Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
13/11/2022
Ali Baturay
Ali BATURAY
Ciddi yoksulluk var ülkemizde ama pek görülmüyor bu durum ya da görülmek istenmiyor.
Durumu iyi ya da nispeten iyi olanların ortalarda görünür olması, bir yanılgıya neden oluyor, sanılıyor ki halkın tümü o durumdadır…
Restoranda yemek yiyebilen, market arabasını ürün doldurabilen, mağazalarda rahatça alışveriş yapabilen, pahalı otomobil kullanabilen, yüksek uçak bileti ve pahalı otel fiyatlarına rağmen yurt dışı tatil yapabilen bir kesim vardır tabii ki…
“Onlar bunları neden yapıyorlar?” demiyorum, yanlış anlamayın ama bakınca onlar görülebiliyor ya sanılmasın ki ülkenin tümü böyledir. Çünkü böyle düşünenler var maalesef…
Ciddi geçim sıkıntısı çeken gözden uzak çok büyük bir kesim var…
“Gözden uzak” diyoruz ama aslında çoğu göz önünde ama görülmüyor, görülmek istenmiyor, görülmek istense görülecek ama görmeye niyet yok…
Yenidüzen Gazetesi’nden Fehime Alasya’nın “Lâfla karın doymuyor” başlıklı çok güzel bir haberi vardı birkaç gün önce.
Haberde “Yoksulluğun nabzını tuttuk, gözden uzak insanların isyanına ortak olduk” deniyordu.
Gerçekten de öyle oldu… Ülkemizde geçim sıkıntısı çekenler, değil ayı, günü zor çıkarıyor. İşte bu haber bu insanların da görülmesine katkı yapıyor…
Bu haberde de vurgulandığı gibi, hemen her alanda sürekli artan fiyatlar, özellikle asgari ücretliyi ve kalabalık aileleri zor durumda bırakıyor.
Yenidüzen’e konuşan dar gelirli insanlar arasında, market alışverişine gidip de ürün fiyatlarını görünce almadan eve döndüğünü söyleyen var.
Bazı küçük mahalle marketlerinin ve bazı bakkalların halen veresiye satış yapmasına şükrediyor birçok kişi… Ancak mahalle bakkalına ay sonu ödenen para, kişilerde “araba taksiti ödüyormuş” hissi yaratıyor…
Daha ucuz mal ya da ürün bulmak için yola koyulduğunu söylüyor insanlar ki çoğu kez daha ucuzunu bulmak da mümkün olmuyor.
Mutfak masraflarını denkleştirmeye çalıştığını söyleyen bir anne, üç çocuğu için artık iki yumurta kaynattığını söylüyor, düşünebiliyor musunuz? Üç çocuğa iki yumurta… Hangi anne bu duruma düşmek ister ki?
Kırmızı et, tavuk ve balık satın alamayan aileler, ağırlığı yumurtaya verdiklerini ama yumurta fiyatının da artması nedeniyle yeterince satın alamadıklarını söylüyor.
Sağlıklı beslenme değil, nasıl olursa olsun karın doyurma derdinde olduğunu belirten dar gelirli aileler, “Maaşımız değişmezken her gün hemen her şeyin fiyatı artıyor” diyor.
Bir mutfakta olması gereken etin, tavuğun, yumurtanın, pirincin, sütün, patatesin, makarnanın, tümünün pahalı olmasından yakınarak, “Ne yiyeceğiz?” diye soruyor insanlar.
Çocuklarına harçlık verememenin üzüntüsünü yaşıyor anne, babalar…
İzin günü olan pazar günlerini da evde geçiriyor aileler, dışarıya çıkacak parası olmadığı için.
Çocuklarını kreşe veya bakıcıya verecek parası olmayan anneler, bu nedenle çalışamadıklarından ve aile ekonomisine katkı yapamamaktan yakınıyor. Böyle olunca, 5- 6 kişilik bir aileyi bir asgari ücretli baba geçindirmeye çabalıyor. Tabii bu da çok zor…
Bir mahalle bakkalı, yemiş satışlarının düştüğünü, artık ailelerin çocuklarına yemiş de alamadığını, üç çocuğu olanların iki hatta bir yemiş alıp bölüştürdüğüne tanık olduğunu söylüyor.
Bakkal, satışların yüzde 70’inin veresiye olduğunu belirterek, “Artık veresiye defterleri dolup taşıyor, aksi halde satış yapamıyoruz” diyor.
Dar gelirli aileler, yetkilileri mahalle aralarına inip geçim derdi çeken vatandaşların durumunu görmeye ve yardım etmeye çağırıyor.
Mesele de bu zaten… Kentlerdeki mahalle aralarına inememek, köylere gidememek ve dar gelirlileri görememek…
Asgari ücretlilerin, kalabalık ailelerin durumunu görmezden gelmek, “Ne halleri varsa görsünler” der gibi ortada bırakmak… Olan budur ülkemizde…
Yalnızca dar gelirliler değil, orta gelirliler de zor durumdadır, kimsenin hayat kalitesi eskisi gibi değil, aslında zor durumda olan kesim sanıldığından da fazladır.
Çok sayıda zor durumda olan esnaf vardır, batıp kapatanların, kapatmamak için direnenlerin ama direndikçe borca batanların sayısı her geçen gün artıyor.
Zaman zaman sosyal medyada bu yönde isyan dolu paylaşımlar görüyoruz.
“Lâfla karın doymaz” diyor ya dar gelirli insanlar, neden böyle diyorlar? Çünkü bu ülkede lâf çok… Bu ülkeyi yönetenler sürekli konuşuyor, sürekli her konuda söyleyecekleri var ama bu konuşmalar zor durumda olan insanların karnını doyurmuyor, sürünen esnafı kurtarmıyor.
Son zamanlarda bir hamasettir gidiyor, milliyetçi konuşmalar, BM’ye, AB’ye lâf yetiştirmeler, temeli olmayan, hayali gelecek tasvirleri.
Kuru kuruya, lâfla geleceği tahayyül etmek, kimseye bir şey kazandırmaz ve kazandırmayacak da… Şimdi siz pahalılık altında ezilen vatandaşınıza yardım eli uzatabiliyor musunuz? Önemli olan budur ama maalesef böyle bir şey yok… Yapılan onca öneriye rağmen, onlar bildiğinden vazgeçmiyor, çare üretmiyor.
- Bu bir veda yazısıdır
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- Toplumsal korkumuza dönüşen ani ölümler, melek gibi bir insanı daha aldı aramızdan
- TÜM YAZILARI için tıklayınız