DOĞRU BİR KURGUYLA; USULSÜZ DAVRANANLA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ KURANI BİRBİRİNDEN AYIRACAK BİR SORUŞTURMA SÜRECİNE İHTİYACIMIZ VAR. AKSİ NE SORUŞTURMA BİTER, NE DE SUÇLULAR CEZA ALIR

ECZACI CAMİASI DA DOKTOR CAMİASI DA; HER ŞEYDEN ÖNCE SOSYAL SİGORTALARDA KURULAN SİSTEMİ DENETLEYENLER, KİMİN USULSÜZ, KİMİN ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ OLDUĞUNU BİLİYOR. SOYGUN BÜYÜKTÜR, GEREĞİ HASSASİYETLE YAPILMALIDIR

Polis Genel Müdürlüğü’nün reçete yolsuzluğu ile ilgili yapmış olduğu soruşturma giderek cadı avına dönüyor. Başlatılan soruşturmanın tek amacı hayali reçete ve hayali ilaç döngüsünü kuran ve resmen organize bir suç işleyen eczacı-doktorlara gereken cezayı vermek.

Devletin kurmuş olduğu çarpık sistemin ayakta kalması için, eczacıların hasta ile doktor arasında köprü olması usulsüzlüktür, ancak hastanın ismi kullanılarak organize suç örgütü kurup iş çeviren ve devleti soyan sistemin adı yolsuzluktur, soygundur.

Sürecin başında yaşananları tam olarak aktaranlardan biriyim. Eczacı ve doktorun bir araya gelerek bir düzenek kurduğu, hayali reçetelerle, vatandaşa ulaşmayan ilaçların parasını Sosyal Sigortalar’dan aldığı bir gerçektir. Esas suç unsuru budur. Hasta yok, ama doktor ve eczacı var…

Polis Genel Müdürlüğü çok hassas bir soruşturma yönetmektedir. Bu aynı zamanda tarihi bir sorumluluktur. Vatandaşa yardım etmek amacıyla düşünülen bir sistemi yolsuzluk aracına çeviren, vatandaşa ulaşmayan ilaçlardan büyük paralar kazanan birileri var.

Bilerek yolsuzluk yapan organize suç örgütü kurmuştur. Bu vardır, gerçektir ve devletin de milyonlarca parası bu soygun düzenine kurban edilmiştir. Vatandaşa yardım için sistemi kullanan usule uygun davranmamıştır. İkisinin de cezası vardır, ama aynı değildir.

Öyle bir noktaya gelindi ki 300 civarında eczacı, 100 civarında doktor oturmuş polisin kendilerini aramasını bekliyor. Bu doğru değildir. Bunu yaşatmaya hakkımız yok. Süreci başından beridir takip eden biri olarak söylüyorum ki, soruşturmanın amacı da bu değildir.

Birileri eczanelerin arkasında düzenek kurmuş. Doktor görmediği, üstelik de ilacı almadığını bildiği halde bir reçete yazıyor. Eczacı da ilacı vermiş gibi işlem yapıp, parasını Sosyal Sigortalar’dan talep ediyor. Sigortalar da son dört yıldır bu çarpık düzeni besliyor.

Sanırım anlatmaya çalıştığım çok net bir şekilde anlaşılmıştır. Bilerek ve isteyerek, haram paranın peşine düşen, bunun için vatandaşı kullanan, devletin bu alan için kurmuş olduğu sistemin boşluğundan faydalanan hiç kimsenin gözünün yaşına dahi bakılmamalıdır.

Bilerek ve isteyerek resmen çeteleşen eczacı ve doktor, yasalarının öngördüğü şekilde en ağır biçimde cezalandırılmalıdır. Çarpık sistem düzelmeye muhtaç. Ama kurunun yanında yaşın da yanmasına hiç kimsenin gönlü razı değildir. Bu kısır döngü hızla girdaba dönüyor.

Diğer yandan polisle savcılık iyi ile kötüyü, usulsüz davrananla organize bir suç örgütü kuranı birbirinden ayırmalı. Bu yapılmadığı sürece hem sağlık sistemi çökecek hem de gerçekten suçlu ile suçsuz birbirinden ayrılamayacak. Buna gönlümüz razı değil.

Süreci takip etmeye devam edeceğiz. Bu soruşturma sürecinde göreceksiniz, bugün suçlu diye sövdükleriniz, hakaret ettikleriniz yarın suçsuz olarak karşımıza çıkabilir. Bu bilinçle hareket etmeli, yargının, polis ve savcının sakin bir kafayla çalışmasına izin vermeliyiz.

Polis ve savcılık da, soruşturmanın ruhuna uygun olarak vatandaşa ulaşmayan ilacın, bilerek ve isteyerek reçetesini düzenleyen, hayali barkodunu bilerek ve isteyerek devlete yollayıp parasını alan eczacının peşine düşmelidir. Aksi büyük haksızlıklar ve hak yeme devreye girecek.

YORUM VE GÖRÜŞLERİNİZİ BEKLİYORUM… SOYGUNLA İLGİLİ SORUŞTURMA İLERLEDİKÇE, YENİ DETAYLAR ORTAYA ÇIKIYOR… ANLATACAĞIZ…