Tek Bir Canımız Haksızca Ölse; Ülkece Tek Yürek Olurduk
24/10/2024
Hüseyin Ekmekci
“ELLİ BİN KİŞİ ÖLDÜ SİZ YETMİŞ İKİ KİŞİNİN HESABININ PEŞİNE DÜŞTÜNÜZ” DEDİ… EVLADINI KUMLARIN ARASINDAN ELİYLE ÇIKARAN ANNE BABALARA… ÖFKEYLE SÖYLEDİ, BİLEREK VE İNANARAK… HADSİZ…
DEĞİL 72, DEĞİL 35; TEK BİR CANIMIZ HAKSIZCA ÖLSE; ÜLKECE TEK YÜREK OLURDUK… HAKKINI ARAYAMAYAN 100 BİN ÖLÜ ADIYAMANLI İÇİN DE BU DAVA… ZİRA 100 BIN KİŞİ ÖLDÜ, TEK TUTUKLU İSİAS KATİLLERİ; GERİSİ SOKAKTA…
Üç gün boyunca Adıyaman’da, ailelerimizle birlikte kaybettiğimiz çocuklarımız ve öğretmen-anne babaların hakkını aramak için mahkeme koridorlarındadık. Sadece Adıyaman ilinin değil, deprem bölgesindeki en büyük ve sembol davalardan biri, bizim davamız. İSİAS hepimizin ortak davası
Ailelerimizle bir kez daha gurur duydum. Büyük bir sabır, büyük bir metanet, ve kelimelerle tanımlayamayacağım bir dik duruşla mahkeme sürecini takip ediyorlar. Üstelik sadece takip etmiyorlar süreci yönlendirip, adil bir karar çıkması için büyük bir çaba ortaya koyuyorlar
Gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum. Savunma avukatları, kumdan bir otel yapan ve kumdan bir otel yapılmasına müsaade edenleri ölümüne savunuyorlar. Soğukkanlı katillerin, soğukkanlı avukatlarını izledik. Tereddütsüz bir şekilde savunma yapıyorlar
Avukatlar defa defa, “bu bizim işimiz” vurgusu yapsa da öyle bir an vardı ki, aynı zamanda hem insanlıklarını hem vicdanlarını kaybettiklerine şahit olduk. Hâkimin oturumu ara verdiği bir anda, acılı ailelerle ve KKTC heyeti ile laf dalaşına girdiler…
“ Adıyaman’da 50 bin kişi öldü, siz 72 kişinin peşine düştünüz…” dedi avukatlardan bir tanesi. Ben kendimi tutamadım, mahkeme salonunda, “ağzından cikani kulağın duyuyor mu, şerefsiz” dedim, sesim herkesin sesine karıştı. O an, anne babalar kendini nasıl tuttu, hayal bile edemezsiniz…
İçişleri Bakanı Dursun Oğuz üç kişi tarafından zor tutuldu. Ön sırada oturan Oğuz, avukatın üzerine yürüdü, tuttular. Dursun Bey’in , “Sende hiç vicdan yok mu, Allah’tan da mı korkmuyorsun. Allah seni kahretsin” sözleri olayı özetledi
Avukat bu cümleleri savunma yaparken söylemedi. Bildiğiniz, salon karışmışken ailelerin yüzüne baka baka söyledi. Vicdansız, insafsız… İçinden geçeni söyledi. Ne düşünüyorsa onu… Çok rahat bir şekilde, ağzı dolu dolu, öfkeli bir ses tonuyla…
Değerli dostlar Adıyaman’da, Adıyamanlılar iddiasıyla söylüyorum, en az 100 bin kişi hayatını kaybetti. Kent boşaldı. Esnaf, müşterilerinin yarısından fazlasını kaybettiğini anlatıyor. Biliyor musunuz, devam eden tek bir dava yok, hakkını arayan tek bir Adıyamanlı yok…
Daha da ileriye gidelim, kentte bir çok “insan” bu davanın devam etmesinden rahatsız. Adıyaman isminin bu davayla anılmasından rahatsız… Bunu dile getirenler var, üstü kapalı anlatmaya çalışanlar var. Ciddi ciddi, hakkını aramayıp, 100 bin insanını kaybeden bir kent…
Öğrencilerimiz, öğretmenleri, anne babaları ile birlikte rehber gençlere mezar olan bir otelden bahsediyoruz. Kumdan bir kale. Sahte imzalarla izin vermişler, en kötü malzemeyi kullanmışlar, ek kat çıkmışlar, üzerini kaplamışlar… En küçük bir depreme dahi dayanıksız bir bina yaratıp otel diye pazarlamışlar
Ve biz mücadele etmeyecegiz öyle mi? Değil 72, tek bir canımız dahi olsa uğurunda mücadele etmeye değer. Kenetlenerek 3 Aralık‘ta daha güçlü bir şekilde Adıyaman’da olacağız. Sesi kısılan, kaderci olmaları öğretilen Adıyamanlılar adına da, mahkemede adalet diye haykıracağız
Bu birlikte mücadeleyi oyun sananlara, hukuki terimlere, kaba- saba adamlıklarını ekleyenlere söyleyecek çok sözümüz var. Ama önce, hukuk… Önce adalet. Ve adalet, olası kast ile gelecek. Bilerek kumdan kale yapanlar, bedelini ödeyecekler. Önce bu cihanda…
Ve biz. Bir gün bile ailelerimizi yalnız bırakmayacağız. Siyasetin kenetlendiği tek alan, ortak söz söylediği tek dava… Eğer bu hesabı sormazsak, kuş uçmaz kervan geçmez Adıyaman’a 100 bin insanın ardından bizi de gömsünler, su dökenimiz olmasın…
- Adalet olası kastla gelecek
- İsias denen garabet ortaya çıkarken herkes oradaydı
- Her gün yüzlerce insan ölümle burun buruna geliyor
- Kendi arasındaki uyumsuzluğu ve sevgisizliği ülke geneline yayan üçlü bir koalisyon
- Aynı araç, tasdik memuru marifeti ile 5 kez satılabiliyor…
- Ortada ihbar var, para yok
- Başbakanlık şeffaf bir şekilde bu harcamaların hesabını vermek zorundadır
- Devlet bir mekanizma olarak müdahale etmekten aciz
- Vatandaşın alım gücü giderek dibe vuruyor
- Başbakan isterse, hemen düzelir… İsterse…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız