Soyer müzakerelerin 1 Temmuz'dan sonra da devam etmesini istedi

Meclis Kıbrıs konusunu görüştü

ads ads ads ads
07/06/2012
TAK

ads
Soyer müzakerelerin 1 Temmuz'dan sonra da devam etmesini istedi

Başbakan İrsen Küçük, Meclis Genel Kurulu’nun Kıbrıs konusuyla ilgili genel görüşmede yaptığı konuşmada, eleştirileri yanıtladı.

Başbakan Küçük, güçlü ekonominin herkesin arzusu olduğunu ancak mevcut durumun da çok fazla kötü görülmemesi gerektiğini söyledi. Küçük, çözüm olması halinde ekonominin dünyaya ayak uyduramayacağı görüşüne katılmadığını belirtti.

Rum Başpiskopos’un Rum Yönetimi Lideri Dimtris Hristofyas’ı suçladığı açıklamaları hatırlatan Küçük, uzun yıllardır süren görüşmelerdeki başarısızlığın faturasının her zaman görüşmecilere çıkarıldığını ifade ederek, bir süre önce bir toplantıda görüştüğü iki Rum’dan da benzer bir tutum gözlemlediğini söyledi.

Küçük, Kıbrıs sorununda bazı yeni politikaların geliştirilmesi gerektiğini düşündüğünü ifade ederek, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun da katılımıyla Meclis’te “belki kapalı bir oturumda” sorunun tüm yönleriyle görüşülmesinde yarar olduğunu belirtti.

İrsen Küçük, görüşmelerin devam edip etmemesi konusu üzerinde de durarak, gelinen aşamada Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas’ın aday olmadığı bir ortamda görüşmelerin devam etmesiyle bir yere gidilemeyeceğini belirtti.

Küçük, parti olarak görüşmelerin durmasını benimsemediklerini, liderler arasında olmasa da bir şekilde görüşmelerin devam etmesi gerektiğini anlatarak, liderler düzeyinde olmaması nedeniyle devam edecek görüşmelerin BM kararları doğrultusunda olacağını ancak farklı bir zeminden bahsetmek gerektiğini kaydetti.

Başbakan İrsen Küçük, Cumhurbaşkanlığı’ndaki görüşmeci heyetinden birinin ayrılmasının heyetin tümümün ortadan kalktığı anlamına gelemediğini, gelemeyeceğini anlatarak, çapraz oyun neredeyse Kıbrıs sorununun kalbi olarak getirilmek istenmesini eleştirdi.

Küçük, Kıbrıs sorununun çapraz oy etrafına toparlanması, çapraz oy olmayacaksa sorunun çözümünde ilerleme olmayacak görüşüne katılmadığını vurgulayarak, kendisinin ta başından çapraz oya karşı çıktığını söyledi.

Başbakan Küçük, pasaport konusuna değinerek, Kıbrıs (Rum) Pasaportunun seyahat rahatlığı ve özellikle üniversite eğitiminde sağladığı rahatlık nedeniyle bir çok insanın bu pasaporta sahip olduğunu anlattı.

Küçük, Avrupa Birliği (AB)’den pasaport konusunda beklentisinin, Kuzey Kıbrıs’ı, Güney’e muhtaç etmeyecek bir çözüm bulunması olduğunu anlattı.

SOYER

CTP/BG Gazimağusa milletvekili Ferdi Sabit Soyer ise, Kıbrıs konulu genel görüşmede yaptığı konuşmada, pek çok konuyu konuşur gibi yapıp aslında konuşulmadığını söyledi.

Soyer, genellikle tartışmaların mutlak doğru ve mutlak yanlış çerçevesinde tartışıldığı için tartışılır gibi yapılıp yine hiçbir şeyin tartışılmadığı görüşünü yineleyerek, bugünkü görüşmede de benzer bir sonuç ortaya çıktığını anlattı.

Soyer, Meclis’in Kıbrıs konusunda genel görüşme kararı aldığı bu günlerde bile bu konuyla ilgili olarak herhangi bir hazırlık olmadığını, bu nedenle konunun yine tartışılma yerine tartışır gibi yapılmaya devam ettiğini söyledi.

Soyer, görüşme sürecinde, yürütmeyle ilgili her konuda anlaşıldığını ancak Meclis’te bugün yapılan konuşmalarda ilerleme olmadığını söylediğine işaret ederek, yürütmenin görüşmelerde anlaşılıp anlaşılmadığı konularında resmi bir yazının milletvekillerine verilmesi gerektiğini anlattı.

Kıbrıs sorununun çözülmememsinden kaynaklanan zorlukların ortada olduğunu, Rum egemenlerin çözüm istememesi duruşunu gerekçe göstererek, “ne yapalım çözüm olmaz” denilemeyeceğini anlatan Soyer, bu nedenle çözüm bulunması gerektiğini söyledi.

Soyer, Kıbrıs’ın stratejik konumu nedeniyle uluslararası da bir sorun olduğunu ve tarihte ilk kez BM’nin beş daimi üyesinin Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ortaklaştığını, buna Türkiye ve Yunanistan’ın da eklendiğini ancak, beş daimi üye arasında Irak müdahalesi nedeniyle sağlanan konsensüsün bozulduğunu, bu nedenle referandum sonrası Annan tarafından hazırlanan raporun, BM Genel Kurulu’nda görüşülüp karara bağlanmadığını anlattı.

Ferdi Sabit Soyer, AB’de Lizbon Anlaşmasından sonra ilk kez Birliğin ortak dış politika ve savunma politikasıyla ilgili toplantısının 1 Temmuz’dan sonra Güney Kıbrıs’ta yapılacağını anlatarak, bunun anlamının iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Soyer, AB’nin ortak dış politika ve savunma toplantısının Güney’de yapılmasının önemli olduğunu vurgulayarak, önemli değişiklikler geçirecek böyle bir sürecin dışında kalınmasının kabul edilemez olduğunu anlattı.

Kıbrıs Türk halkının bu süreçte olmamasını doğru bulmadığını ifade ederek toptan retçi bir yaklaşım içinde olunmasını eleştiren Soyer, Dışişleri Bakanlığına “bu konuda ne yaptığı” sorusunu yöneltti.

Soyer, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir realite olduğu; 1963’de işgal edildiğinin de bir realite olduğunu, bu nedenle yapılması gerekenin, bu realiteden hareketle politika üretmek olduğunu söyledi.

Ferdi Sabit Soyer, etnik kimlik ve dini ayrılıklardan kaynaklanan sorunların dünyada önemli trajedilere neden olduğunu anlatarak, Kıbrıs’ta etnik kimliğe dayalı ayrılık istenip istenmeyeceği sorusunu sordu.

Soyer, bir süre önce bir patlama nedeniyle dönemin Rum Milli Muhafız Ordusu’nun başındaki Yunanlı generalin yargılanmak üzere Kıbrıs Mahkemeleri tarafından istenmesine, Yunan Mahkemesi’nin verdiği yanıtı, herkesin dikkatle incelemesini istedi.

Soyer, Yunan Mahkemesi’nin Kıbrıs Mahkemesi’nin Yunanlı generali yargılanmak üzere iadesi talebine “Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş anlaşmasıyla Garanti ve İttifak Anlaşması mucibince Kıbrıs’ta görev yapan hiçbir Türk ve Yunun subayının Kıbrıs Mahkemelerinde yargılanamayacağı” kuralına dayanarak istemi ret ettiğini anlattı.

Garanti ve ittifak anlaşmasının değiştirilmesini en fazla isteyenlerin Yunanistan ve Rum Yönetimi olduğunu hatırlatarak, yine de bu değişene kadar yasal realiteye uyarak böyle bir karar alabildiğini anlatan Soyer, çözümün 1964 realitesini değiştirmek olduğunu söyledi.

Soyer, 1964 statükosunun değiştirilmesinin ise 1974’ün yarattığı statükoyu savunmakla mümkün olmadığını ifade ederek, yapılması gerekenin Kıbrıs Cumhuriyeti realitesinden hareket edilmesi olduğunu kaydetti.

Soyer, Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’ün Kıbrıs sorununda B planı olduğunu söylediğini ancak bunun ne olduğunu bir türlü açıklamamasını eleştirdi.

Soyer, Hristofyas’ın, Kıbrıs sorununa çözüm bulmaya yönelik görüşmeleri 2013’e bırakmayı istediğini ve başarılı olduğunu belirterek, Türk tarafının New York’ta “iç konular tamamen bitmeden dörtlü uluslararası konferans çözülemez” kararına karşı çıkılmaması nedeniyle, bugün, dörtlü uluslararası konferansın çağırılamayacağını ileri sürdü.

Soyer, Kıbrıs Türk tarafının özlü görüşmelerden çekilmemesi gerektiğini anlatarak, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na 1 Temmuz’dan sonra da görüşmelere devam etme çağırısı yaptı.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun her koşulda Cumhuriyet Meclisi’ne gelerek, buradaki tartışmaları izlemesi gerektiğine işaret ederek, en yüce yerin Meclis olduğunu yineledi.

ANGOLEMLİ

TDP Gazimağusa Milletvekili Hüseyin Angolemli, “Maraş’ın çözümden önce sahiplerine verileceğine yönelik anlaşma olduğunu, bu nedenle orada Türk Silahlı Kuvvetleri ile mücahitlerin söz sahibi olamadığını, olamayacağını” söyledi.

Angolemli, “Maraş konusunda yeni açılımlar olduğunu ve çözümün bir parçası değil de öncesinde halledileceğine” işaret ederken, “Cumhurbaşkanı Eroğlu Maraş konusunu değerlendirmeye hazır olduğunu söyledi ancak, Meclis’ten bir karar alınmadı” dedi.

Güney Kıbrıs’ta kurulan Ulusal Konsey’in bir benzerinin KKTC’de de olması gerektiğine işaret eden Angolemli, dünyanın o nedenle KKTC’yi değersiz gördüğünü ileri sürdü.

Angolemli, bu nedenle KKTC’nin Türkiye’nin alt yönetimi olduğunun söylendiğini ifade ederek, söylediği her şeyi BM Güvenlik Konseyi’ne kabul ettirdiği için Rum Yönetimi Lideri Hristofyas’ın başarılı olduğunu ileri sürdü.

Angolemli, Başbakan İrsen Küçük’ün Kıbrıs konusunda kapalı bir oturum yapılarak görüşmelere dair karar üretme düşüncesinin anlamlı olduğunu, Küçük’ün bu konuda geri adım atmamasını istedi.

Hüseyin Angolemli, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun kimden yetki alarak 1 Temmuz’dan sonra görüşme sürecini keseceğini açıklayabildiği sorusunu yönelterek, Meclis’in isterse görüşmeciyi değiştirebileceğini, görüşmecinin görüşmeleri kesme yetkisi olmadığını söyledi.

Angolemli, Türkiye ile AB arasında 1994’de gümrük birliği karşılığında Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nin AB üyeliği sürecinin başlatılması; bunu Türkiye’nin Helsinki’de AB üyeliği onaylanırken Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ne çözüm olmasa da AB’ye üye olma kararının Türkiye tarafından kabul edildiğini hatırlattı.

Hüseyin Angolemli, Genel Kurul salonunda kimsenin olmamasının üzüntü verici olduğunu anlatarak, eskiden Kıbrıs konusu görüşülürken tüm bakan ve milletvekillerinin genel kurulda olduğunu bugün ise böyle bir şeyin söz konusu olmamasını eleştirdi.

Angolemli, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun kendisine görüşme yetkisi verenin Cumhuriyet Meclisi olduğunu bilmesinin gerekliliği üzerinde durarak, Hükümet’in de 1960 haklarından feragat edip etmediği konusunda karar vermesi gerektiğini söyledi.

07/06/2012 21:53
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Kıbrıs konusu, Meclis Kıbrıs konusunu görüştü, Ferdi Sabit Soyer, İrsen Küçük, Hüseyin Angolemli
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.