UBP’de iki başlılık varmış, Başbakan başka tarafa, parti başkanı başka tarafa çekiyormuş…

  Bu iki başlılık parti içinde sıkıntı yaratıyormuş…

  Birçok konuda Başbakan ile parti başkanı ters düşüyormuş…

  Şimdilerde belediye başkan adaylarını kimin belirleyeceği, kimin karar verici konumda olacağı soruna dönüşmüş…

   Başbakan olup da söz sahibi olmamak olur muymuş?

   E parti başkanı olup da söz sahibi olmamak hiç olmazmış…

   Buna bir çare bulunmalıymış…

   Peki, çare neymiş? Çare kurultaymış…

   Kim demiş çarenin kurultay olduğunu, tabii Başbakan öyle diyormuş…

   Cumhurbaşkanı da ona destek veriyormuş…

   Cumhurbaşkanlığı sarayı da UBP toplantı salonu ya, ilçe başkanlarıyla orada toplanılmış.

   Başbakan ilçe başkanlarını ikna edemediği için Cumhurbaşkanından yardım istemiş…

   İki başlılığı ortadan kaldırmak için kurultay önerilmiş…

   Kurultay yapılsın ama yarışlı bir kurultay olmasın, tek adaylı olsun, o tek aday da Başbakan Ünal Üstel olsun…

   Ne güzel ama ha? Ne demokratik bir çözüm önerisi…

   Toplanmışlar cumhurbaşkanlığında konuşmuşlar ama ilçe başkanlarını ikna edememişler.

    Şimdilik ikna edemediler ama bu ısrar sürecek gibi görünüyor.

    Yine vizyona “Türkiye Faiz Sucuoğlu’nu istemiyor” filmini de sürdüler.

    Faiz Bey’in sağda solda “AKP, 2023 seçimlerinde kaybedecek/ 2023’te iktidar değişecek, onu bekliyorum” dediğini iddia ediyor ve bunu yaydıkça yayıyor bazı çevreler.

    Faiz Bey de her fırsatta “böyle bir şey söylemedim, benim onlarla ilişkilerim iyidir” diyerek kendini parçalıyor.

    Kıbrıs gazetesinin dünkü manşetinde “Katiyen söylemedim” diye yer aldı Sayın Sucuoğlu…

    Sürekli olarak bunu söylemek zorunda kalması, kendini buna mecbur hissetmesi ülkede UBP’nin ve aslında siyasetin ne duruma geldiğini gösteriyor.

    Faiz Bey, aslında Başbakanlığı bırakmak zorunda kaldığı için acı çekiyor, parti başkanlığını da bırakırsa acısı ikiye katlanacak, bunun için bir tür direniş gösteriyor ama buna “direniş” demek, bu kelimenin anlamına hakaret anlamına gelir çünkü bunu ezilerek büzülerek, olmadığı bir şekle bürünerek yapmaya çalışıyor.

    Çok büyük bir kesimin inandığı, Türkiye’nin onu istemediği iddiasını “iyi huylu” olarak görünüp atlatmak istiyor.

     Hatta iyi niyeti abartıyor, “Cumhurbaşkanının UBP içine yönelik böyle bir toplantıyı tekrarlamayacağına inandığını” söylüyor. İnsan operasyonla sinirlerini aldırsa bu kadar sakin olamaz…

     İki kurultay öncesinde neden çekildiğini neden tekrar aday olduğunu anlatırken kimseyi inandıramadığı gibi neden kenara çekilip de Başbakanlığı Ünal Üstel’e bıraktığı konusunu da tam anlamıyla açıklayamadı Faiz Bey, ikna edemedi kimseyi.

    Onu sert bir şekilde eleştirmekle birlikte, bir anlamda savunan muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri ve gazeteciler kadar kendisi, kendi kendini savunamıyor.

     UBP tabanı olanlardan şikâyetçi, birçok kişi söylenip duruyor ama olabildiğince de pasif davranıyor.

     Eğer gerçekten de UBP ilçe başkanları kurultay istemine karşı çıkmışsa bu da bir gelişmedir.

     UBP’liler iki başlılıktan şikâyetçiymiş… Ne bekliyordunuz yani? Ülke tarihinde bir tuhaflığa imza atılarak, parti başkanını kenara çekip, milletvekillerinden birisi Başbakan olurken böyle olacağını düşünemediniz mi? 

     Kasım 2021’de UBP’nin 22. Olağan Kurultayında, Hasan Taçoy ve Zorlu Töre’nin önünde oyların yüzde 60’ını alarak ilk turdan kazanan Faiz Sucuoğlu’nun yedeğe çekilmesinin bir sıkıntısı olmayacak mıydı?

     Demokrasi bunun neresinde? Binlerce üyenin gidip de oy kullanmasının, birisini seçmesinin ne anlamı kaldı ki?

     Kurultay ha? UBP ve yine kurultay ha?

     UBP Kurultayı demek ülkeye sorun demek, kavga demek, müdahale demek…

     UBP iktidarın büyük ortağı olduğu için onların yaşadığı sorunlar ülkeyi kilitliyor. 

   “Ne halleri varsa görsünler” diyemiyoruz, UBP Kurultayları maalesef bu partinin iç meselesinden çıkıyor, tüm ülkeyi mağdur eden bir meseleye dönüşüyor.

     Partide yaptıkları Başbakan değişimi de ülkeyi etkiliyor. Faiz Bey gitti, Ünal Bey geldi de ne değişti ki? Bakanların yerleri, görevleri değişti de ne oldu? Hiçbir şey olmadı, her gün her şey daha kötüye gidiyor.

    “Faiz Bey Başbakan kalsa şimdikinden daha iyi olacaktı” demiyorum ama kurultaydan zaferle çıkmış, seçilerek gelmiş, genel seçimde de partisinin başındayken önemli bir başarı elde etmiş bir genel başkanın böyle antidemokratik şekilde yedeğe çekilmesi kabul edilebilir değildir, ülke adına hepimize kaybettirir böyle şeyler.  

     Üstelik tüm bunlar yetmezmiş gibi yeni müdahaleler, yeni operasyonlar olacağından söz ediliyor, Cumhurbaşkanı da buna aracılık ediyor.

     Ünal Bey’e Başbakan olmak yetmemiş, parti başkanı da olmak istiyor, kim bilir belki aklında cumhurbaşkanı adayı olmak da vardır…

    İpin ucu kaçmış bir kere, tutabilene aşk olsun; “irade” sözcüğü anlamını tümden yitirmiş, “istediler böyle yapacağız” diyorlar. Kendi hırslarını çağırdıkları müdahale ile harmanlayıp, hem kendilerinin hem de ülkenin onurunu yerle bir ediyorlar.

    Hükümet eden ekip irtifa kaybetmiş bir şekilde, sürekli düşüyor, çare olmuyor işte, sürekli oyuncuların yerini değiştirmekle de olmayacak, hiçbir başarıya imza atamayacak, iç kavgalar, tartışmalar da cabası…

    UBP’nin düştüğü durum, hükümette oldukları için tüm ülkeyi etkiliyor…

    Ülke insanı en kötü günlerini yaşıyor, sorunlar dağ gibi ve bu kadar sorunun içinde gündemimize UBP Kurultayı kavgası ile geliyorlar.

   Herkes ‘sözde yerel yönetim reformundan’, ‘yerel seçimle ilgili muammadan’ endişe ederken, bir de bize “kurultay” diyorlar, “Başbakan aynı zamanda parti başkanı olsun” diyorlar, cumhurbaşkanlığını UBP toplantı salonuna çeviriyorlar, müdahale çağırıyorlar…

    Millet ne dertte, bunlar ne dertte? Yeter artık yahu, sizi mi çekecek bu ülke insanı?