Tarlaya atılan “libazmada” küreği olanlar
27/07/2022
Cenk Uzunoğlu
Bu hükümetin oluşmasındaki sebebi yalnızca sahaya yansıyan dış müdahalenin sonucu olarak görmek eksik olur.
Bizi biz yapan “maksıl unsurların” da müdahaleye gerek kalmaksızın büyük bir dahili vardır çıkan sonuçta.
Maddi çıkar beklentisi içinde olmadan bu hükümetin oluşmasına oy veren “milli duruşu” olan bir kesim de var.
Devlete ve kendi kaderini tayin etme hakkına eşit derecede önem veren, devlete işi düştüğünde sıra numarası alıp sıraya girenlerin de katkısı var bu hükümetin oluşmasında. Kıbrıs Türkü olmanın öğelerini ve hassasiyetini taşıyan bir kesim bu. Giderek azınlığa düşüyorlar ama yine de “manevi mirasa” sahip çıkmak adına terk etmiyorlar siyasi tercihlerini.
Oluşmasına katkı koydukları hükümetin ve partinin sebep olduğu rezillikler karşısında bu kesimin kafaları belli bir süredir karışık. İçinde Atatürk’ü barındıran milliyetçik duyguları ile harmanlanmış özünde Kıbrıslı Türk bir çizgileri var. Son dönemlerde yaptığı tercihlerle ne yaptığını ne istediğini neyi tasdik ettiğini ya da ret ettiğini bilmeden oy veren bir kesim haline dönüştüler. Yaptıkları tercihler ile sonrasında söylendikleri tutarlı değil.
Diğer taraftan ama sandık önlerine geldiğinde eski alışkanlıkla oy verin gitsin. Bir şey olmaz. Fazla da patırtı yapmaya değmez diyen bir davranış sergiler durumdalar.
Tansiyon yükseldiğinde bunu problem çözmeye zemin olarak görmeyip, “şişti kafamız” demeye meyil ediyorlar.
Cehalet ya da aptallık diye yorumlamamak lazım bunu. Bunlar bu toplumun okumuş ve aydın kesimi.
Düşünülenin aksine bu kesimin büyük bir kısmını hakkıyla elde ettiği işini, düzenini bozmak istemeyenler oluşturuyor. Aynı tercihleri yapan çıkar peşinde koşan kesimden ayrıştıkları nokta burası. Ama mühür aynı yere gidiyor. Bizim bir çıkar beklentimiz yok ama “fasarya çıkmasın başımıza” diyen ürkeklerin ruh halini temsil ediyorlar.
Elimizdekini de kaybetmeyelim endişesi ile ezber bozmanın fark yaratacak şekilde mesaj vermenin ötesine geçemiyorlar. Sandık günü de ben değil gereğini komşum yapsın psikolojisine bürünüyorlar. Bunu anlamak ve sığındıklarını sandıkları o güvenli limandan çıkarmak lazım.
Babadan, dededen gelen manevi mirasa sahip çıkmak önemli bir aidiyet ve maneviyat kaynağı bu kesim için.
Bile bile oy verip sonra da söyleniyorlar şimdi.
Elektrik bir kesik bir var. Maaşlar eksik mi tam mı, gününde yatacak mı derdi hep kafalarda.
Endişe edip korktukları bir yerde başlarına geldi geliyor.
Yolsuzluk ve kayıtsızlık ortalığı aldı götürdü.
Külliye olur mu diye hayıflanıyorlar şimdi.
Verdiğin oy ile meşrulaştırdın o külliyeyi deyince de yutkunuyorlar.
Anadolu’da ve adada bu kadar kaynak ihtiyacı olmasına rağmen, “yapacaksa yapsın” diyorlardı daha dün.
Daha dur bakalım külliyenin mimari planları ve görselleri çıktığında daha neleri öğreneceğiz de haberimiz yok.
Unutuldu ama çok değil 6 ay önce serin bir pazar günü sandığa gidilmişti.
Sandığa niye gittiğini bilmeden başarıldı! tüm bunlar.
Sen babanın ve dedenin temelinde harcı olan bu partiyi hizaya getirmeden de bu gidişat düzelmez.
Öncesi de var ama o pazar günü ekilenin hasadı bu.
Tarlaya atılan “libazmada” senin de küreğin ve alın terin var.
Hadi bize çaktırmadan onurlu çıkış kapısını hem bul hem de buldur.
Olduğun yerde azınlığa düştün ama toplumda çoğunluk olmamıza bir kürek de sen salla!
- Denetim ve kontrol yarattığı algı kadar güçlüdür!
- Varlığımız var ağırlığımız yok siyaseti!
- İlk adım atılsa…
- İç siyasetteki “egemenler” onurlu çıkış kapısını bulabilir mi?
- Ara çözüm denense nelere yol açar?
- Başarının resmini hangi olguların oluşturacağı bellidir ama…
- Kıbrıs üzerinden ''milliyetçilik'' daha ne kadar sürdürülebilir?
- İngilizce veciz bir kelimenin düşündürdükleri
- Gönülden geçeni değil rasyonel olanı konuşabilmek
- Konjonktür neyi işaret ediyor?
- TÜM YAZILARI için tıklayınız