Tünelin ucunda ışık var ama görebilene
07/09/2018
Birikim Özgür
Başbakan Erhürman Ankara ziyareti sonrasında gözlemlerini paylaştı:
“Tünelin ucunda ışık henüz görünmedi” dedi.
Para krizinin nereye varacağını henüz Ankara’nın da net göremediğinin işaretini verdi.
Ülkemizdeki değişememe sorunu penceresinden baktığımızda ise tünelin ucunda bana göre ışık vardır.
Şöyle ki;
Bugüne kadar alım gücümüzü düşüren ana etken kamu sistemimizdi.
Bu durumu ortadan kaldırmak için yapılması gerekenler vardı.
Mali disiplinin ekonomimiz için önemli bir gösterge olduğunu;
Ama bunun güçlü bir ekonomi için sadece tamamlayıcı bir unsur olabileceğini;
Güçlü ekonomiye ulaşmak için yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunu;
Aksi durumda olası bir ekonomik kriz veya durgunluk döneminde mali disiplinin de bozulacağını;
Geçmişte çok anlatmaya çalıştık.
Deniz ayna gibi parlıyordu.
Gemiciler bunun fırtına alameti olduğunu iyi bilirler.
Değişim siyaseti bu alamet üzerine inşa edilmişti.
Anlatamadık.
Belki soyut kaldı.
Ve gün gele fırtına koptu.
Şimdi çok daha somut koşullarda değişimi konuşabiliriz.
Gemimizin gövdesi kamu maliyesi…
Gövdeyi koruyabilmek için yapısal reformlar artık zorunluluğa dönüştü.
Bunun iki sebebi var:
1) Halk hem kur krizi nedeniyle hem de kamunun yarattığı pahalılık nedeniyle katmerli fakirleşti. Fakirlikle mücadele kapsamında piyasamızda Türk Lirası kullanımını yaygınlaştırmak ve kamusal hizmetlerin maliyetini düşürmek siyasetin temel ödevine dönüştü.
2) Henüz hesaplayamadığımız ve sadece 2018 yılında değil önümüzdeki yıllarda da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak olan nur topu gibi bir bütçe açığı sorunu ile karşı karşıyayız. Bunun bir biçimde dışarıdan desteklenmesi gerekiyor.
2013 sonrasında yapısal reformlarla desteklenmeyen mali disiplin uygulamaları nedeniyle bütçe açığımız göz ardı edilebilir noktalara gelmişti.
Bu durum değişime değil statükoya yaradı.
Statükocular ensemizde boza pişirmeye başladı.
“Nasıl olsa bütçe açığı yok” denilerek tekrardan ilave mükellefiyetler yaratılmaya başlandı.
Siyaset pratikte yeniden “kim kimi kamu kaynaklarından daha fazla yararlandırabilir” dengesine oturdu.
Bütçe açığına desteği göz ardı edilebilir düzeylere düşen Türkiye’nin reformlara ilişkin manivela etkisi tamamen ortadan kalktı.
Türkiye reformları ödüllendirme siyasetini öne çıkarsa da yurdum siyasetçisinde “biz böyle iyiyiz” yaklaşımı ağır bastı.
Şimdi tünelin ucunda ışık var.
Çünkü reformlarla sistemimizi güçlendirmeye odaklanmazsak bütçe açığına desteğe erişemeyebiliriz!
Bütçe açığına desteğe erişemeyince hükümetlerin düşmesi kaçınılmaz olacağından ister istemez reformlar siyasetin odağına yerleşecek.
Bu senaryoya göre iyi hükümetler döneminde;
1) Kamu mükellefiyetlerini yerine getirebilecek ve buna bağlı olarak kamu çalışanları felaketi katmerli yaşamayacak;
2) Reformlar ana gündeme dönüşeceğinden halkın bütünü fakirlikle mücadelede önemli kazanımlar elde edebilecek.
Elbette bu işler “hade” deyince olamayacak.
Yıllardır yapıldığı gibi birileri yine küçük hesaplarla reformlara ilişkin bildik korku politikalarını topluma servis edecek.
Türkiye’ye gözdağı verilerek reform koşulu olmaksızın bütçe açığımızı desteklemesi talep edilecek.
Elbette Türkiye de kendi çıkarlarına göre bir yaklaşım geliştirecek.
Türkiye’nin “KKTC kendi ayakları üzerinde durmalıdır” siyaseti sınanacak!
Mali yardım bağımlılığı sorunumuzu aşmamıza yardımcı olacak veya bağımlılığımızı artıracak şekilde bütçe açığımızı kapatacak.
Bir bağımlıyı istediğini tedarik ederek de bağımlılıktan kurtulması için tedavisine katkı sağlayarak da mutlu edebilirsiniz.
Türkiye bizi mutlu etmek için bize uyuşturucu mu tedarik edecek yoksa tedavimize katkı mı sağlayacak?
Umarım ikincisi olur ve bu kez şeytanın bacağını kırıp çağa uygun bir kamu yapılanması için yapmamız gerekenlere odaklanırız.
Bu konuda aslında Türkiye’den önce irade bizdedir.
Yardım talebinde bulunan taraf olarak ne istediğimiz çok önemli…
Uyuşturucu mu bağımlılık tedavisine katkı mı talep edeceğimize biz karar vereceğiz.
Zira bugün uyuşturucu isteyip yarın bağımlılıktan dert yanarak “bağımsızlık” diye feryat figan edeceksek bunun hiçbir kıymetiharbiyesi olmayacak.
Tünelin ucunda ışık var ama görebilene…
- Birikim Özgür yazdı: Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’dan beklentimiz ne?
- Atık su konusunda hükümet köpeksiz köyde değneksiz geziyor
- Mali Disiplinden Uzaklaşmanın Ağır Bedelini Yaşıyoruz
- Türkiye faturayı ödeyecek ve yolumuza devam edeceğiz
- Piknik Hükümeti Kuran Değil Güvenilir Çözüm Ortağı Olan Türkiye İstiyoruz
- Mali tablo hiç iç açıcı değil
- Bu seçimin bedeli ağır oluyor
- Covid-19 ile mücadelede geçer akçe geleceği inşa etme kapasitesidir
- EKONOMİDE CAHİLİYE DEVRİ
- Yeni söz mümkündür
- TÜM YAZILARI için tıklayınız