Türkiye'nin sorunu, Kıbrıs Sorununun önünde

ads ads ads ads
21/02/2017

ads

Halil Paşa Halil Paşa


Facebook’da takip edenlerin ve benim de takip ettiklerimin coğrafyasına bir göz atayım dedim. Gezi, siyasi ve aktüel yazılanlar fark etmez; aşağı yukarı şöyle bir istatistik çıktı karşıma:



Yazdıklarımın %18’si yurt dışındaki arkadaşlarım okuyor. Bunun da büyük çoğunluğu üniversite yıllarından. Türkiye dışındaki ülkelerde takipçim % 3’ü geçmiyor.



Ben de yurt dışını %25 civarında takip ediyorum. En çok da Türkiyeli arkadaşlarımın yazdıklarına, biraz da Avrupa ve diğer uzak ülkelere savrulmuş eş dost ve arkadaşlarıma takılıyorum.



Demek istediğim şu ki; gündelik yaşamda ilgi alanımız da henüz Kıbrıslılıktan, adaya sıkışmışlıktan pek kurtulmuş değil.



Bu arada yaşadığım coğrafyanın sorunlarının anası varsayılan, ileride ortak bir devlet örgütlenmesinin, adaya kalıcı barışı ve refahı getireceği üzerinden, çözümü için yarım yüzyıldır uğraş verilen bir Kıbrıs Sorunu var. Benim ve siyasi arkadaş çevremin de üzerinde çok yazıp çizdiği, uğrunda yapılan gösterilerde her türlü görevi üstlendiğimiz, çok zamanımızı harcadığımız Kıbrıs Sorununun tüm ağırlığıyla bir köşede durmaya devam ediyor olduğu gerçeği var…



Ne yazık ki; yazışıp haberleştiğim Kıbrıslıelen arkadaşlarım bir elimin parmaklarından çok değil!.



Elbette “dil” önemli bir faktör.



Ancak kuşağımın, yalnızca anne ve babalarının ve de çocukluk anılarını geçmeyen ve 1974-2003 aralığındaki kopukluktan mütevellit, “sıfır iletişim ve düşmanlık”la malul ve şimdi artık hayal-meyal bu geçmişin üzerine bina edecekleri bir konuşmanın-yazışmanın da zorluğu ortada…



Kendi üzerimden, şu sonuçları üretmem mümkün müdür diye düşünüyorum…



Kıbrıs’ın kuzey coğrafyasındaki “vatandaşların” (Kıbrıs Sorununda çözüm isteyen istemeyen) büyük çoğunluğu;



1.En çok kendi kendimiz ve sorunlarımızla, kendi coğrafyamızda yaşayan kişilerle iletişim kuruyoruz.



Bu elbette doğal bir durum. Çünkü insan en çok yaşadığı çevrenin gündelik yaşamında kaybolur.



2.Ada dışında en çok Türkiye ile ilgileniyor ve Türkiyeli arkadaşlarımızla iletişim kuruyoruz. Bu da 1974 sonrasında Kıbrıs Sorunun getirdiği koşullarda giderek yoğunlaşan bir durum.



3.Kıbrıslıtürkler (Kıbrıslırumlar da farklı değil) ileride birlikte ortaklık devleti kurmayı planladıkları ve yarım yüzyıldır bu uğurda görüşmelerin sürdüğü gerçeğe rağmen, 2003 yılından bu yana 14 yıldır barikatlar açılmış olsa da, kafalardaki barikatı yıkmış, iletişim kurmuş değiller.



4.Kıbrıslırumlar da bizimle paya sahip olmak üzere zaten Kıbrıs Sorununu çözmek için de Annan Planı Referandumu dönemindeki “çözüm ve barış heyecanı” da çoktan yitip gittiğine ve yakın gelecekte dirileceğine dair sinyal vermediğine göre...



5.Verili koşullarda, denizlerin her gün daha çok b.k’a bulandığı, beş yıldızlı kumarhanelerin insani alışkanlıkları daha çok kirlettiği, yasalara rağmen kaça katların korkusuzca yükseldiği, ölümlü trafik kazalarına rağmen trafik suçlarının da daha görünür şekilde arttığı, çetelerin ve kulaklı kurt işaretleriyle gösteri yapanların her gün daha bir korkusuzca dolaştığı, bütün bunların arasında Başbakanımızın ne kadar yakışıklı, bakanlarının da yalnızca “bakan” olarak kanıksandığı…



Aslında kendimizi yönetmediğimize, Kıbrıs Sorununu da çözemeyecek yetkilerle donanmış olarak görüştüğümüze dair inancımızın da giderek pekiştiği bir ortamda…



Uzun lafın kısası sanal ortam da dahil; “Türkiye’nin ‘hayır’ıyla ilgilenmenin, kktc’nin gündelik sorunlarıyla ilgilenmekten çok daha hayırlı olduğunu düşünüyorum…



Paylaşayım dedim…  

21/02/2017 08:54
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: halil paşa
MANŞETLER

HK Halil Paşa

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.