Mecliste göç tartışıldı, CTP Milletvekili Sami Özuslu, “Gençlerin Duyulmayan Sesi” konulu bir konuşma yaptı, hükümetin gençleri memleketten soğuttuğunu söyledi.

   Özuslu, gençlerle yapılan bir anketten de söz etti… Ankette, gelecekte yurt dışına kaçmak isteyen gençlerin oranı yüzde 71 çıkmış...

    Ankete göre, henüz üniversite eğitimi bile almamış olanların, halen eğitim alanların ya da yeni mezun gençlerin büyük çoğunluğu ülkede bir gelecek kurmayı düşünmüyor. Üniversite eğitimi almayan birçok genç de göç planları yapıyor…

    Tabii bunlar bilmediğimiz şeyler değil ama ankette yüzdelik oranları da veriliyor, malum rakamlarla da ilan ediliyor.

    Söz konusu yüzde 71’lik göç isteği olan gençlerin yüzde 73’ü Türk Lirası kullanımından kaynaklı enflasyonu gerekçe gösterirken, yüzde 64’ü de ülkede iş bulmanın kolay olmadığını düşünüyormuş…

    Özellikle yurt dışında eğitim alıp ülkeye gelen birçok genç, mezun olduğu alanla ilgili bir kurumda çalışama imkânı bulamadığından ve hak ettiği maaşı alamadığından yakınıyor. Memlekette liyakatin, hakkaniyetin büyük yara alması da gençleri korkutuyor… 

    Tabii ki gençler ankette, siyasete ve ülke yöneticilerine güvenmediğini, gelecekle ilgili kaygı duyduğunu da söylüyormuş…

    İşte bunun üzerine Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, meclisten yapılan eleştirilere cevaben bir açıklama yaptı.

    Bu açıklamasında Çavuşoğlu, yurt dışında eğitim alan gençlerin oralarda kalıp dönmemesinin ya da ülkemizde eğitim alsa da ülke dışına gitmelerinin üzücü ama bu gençlerin insanlığa katkı sağlamasının gurur verici olduğunu söyledi.

    Bu sözler kamuoyunda çok tepki gördü… Özellikle de yakınları göç eden, evlatları yurt dışından dönmeyen aileler, bakana sert eleştirilerde bulundu ve onu kınadı…

   Nazım Çavuşoğlu aslında milletvekili ve bakan olmasa, hükümeti ve devleti temsil etmese, sözlerine kimse bir şey demezdi.

   Muhtemelen de bunları iyi niyetle söylemiştir ama o bir bakandır… Ülke insanının yurt dışına göçü ciddi bir sorundur, hükümetin sorunudur, devlet sorunudur. Bakan, göç için, göç ettiği ülkede çalışanlar için “üzücü ama gurur verici” diyor. Politikacıdan, politik bir konuşma, üzücü olayın yanına “gurur verici” ekle ve yumuşat…

   O makamlara, temennide bulunmak ya da duygusal konuşma yapmak için gelmediler.

    Bazı Kıbrıslı Türklerin, yurt dışında çalışıp, insanlığa hizmet etmesinden dolayı aileleri gurur duyar tabii ki… Hele de uluslararası şirketlerde, önemli görevlere gelmişlerse aileleri, yakınları neden gurur duymasın ama aynı şey ülkeyi yönetenler için geçerli değildir.

    Özellikle de beyin göçüne, ülkeyi yönetenlerin bu kadar sevimli bakması normal olamaz ve onlardan beklenen de bu değildir.

   Kaldı ki yurt dışına göç eden her vatandaşımız en iyi olanaklara sahip olamıyor, en iyi şirketlerde çalışamıyor, tam tersine çok zor şartlarda çalışan ve yaşayanlar vardır. Gurbetteki kötü veya vasat olan şeyler ülkemizden çok daha iyi olduğu için insanlarımız katlanıyor bunlara. Böyle bir şeyle de bir devlet yöneticisi gururlanmasın…

   Kıbrıslı Türklerin gurbet ellerde “insanlığa hizmet etmesi” elbette anlamlıdır ama uluslararası insanlığa hizmetten çok, öncelikle kendi ülkesine hizmeti önemli değil midir? Çok sayıda insanımız göç ederken, Kıbrıslı Türkler azalırken, Kuzey Kıbrıs’ın nüfusu yabancılarla artıyor… Bizimkiler gitsin, yabancılar gelsin… Normal mi yani bu?

   Doğru olan, olması gereken, kendi insanımızla, gençlerimizle gelecek kurmaktır.

   Yaşananlardan ders çıkarmaları, tedbir almaları gerekirken, bir devlet yöneticisinin, gurbet ellere göç eden insanımızın oralarda çalışıp, insanlığa hizmet ettiğini ve bundan gurur duyduğunu söylemesi, göç edenlerin ve yakınlarının yarasına parmak basmak, dalga geçmek gibi bir şeydir?