Süreç uzadıkça sinirler de geriliyor, kim haklı kim haksız önemini yitiriyor
12/11/2024
Hüseyin Ekmekci
SÜREÇ UZADIKÇA SİNİRLER DE GERİLİYOR. KİM HAKLI KIM HAKSIZ ÖNEMİNİ YİTİRİYOR. SİYASET BİR ÇIKIŞ YOLU BULMAK ZORUNDADIR. YARGIYI DA ZORLAMADAN, SİYASETE BULAŞTIRMADAN. SORUMLULUK ÖNCE BAŞBAKANDADIR..
İKTİDAR DA ANAMUHALEFET DE BU TIKANIKLIKTAN MEMNUN DEĞİL… NE ERKEN SEÇİME GİDİLİYOR, NE MECLİS ÇALIŞIYOR… HUKUK VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ KIYMETLİDİR… HALKA HİZMET DE EN AZ ONUN KADAR KUTSALDIR
Hepimiz sıkıldık ve yorulduk. Büyük bir belirsizlik içerisinde bulunacak çözümü merakla bekliyoruz. Demokrasi tıkandı, hukuk çare üretemiyor, siyaset tüm çözüm yollarını tüketti. Ne ana muhalefet geri adım atıyor, ne iktidar ileri. Bütçe görüşmeleri nasıl başlayacak, belirsiz
Büyük bir tıkanıklık var, Kafalar ise ciddi derecede karışık. Şunu da görebiliyorum: Bu tıkanıklıktan ne iktidar memnun ne de ana muhalefet. İktidar da adım atmaktan aciz, muhalefet de… Sinirler gerildi, hata üzerine hata yapılıyor
Dün mecliste, hiçbirimizin tasvip etmediği olaylar yaşandı. Fiili şiddete varan detaylar maalesef kim haklı kim haksız tartışmasını da gölgede bırakıyor. Vatandaşın 1000 tane derdi varken, kabız olan siyasi yapıda kimin haklı kimin haksız olduğu da önemini yitiriyor
Cumhuriyetçi Türk Partisi, her fırsatta demokrasi ve hukuk mücadelesi verdiğini söylüyor. Son derece anlaşılır ve yalın bir gerçek. Meclis Divan’ı toplanmadığı sürece bu sorun çözülemez. İktidar kendince bir gerekçe buldu ve bu sorunun çözüldüğünü düşünüyor
Üç çift mühür oy pusulası var. Bir pusulada iki mühür karenin içerisinde. Diğer ikisinde ise dışarıya taşmış. Bu tabloda “kare içerisindeki çift mühür geçerli” diyor iktidar. Böylelikle 24 oy geçerli ve evet, 23 oy hayır, iki oy ise geçersiz. İddia, seçim beşinci turda kazanılmış…
Üstüne üstlük şerh düşülmesine rağmen meclis tutanağı muhalefet milletvekilleri tarafından imzalanmış. İktidar, konu yüksek mahkemeye gitse dahi, 24 kabul üzerinden yargının bir karar verecegine inanıyor. Ama bu varsayım sorunumuzu çözmüyor
Dün meclis, Ziya Öztürkler başkanlığında toplanma girişimi yaptı. CTP ise beklendiği şekilde kürsü eylemiyle bir direniş ortaya koydu. Bu tabloda meclisin toplanması imkansızdı. Yani, Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin kürsüde yaptığı engelleme CTP açısından amacına ulaşmıştı
Cumhuriyetçi Türk Partisi milletvekili Doğuş Derya, kürsüde buruşturup fırlatılan bir kağıt parçası ile hem fiili hem de psikolojik bir saldırıya maruz kalmıştı. Yeniden Doğuş Partisi eski milletvekili Bertan Zaroğlu’nun bu girişimini o gün en ağır şekilde eleştirenlerden biriyim
Arşivlere girip baktım, Doğuş Derya o günkü saldırıyı, en hafif tabirle “hadsizlik” olarak nitelemişti. Gelin görün ki dün Doğuş Derya, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi, Ziya Öztürkler’e yapmaktan çekinmedi. Net bir şekilde söylüyorum, bana göre yanlış yaptı
Doğuş Derya ceketini çıkardı, kürsüye yaklaştı ve bulduğu su şişesini önce içini boşaltarak sonra kürsüye atarak Ziya Öztürkler’e fiili bir saldırıda bulundu. Bu saldırı CTP’nin kürsü direnişinin planlı bir parçası değildi. Tamamen Doğuş Derya’nın bireysel ve öfkesine yenildiği bir tablo izledik
Dürüstlüğü, dik duruşu, temizliği en ufak bir tartışma konusu olmayan Doğuş Derya, öfkesini kontrol edemeyerek kendine yakışmayanı yaptı. Bir anda konu dağıldı, CTP’nin meclis toplanmasına yönelik önerisi de bu fiili girişimin gölgesinde kaldı. Üstüne bir de UBP’lileri kenetledi
Dün Doğuş Derya’ya yapılanlara en şiddetli tepkiyi gösterenler, bugün dün meciste yaşananları savunmak için sıraya girdiler, “az bile” diyenler de var… O zaman adaletin kantarını nasıl doğruda tutacağız. O yanlışsa, bu da yanlış. Odaklanmamız gereken kavga bu değil. Demokrasi ve hukuk. Hepimizin…
Ziya Öztürkler’in karşılık vermemesini ve soğukkanlı bir şekilde geri adım atarak koltuğun arkasına geçmesini ayrıca takdir ettiğimi belirtmek isterim. Tıpkı Bertan Zaroğlu’na karşılık vermeyen ve başı dik bir şekilde kürsüden uzaklaşan Doğuş Derya’yı takdir ettiğim gibi…
Yazının başında da dile getirdim. Süreç uzadıkça sinirler bozuluyor, ortam geriliyor, tıpkı vatandaşın sabrı gibi, vekillerin de sabrı tükeniyor. Bu tür şiddet içeren bireysel girişimler, haklıyı haksız, haksızı da haklı yapan bir noktaya evriliyor. Nitekim akşamki gelişmeler de bu yüzden…
Vatandaş açısından da durumun geldiği nokta nettir. Mecliste uzlaşı istiyor, hukuksuzluğun ortadan kalkmasini istiyor, meclisin bir an önce bütçe çalışmalarına odaklanmasını ve toplumun sorunlarını çözecek yasaların tamamlamasını istiyor. Birinci sorumluluk Ünal Üstel‘de, ikinci sorumluluk Tufan Erhürman‘dadır. Çözün…
- Adalet olası kastla gelecek
- İsias denen garabet ortaya çıkarken herkes oradaydı
- Her gün yüzlerce insan ölümle burun buruna geliyor
- Kendi arasındaki uyumsuzluğu ve sevgisizliği ülke geneline yayan üçlü bir koalisyon
- Aynı araç, tasdik memuru marifeti ile 5 kez satılabiliyor…
- Ortada ihbar var, para yok
- Başbakanlık şeffaf bir şekilde bu harcamaların hesabını vermek zorundadır
- Devlet bir mekanizma olarak müdahale etmekten aciz
- Vatandaşın alım gücü giderek dibe vuruyor
- Başbakan isterse, hemen düzelir… İsterse…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız