Sürekli itilen kakılan, imkanları kısıtlanan bir halka dönüştük

YAYIN TARİHİ:
ads ads ads
11/03/2025


Hüseyin Ekmekci Hüseyin Ekmekci


CEZAEVİ TIKA BASA DOLU… POLİS KARAKOL HÜCRELERİ TIKA BASA DOLU… OKULLARDAN ÖĞRENCİ TAŞIYOR; HASTANELERDE YATAK, YOĞUN BAKIM YATAĞI KALMADI… HADİ HATA YAPMADAN HEPSİYLE BAŞET… MAKİNE OLSA AĞILIR TAŞ OLSA ÇATLAR… AMA GİDENE DE YAZIK… SORUMLULUK YÖNETENDE… SÜSLÜ LAFLARLA ŞATAFAT DEVAM EDİYOR… HALK ÖLÜYOR…

İNSAN HAKLARI, EVRENSEL HUKUK İLKELERİ DİYE DİYE SÜREKLİ İTİLEN KAKILAN, İMKANLARI KISITLANAN BİR HALKA DÖNÜŞTÜK… HER TÜRLÜ HAKARETE VE HAKSIZLIĞA BOYUN EĞMEK ZORUNDA BIRAKILIYORUZ

Polis karakolları, suç işlediği iddia edilenlerin adalet önüne çıkarılana kadar korunduğu yerlerdir. Devlete “emanettir…” Usulü vardır, karakol hücrelerindeki tutukluların hangi prosedürle orada tutulacağı bellidir…

Ancak bir tutuklunun karakolda hayatını kaybetmiş olması, bu korumanın ne kadar zayıf olduğunu gözler önüne seriyor. Karakolda yaşamını yitiren herkes, devletin koruması altındadır. Eğer biri orada can veriyorsa, bu bir ihmaldir. Sorumluları da vardır…

Son olarak Boğaz Polis Karakolu’nda Türkmenistan uyruklu Eziz Sapartagaganov’un hücrede ölü bulunduğu açıklandı. 2018 yılında da Ahmet Sarıkılıç’ın hücresinde kendi canına kıydığı iddia edilmişti. Şimdi soruyoruz: Polis gözetimindeki bu insanlar gerçekten intihar mı etti, yoksa ihmalin kurbanı mı oldu?

Polisin açıklamalarına bakılırsa her şey prosedüre uygun. Ama bir insan gözaltına alındığında, onun can güvenliğinden kim sorumlu? Polis, gözaltındaki bir kişinin kendini öldürmesine nasıl izin veriyor? Hücreler neden hâlâ intihara açık bir şekilde düzenleniyor?

Maalesef, dünkü programda Eziz Sapartagaganov’un neden ülkeden ihraç edilmediğini konuşmuştuk. Yargı karşısında cezası belli olan suçlarda, hapisten çıkanların yeniden toplumun içine salınmasını anlamam. Daha önce de aynı suçu işlemişti Eziz Sapartagaganov

Hapisten çıkar çıkmaz yine şiddet uyguladığı eşinin yanına gitti. Aynı suçu yeniden işledi. Aklım almıyor… Sal ülkesine, gitsin… “Aileler bölünecek ama…” Bölünsün. Bölünmediğinde daha mı iyi oluyor… Zaten aile değil… Kadının sürekli şiddet gördüğü bir ortam…

Bu sadece bir olay değil, sistematik bir sorun. Polis gözetiminde ölen herkesin hesabı verilmeli. Çünkü orada bulunanlar, suçlu olup olmadıklarına bakılmaksızın, devletin sorumluluğunda. Eğer bir kişi hücrede ölü bulunuyorsa, bu, “devletin koruyamadığı” anlamına gelir

Herkesin sorması gereken soru şudur: Hücrelerde neden hâlâ intihara elverişli battaniyeler, kıyafetler, demir parmaklıklar var? Polis neden her ihtimali göz önünde bulundurmuyor? Yoksa birileri, “ölsün gitsin” sorun değil mi?

Ama şu açıdan da bakmamız gerekiyor… Cezaevi doldu, polis karakolları doldu… Hangi biriyle, nasıl mücadele edecek karakol ekipleri? Ne sokakta olay bitiyor, ne karakol hücreleri boş kalıyor… Bunca yoğunluk içerisinde ihmal, hata olmaması da mucize…

Geçiştirilecek, “soruşturma sürüyor” denilerek unutulacak olaylar değil bunlar. Bu olayların üzeri kapatıldıkça, daha fazla insan hücrelerde can vermeye devam edecek. Devlet, gözaltındaki herkesin can güvenliğinden sorumludur. Ama görünen o ki, bu sorumluluk sadece kâğıt üzerinde.

Yaşanan bu olayın bize öğretecekleri de vardır elbette… Yurt dışına ihraç da bunlardan biridir… Basit şiddet, küçük hırsızlık olayları, düşük miktarda uyuşturucu içimi ve satışı, düzenli trafik suçları gibi olaylarda, polis mahkemeye bile gerek duymadan ihraç edebilmeli…

Baş edemeyiz… Baş edemiyoruz da… İnsan hakları, evrensel hukuk ilkeleri diye diye sürekli itilen kakılan, imkanları kısıtlanan bir halka dönüştük… Her türlü hakarete ve haksızlığa boyun eğmek zorunda bırakılıyoruz… Gerçekten, bu olay bir ders olmalı… Hızlıca deport sistemi gelmeli…

DİĞER YAZILARI
YAYIN TARİHİ:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad ad
TAGS: hüseyin ekmekçi
MANŞETLER

HK Hüseyin Ekmekci

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.