giderilmesi ihtimaline karşı birleşme ve değişime karşı birlikte mücadele içerisine girdiğini ve bu durumun da oldukça “manidar” olduğunu savundu.

“SİSTEMDEN NEMALANLAR RAHATSIZ OLDU”

Lefkoşa Türk Belediyesi’nde yaşanan çöp sıkıntısı ve petrol dolum tesisi ile ilgili düşüncelerini internet üzerinden yazmaya başladığını aktaran Özersay, yazdıklarının kamu vicdanının neyi yansıttığını ve doğru olanın ne olduğunu “akademisyen” olarak söylediğini dile getirdi.

Özersay, Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi görevini yürütürken, toplumsal sorunlara göz yumamamayacağını vurguladı.

Sorunları aktardığı zaman “sistemden nemalananları” rahatsız ettiğini ifade eden Yaşananların ardından sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki üye sayısının ciddi oranda artış gösterdiğini aktaran Özersay, farklı siyasi parti görüşüne sahip takipçileri ile toplumsal sorunlara yönelik tartışmaya başladıklarını dile getirdi.

Özersay, olaylardan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun da haberdar olduğunu ve ilk başta rahatsızlık duymadığını ifade etti.

“EN BÜYÜK SORUN SİYASAL VE TOPLUMSAL YOZLAŞMA”

Takipçileri ile bir toplantı gerçekleştirdiğini, 25 kişi beklerken 75 kişinin katıldığını dile getiren Özersay, daha sonraki toplantılarda sayının 450’lere kadar ulaştığını söyledi.

Özersay, isimlerle değil, genel sorunlarla ilgili konuştuklarını belirtti.

Ülkenin en büyük sorununun toplumsal ve siyasal olarak yozlaşma, bununla birlikte partizanlık olduğunu kaydeden Özersay, söz konusu yapının parçası olan tüm partilerin bundan yararlandığını söyledi.

Özersay, bugün yaşanan sorunların tek sorumlusunun şu andaki UBP hükümeti olmadığını da belirterek, “Sistemin ve siyaset anlayışının değişmesi gerekir” dedi.

“YAPILAN ELEŞTİRİLER EROĞLU’NU DA RAHATSIZ ETTİ”

Özersay, yapılan toplantıların ardından Cumhurbaşkanı Eroğlu ile bir ön görüşme yaptıklarını aktardı.

Görüşmede Eroğlu’nun “kendi özel temsilcisinin böyle bir oluşumun içerisinde olmasını” uygun görmediğini söyleyen Özersay, “Bu noktada fikir ayrılığımız oldu. Ben akademisyen olarak müzakerelerle ilgili bana verilen görevi yerine getiriyorum. Toplumsal görevi de yerine getirebileceğimi düşündüm” dedi.

Özersay, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun rahatsızlığının siyasi partilere yönelik eleştiriler yapmaya başladığında doğdunu dile getirerek, “Cumhurbaşkanı, bu kadar yıl başbakanlık yaptığını dolayısıyle eleştirilerin aynı zamanda kendisine yapılan eleştiriler olduğuna ve Partisinin (UBP) yıpranmasına neden olduğuna dair saptamada bulundu” şeklinde konuştu.

“CUMHURBAŞKANI TÜM PARTİLERE EŞİT MESAFEDE OLMALI!”

Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Anayasa’dan kaynaklanan sorumlulukları olduğunu ve tüm partilere eşit mesafede bulunması gerektiği vurgulayan Özersay, “canlı yayında Sn Eroğlu, kendisinin partisi olduğunu söyledi” diye konuştu.

Özersay, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun kendisine müzakereler ve Toparlanıyoruz Hareketi arasında bir tercih yapmasını istediğini dile getirerek, “Sanıyorum Cumhurbaşkanı görevimi bırakıp, hareketi tercih etmemi beklemiyordu” dedi.

“Toparlanıyoruz Hareketi ile ilgili süreci birisi engellemeye çalışmasaydı, görevimden ayrılmazdım” diye konuşan Özersay, “1 Temmuz’a bir ay kala ben görevi bıraktım. Müzakere süreci, Hristofyas’ın aday olmayacağım dediği andan itibaren refaranduma gidilecek ciddi bir süreç olmadığı ortaya çıktı” dedi.

“MÜZAKERE SÜRECİ BİR YERE GİTMİYORDU”

Özersay, görevi bırakarak müzakere sürecini sekteye uğratmadığını vurgulayarak, “Müzakere süreci zaten bir yere gitmiyordu” dedi.

“Ülke yapısal olarak kötüye giderken, kurumlar ve devletin içi boşalırken, Kıbrıslı Türklerin kimliği erozyana uğrarken, diğer taraftan Kıbrıslı Türklerin isteklerini uluslararası platformda anlatmak ciddi rahatsızlık veriyor” diye sözlerini sürdüren Özersay, Kıbrıslı Türklerin genç neslinin bu yozlaşmış ortamda siyasete ilgi duymadığını ve bunun ürkütücü bir boyuta ulaştığını savundu.

Özersay, adaletsizlik ve beceriksizilk örneklerinin bu kadar çoğaldığı bir yapıda gençlerin “devlete sahip çıkmadığını” aktararak, “Partizanlık ve siyasi yozlaşma ile devleti devlet yapan unsurların içi boşaltılmıştır” dedi.

“BU TRAVMALARIN KARŞILIĞI BU OLMAMALI”

Ülkede yaşayan birçok kişinin “göçmenlik, yaşanılan sıkıntı ve yakınlarını kaybetme” nedenleri ile geçmişte önemli travmalar yaşadığını söyleyen Özersay, tüm bunların karşılılığının bugün gelinen nokta olmaması gerektiğini savundu.

Özersay, “ O kadar acının karşılığı böyle bir devlet olmamalıydı” şeklinde konuştu.

“TOPLUMSAL DEĞİŞİM ARTIK ŞART”

Kıbrıs Türk gençlerine devlete sahip çıkması için gerekli enerjinin verilemediğini söyleyen Özersay, ülkede adil olmayan bir düzen yaratıldığını kaydetti.

Özersay, toplumsal bir değişime ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, siyasi partilerin tek başına söz konusu değişimi başaramayacağını dile getirdi.

Mevcut siyasi aktörlerin kendilerine çekidüzen vermemesi, toplumun belirtilen ilkeler etrafında birleşmeye başlaması halinde yeni bir siyasi partinin mümkün olduğunun altını çizen Özersay, “Bugüne kadar partiler başa gelir, topluma söz verir ancak yapmazdı, artık toplum öne çıkarak belirli bir tür siyaseti gerçekten istediği ve buna uygun davranacağı yönünde söz vermelidir, bunun ardından gerekirse siyasallaşma gündeme gelir.”.

İmza kampanyalarında taleplerin boy gösterdiğini ancak toplum sözleşmesinde bu durumun olmadığını anlatan Özersay, “Sözleşme aslında ben bundan sonra partizanlık yapmayacağım, yolsuzluğa karşı geleceğim’ demektir” şeklinde konuştu.

Özersay, “Kendimizden başlayarak, toplumsal değişimi sağlarsak siyasal değişimi de sağlayabiliriz” diye konuştu.

“ÜRETİCİLER, YETKİLİLERİN İKİ DUDAĞININ ARASINDA”

Ülkede üreticileri siyasi aktörlere bağımlı kılan bir yapı olduğunu savunan Özersay, bu yapının üreticinin geleceğini siyasetçilerin “iki dudağının arasına mahkum” ettiğini vurguladı.

Söz konusu durumun sorumlusunun ülke siyaseti olduğunu kaydeden Özersay, seçim ve kurultay döneminde tüm siyasilerin zaten daralan üretici kesimini “boğazladığını” aktardı.

“YARGI TIKALI… FİNANS SİSTEMİ TEFECİLERE EMANET”

Özersay, yargı sisteminde ciddi tıkanıklar yaşandığının altını çizdi.

Adalette önemli gecikmelerin olduğunu vurgulayan ve kararların icrasında yaşanan gecikmelerle faize faiz uygulamasının altını çizen Özersay, “geç gelen adalet, adalet değildir” diye konuştu.

İcra mekanizmasının çalışmadığını aktaran Özersay, bu yüzden finans sisteminin tefecilere emanet hale geldiğini kaydetti.

“KOLTUK UĞRUNA KAMU KAYNAKLARI HARCANIYOR”

Özersay, Türkiye Hükümeti ile imzalanan protokole gore, bir yıl içerisinde kamuya işe alınması gereken kişi sayısının 400 civarında olması gerekirken, bu rakamın bin 200’e ulaştığını belirtti.

Özersay, siyasetçilerin kendi siyasi gelecek ve “koltukları” için kamu kaynaklarının pervasızca kullandığını ifade ederek, “ne yapsak mübahtır” mantığının hakim olduğunu dile getirdi.

“İftar yemeklerinde siyasi konuşmaların yapılması günahtır” şeklinde konuşan Kudret Özersay, her şeyin şova dönüştürdüğünü söyledi.

Özersay, yetkililerin “koltuklarında” daha uzun süreli kalmaları için Türkiye’ye bağımlılığın daha da artmasının sağlandığını söyledi.

SİYASİLERİ ÜRKÜTTÜK

Toparlanıyoruz Hareketi’nin hızla destek görmesinden siyasilerin ürktüğünü dile getiren Kudret Özersay, “Bu, sistemden nemalananları rahatsız etti” diye konuştu.

Bazı siyasilerin “Geliyoruz” sloganı kullandığını hatırlatan Özersay “Yıllardır geldiler gördük. Daha kaçıncıyı geliyorlar?” dedi.

“TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER DÜZENE GİREBİLİR”

Toplumsal desteğe sahip olduğu sürece Kıbrıslı Türklerin, dilediği hükümeti temsil edeceğine inandığını kaydeden Özersay, toplumun asgari ortak noktalarda buluşması halinde Türkiye ile ilişkilerin düzene gireceğini savundu.

Özersay, mevcut bağımlılık ilişkisinin, “iki devlet” ilişkisine dönüştürebileceğini ifade ederek, “Kıbrıslı Türkler küçük de olsa bu coğrafyada aktör olabilirler” dedi.

22/08/2012 10:53
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: kudret özersay, toparlanıyoruz, ayşe güler
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.