Sorunumuz Pilli’nin gitmesi değil, içinde bulunduğumuz yıkımdır
20/02/2021
Ali Baturay
Telefon ediyor, mesaj atıyor bana birçok kişi ve “gözün aydın Ali Pilli görevden alındı” diyor. Neden gözüm aydın olacakmış? Birinin görevden alınması beni ne sevindirir ne de üzer… Bu hükümetin ve Sağlık Bakanlığının ne kadar büyük başarısı var ki o başarılar yarım kalacak diye üzüleyim?
Halen sağlık ve ekonomi bakımından ne hale geldiğimizi göremeyecek haldeyseniz ve taraftar gibi davranacaksanız siz bilirsiniz ama Ali Pilli’yi çok eleştirdim diye “görevden alma” nedeniyle bana tepki göstermeyin.
Ben Ali Pilli’yi çok eleştirdim ama onu görevden alan Başbakan Ersan Saner’i daha fazla eleştirdim. Ersan Saner’i eleştirdiğimde kimse bir şey demiyor ama Ali Pilli’yi eleştirdiğimde taraftarları arayıp “yapma” diyor ya da bana kızıyor, küfrediyor.
Konuları veya kişileri “taraftar” gözüyle değerlendirirseniz gerçekleri göremezsiniz. Ali Pilli en başarısız kişi mi kabinede, ya da onu görevden alan Ersan Saner çok mu başarılı bir başbakandır? Hayır ne Ali Pilli en başarısızdır ne de Ersan Saner en başarılıdır ama bir gerçek vardır ki hükümette genel bir başarısızlık vardır.
Benim daha önce söylediğim ve yaptığım eleştiriler açıktı; Ali Pilli, iyi bir insandır, sevimli birisidir, aklından geçeni hiç düşünmeden söylemektedir ve çok çalışmaktadır ama bunlar başarılı bir bakan olduğunu göstermez. Şimdi durup size uzun uzun sıralayacak değilim ama birkaçını hatırlatayım.
Ali Pilli o kadar başarılıydı da Mart 2020’den bugüne neden halen hekim ve hemşire eksikliğiyle, altyapı sorunlarıyla uğraşıyoruz?
Neden “Acil Durum Hastanesi” hizmete girmeden personeli istihdam edilmedi? “Acil Durum Hastanesi” hizmete görmeden önce Covid-19 için 150 civarında olan yatak sayısı neden halen 170 civarındadır? Neden hastane hizmete açıldığı halde neredeyse aynı yatak sayısındayız?
Ali Pilli, Covid-19’la uğraşırken Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’nde ve genel sağlık sisteminde Covid-19 dışı bölümleri, sağlık hizmetlerini ihmal etmiştir. Diğer hastalıklar için ilaç sıkıntısı çekiliyor. Neden acaba?
Daha önceki gün TIP-İŞ açıklama yaptı, Covid-19 dışı sağlık hizmetlerinin ihmal edildiğini ve alarm verdiğini, çok ciddi ameliyatlar da başta olmak üzere onlarca ameliyatın yapılamadığını hatta hastaların tedavi edilemediğini hem personel hem de altyapı açısından bir çöküş olduğunu açıkladı.
TIP-İŞ, Covid-19 için istihdam edilen hekimleri Ali Pilli’nin kendi bölgesi olan Güzelyurt’taki sağlık ocağına partizan duygularla gönderdiğini anlattı, daha önce benzeri şekilde hemşireleri de sağlık ocaklarına gönderdiği söyleniyor.
Ali Pilli, tüm itirazlara rağmen mevsimlik işçi adı altında hemşire istihdam etti, bu kişileri partizanca aldı. Üstelik daha sonra da istihdam gündeme geldiğinde Kamu Hizmeti Komisyonu aracılığıyla istihdam edilmesin de hemşireleri yine kendisi partizanca alsın diye elinden geleni yaptı…
İşin başında epidemiyolojik çalışmaya inanmadı, bunu yapmamak için direndi, eski Cumhurbaşkanı ile gerginlik yaşadı. Başlarda çok fazla test tapılmasına da inanmadı…
Tam 11 ayda ortaya doğru dürüst bir rapor koyamadı, çünkü istatistiğe hiç inanmadı, bunun için de ortaya çaba koymadı.
Aşılama planı yaptı ama sonra bu planı delik deşik etti, hiç uymadı, bir randevu sistemini bile oturtamadı.
Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’ni de kullanarak, Başbakan ve Bakanlar Kurulu ile zıtlaştı. Bakanlar Kurulu karar açıkladığı gün, kendisi de Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin raporunu yayınladı, herkesi şaşkına çevirdi, hükümet içinde kriz yaşandı, döndü raporda revizeyi kabul etti.
Ali Pilli, bir hafta sonra yine üst komitenin kararlarını Bakanlar Kurulu ile paylaşmadan, Bakanlar Kurulu daha toplanmadan basına sızdırdı, yine kriz yaşandı.
Ham Bakanlar Kuruluna katıldı kararlara onay verdi, hem Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi kararlarını onayladı sonra da “ben tek, Başbakan ve bakanlar diğerleri” dedi, arkadaşlarını halka ispiyonladı, kendi iyi diğerleri kötü rollerine girdi…
Ali Pilli, “güç zehirlenmesine” uğradı, “ne yaparsam yapayım halk arkamdadır, bana bir şey olmaz” diye düşündü. Kendini herkesin üzerinde görmeye başladı, görevden alma zeminini kendi hazırladı.
Peki Başbakan Ersan Saner, Pilli’yi görevden alınmadan düzelmesini sağlayamaz, başına buyruk hareket etmesini engelleyemez miydi? Bunu bilemem, keşke bunu başarabilse… Kendisine sormadım, belki de denemiş, başaramamıştır…
Şimdi bu görevden alma tartışılamaz mı? Tabii ki tartışılabilir… Eleştirilemez mi? Tabii ki eleştirilebilir… Mesela Başbakan Saner’e; “İlk krizi yaşadıktan sonra yaptığınız o uzun Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Ali Pilli için ‘Dünyanın en iyi bakanı’ demiştiniz. Şimdi ne oldu da dünyanın en iyi bakanını görevden aldınız?” diye sorabilirsiniz…
Bu işi neden bu kadar oyaladığını, neden defalarca istifa haberleri basına sızdığında “böyle bir şey yok” dediğini sorgulayabilirsiniz.
Böyle bir zamanda böyle görevden almaların, atamaların yarardan çok zarar getireceğini de söyleyebilirsiniz. Başbakanın ve diğer bakanların da başarılı olmadığı tespitlerinde bulunabilirsiniz ama tüm bunlara “taraftar” gibi, takım tutar gibi bakmayın.
Ali Pilli’nin de ne yaptığını ve ne yapamadığını iyi görmeye çalışın. Zaten aldığı karardan Başbakan Saner sorumludur, daha iyi olursa faydasını kendisi görecek daha kötü olursa bedelini ödeyecek.
Biz halk ne mi olacağız? Biz zaten bir süreden beridir okyanusta sürüklenen sandal gibiyiz, kaderimize terk edildik. Hükümet çare üretemiyor, hele de ekonomik yıkıma çare olacak hiçbir açılımı yok, yani Ali Pilli kalsa da gitse de bundan daha iyi olmaz daha kötü oluruz.
Kişi tutup da taraftarı olacağınıza, büyük resme bakın, genel olarak sorunlarımızı çözmeleri için baskı kurun.
Bakıyorum da bütün bir yıldır Ali Pilli’yi eleştiren, yerden yere vuran bazı siyasiler, bazı sivil toplum örgütü temsilcileri bugün görevden alınınca ona arka çıkıyor, Başbakan Saner’i eleştiriyor. Siyaset bu kadar ucuz olmamalı, sırf rakibinin için karışsın ve sözde sana yarasın diye inanmadığın şeyi söyleme. Sırf popülizm olsun ya da eleştiri olsun diye de zorlama eleştiri yapma.
Dedim ya, Başbakanın bu kararı eleştirilebilir, ben de eleştiriyorum. Bence de bu konuyu çok uzattı ve uzattıkça da “Ali Pilli’yi başarısız bulduğu ya da uyumsuz olduğu için değil, Resmiye Canaltay’ı kabineye almak için görevden aldığı” inancı yükseldi kamuoyunda.
Ersan Saner, bu işi bu kadar uzattıktan sonra Ali Pilli’yi görevden almak yerine kabineye uyumlu hale getirse kendisi için de daha iyi olabilirdi. Parti başkanlığına ve dolayısıyla başbakanlığa seçimle değil de atamayla gelen Ersan Saner, aslında genel olarak kabine üzerinde otorite kuramıyor, bu da fark ediliyor.
Başbakan, Ali Pilli’yi görevden alarak, diğerlerine de gözdağı vermek istemiş olabilir. Başbakanın “Ali Pilli yoruldu” gerekçesine bakacak olursak, aslında kabinenin tümünde bir yorgunluk, bir bitkinlik, bir acizlik görüntüsü var.
Ancak Başbakanın görevden aldığı Ali Pilli de hiç hatasız, kusursuz ve sağlığı süper yönetmiş birisi değildir. Gazeteciler, sivil toplum örgütü temsilcileri, bazı siyasiler ve de halkımız hiçbir konuya ve kişiye “taraftar” gözüyle bakmayın.
Hele gazeteci arkadaşlar hiçbir siyasiye kefil olmayın, taraftarı kesilmeyin, doğrusunu ve yanlışını söyleyin ama taraftarı olmayın, hiç şık durmuyor. Taraftarı olursanız, hata yaptığında bir şey diyemez olursunuz, üstelik kefil olduğunuz siyasi yarın sizin sevginiz ve taraftarlığınızın arkasına sığınır partizanlık yapar, hata yapar siz de kalakalırsınız…
Sosyal medya paylaşımlarına bakıyorum da objektif eleştiri yapacak yerde bir yakınını kaybetmiş ya da takımı maç kaybetmiş gibi mesajlar görmek beni üzüyor.
Dediğim gibi kişi ya da parti tutup da taraftarı olacağımıza, magazin yapacağımıza hükümetin genel olarak sorunlarımızı çözmesi için baskı unsuru olmalıyız, onları halkın yararına olacak radikal kararlar almaya yöneltmeliyiz, bu konuda muhalefeti de daha aktif olmaya zorlamalıyız, boş yere magazinsel işlerle uğraşıp duruyoruz.
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız