Ülkedeki başarısız yönetimin faturası doğru adrese gitmedi…
24/01/2022
Ali Baturay
Seçim sonuçlarına göre, Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğu bu ülkeyi yönetenlerden ve o yönetenlerin ortaya koyduğu performanstan memnun…
O kadar memnun ki son üç hükümette yer alan UBP’yi az kalsın tek başına iktidara getiriyordu.
UBP, geçen seçimden bu seçime oy oranını ve milletvekili sayısını artırarak birinci parti geldi.
Halbuki UBP-DP-YDP Azınlık Hükümeti, ülke tarihinin en başarısız hükümetiydi, onlarca yanlışa ve fiyaskoya imza attı.
Ülke halen çok kötü günler yaşıyor, yıllar sonra piyasadan akaryakıt kayboldu…
Tüp gaz sıkıntısı diye bir şey bilmezdik, şimdi tüp gaz bulmakta zorlanıyoruz.
Buz gibi soğuklarda her gün elektriksiz kalıyoruz…
Hükümet pahalılığa çare bulamadı, bu konuda yapılan önerileri dikkate almadı, döviz krizine açılım yapamadı, Covid-19 salgınıyla ilgili mücadelede ipleri elinden kaçırdı…
Son iki hükümet aylardır ilaç eksikliği sonuna çare bulamadı…
İşyerleri kapandı, işsizlik arttı ne kepenk kapatanlara çere bulunabildi ne de işsiz kalan gençlere…
Geçmişten kalan ve daha da derinleşen kronik sorunlara daha hiç girmedim…
Peki ne oldu? Hükümette başarısızlığı tescilli bir partiyi, vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu birinci parti seçti…
Böyle bir ortamda UBP, oylarını ve milletvekili sayısını artırarak zirveye yerleşti.
Peki onca başarısızlığın, kusurun, fiyaskonun bileti kime kesilecek, suçlu kimdir?
Son üç hükümette yer almayan ve bu olup bitende zerre payı olmayan muhalefet partisi TDP mi suçlu ki TDP parlamento dışında kaldı?
Elbette TDP kurmayları kendi özeleştirisini yapacaktır, elbette her başarısızlığın bir bedeli vardır, elbette TKP geleneği ve kültürüne sahip kitlenin birkaç partiye bölünmesi ve didişmesinin etkisi de vardır ama bana göre yine de TDP parlamento dışı kalmayı hak etmedi.
Birçok sorunun, sıkıntının müsebbibi olanlar ödüllendirildi ama bu başarısızlıkta payı olmayanlar seçmen tarafından cezalandırıldı…
Azınlık hükümetlerinde bulunmayan, üstelik de bünyesindeki üç milletvekili operasyonla kendisinden koparılarak, istifa ettirilerek mağduriyet yaşayan Halkın Partisi mi suçludur ki seçmen Halkın Partisi’ni 9 milletvekilinden 3 milletvekiline düşürdü?
Bu nasıl bir adaletsiz seçimdir böyle?
Deniyor ki “Halkın Partisi önce dörtlü hükümetten, sonra da UBP-HP Hükümeti’nden çekilmeseydi, sonraki çok başarısız azınlık hükümeti olmayacaktı, o yüzden fatura Halkın Partisi’ne kesildi…”
İyi hoş da Halkın Partisi hükümetlerden çekildi, sonra da oluşacak hükümette yer almadı diye, onlardan sonra kurulan hükümetin başarısızlığından bu kadar sorunlu tutulamaz ki. Sorumlu tutulacaksa da bu sorumluluk yüzde 10, hade yüzde 20 olsun.
Peki bu başarısızlıkları, fiyaskoları yaratanların suçu yok mu? Görevde olan ve esas çok kötü bir yönetim gösterenler affedilecek mi?
Halkın Partisi hükümetlerden çekildiyse sonra göreve gelenlere “çok başarısız bir yönetim gösterin” mi dedi?
TDP ile HP’nin iyi bir muhalefet performansı ortaya koymadığı söyleniyor.
Tamam kardeşim, diyelim ki iyi bir muhalefet performansı göstermediler ama diğer tarafta kötü yöneten, halkı perişan eden var. Hangisi daha suçlu söyler misiniz bana?
Gerçekten üzerinde durulması ve sosyolojik olarak incelenmesi gereken bir seçimi geride bıraktık… Eğer halk, sorunlarını çözemeyeni, onu mağdur edeni yeniden seçiyorsa, yine umudu onda arıyorsa gerçekten buraya iyi bakmak gerekir.
Peki DP neden yerinde saydı? Parti kurmaylarının beklentileri bu kadar yüksekken, propaganda döneminde çok da iddialıyken ve anketlerde de yükseldiği gösteriliyorken neden DP aynı milletvekili sayısında kaldı?
DP, başarısız azınlık hükümetinin küçük ortaklarından birisiydi ve DP’nin bir milletvekilinin nisaba yardım etmemesi nedeniyle meclis defalarca açılamadı.
Bana göre o başarısız hükümette halk UBP’yi takdir etmiş, onu yükseltmişken, DP’liler geçen seçimdeki milletvekili sayısını korumuş olmasına şükretmelidir. Başarısızlıklarda hiçbir suçu olmayan başka iki parti cezalandırılırken DP için çok daha kötüsü de olabilirdi.
UBP ve CTP dışındakiler aşağıda ateşe düşmüşken, Serdar Denktaş’sız DP’nin aynı milletvekili sayında kalması bir anlamda başarı bile sayılabilir. Hiç belli etmeden sevinsinler bence…
Ya YDP? Aslında YDP’de Erhan Arıklı- Bertan Zaroğlu başkanlık kavgası ve Zaroğlu’nun partiden ayrıldıktan sonra da devam eden kavga partiye çok zarar verdi.
Yaklaşık bir yıl önce YDP’nin 7- 8 milletvekili çıkarabileceği konuşulurken, kavgalar, parçalanma, istifalar partinin yine 2 partide kalmasına neden oldu.
YDP’nin azınlık hükümetinde yer alması ve başarısız bir performans ortaya koyması da yükselmesini engelledi.
Ancak başarısız bir azınlık hükümeti deneyimine rağmen DP ile YDP’nin milletvekili sayısını korumasına şükretmeleri gerekir. Dediğim gibi, onlara kesilmeyen ceza HP ile TDP’ye kesildi.
Tabii ki boykot meselesi de var… UBP ve CTP gibi örgütlü, önemli bir tabanı olan partileri boykot o kadar etkilemez ama örgütlenmede sıkıntı yaşayan ve taban olarak daha zayıf partilere ciddi zarar verdi.
Yukarılarda biraz yazmıştım ama tekrar edeyim, sol partilerin sürekli birbiri ile didişmesi, küçük küçük mücadele vermesi, güçlerini birleştirememesi de TDP’nin kaybetmesinde etkilidir. Bu nedenle TDP’nin oylarından bir bölümü CTP’ye bir bölümü de Bağımsızlık Yolu’na gitti.
Bağımsızlık Yolu’nun seçime katılması, propaganda dönemi alışılmışın dışında bir dil kullanması karşılık buldu ve yüzde 2’ye yakın bir oy almasını sağladı.
CTP, bu seçimde hem oy oranını hem de milletvekili sayısını artırdı, önemli bir başarı gösterdi, ekonomi odaklı propagandasının bir anlamda karşılığını aldı. Bu seçim Tufan Erhürman’ın parti liderliğiyle ilgili bir sınavdı ve Erhürman bu sınavda parti lideri olduğunu kanıtlamış oldu…
CTP’liler buruk bir sevinç yaşıyor, çünkü çok başarısız hükümetlerin büyük ortağı UBP’nin önünde birinci parti gelebilselerdi, bu başarı taçlanmış olacaktı… Seçim sonuçları, matematiksel olarak CTP’ye hükümet kurma olanağı sağlasa da siyasi anlamda adeta imkânsız kılıyor. Bu durumda seçmen CTP’ye de ana muhalefet görevi vermiş oldu…
UBP’ye tekrar dönecek olursak; herhalde hükümetteyken, hem de özellikle azınlık hükümetinde çok büyük başarısızlıklara ve fiyaskolara imza atmışken UBP’nin yıpranmak yerine seçimden güçlenerek çıkmasına çok yönlü bakmak lazım…
Bence UBP Kurultayı’nın seçime yakın bir zamanda yapılması ve yeni başkan Faiz Sucuoğlu’nun yeni bir umut olarak görülmesi, onunla birlikte yeni bir sayfa açılacağının düşünülmesi tekrar UBP’ye yönelmeyi tetikledi. Faiz Sucuoğlu’nun partideki arkadaşlarını gücendirme pahasına kendinden önceki azınlık hükümetine eleştiriler yapması, “akaryakıt sorununu, tüp gaz sorununu ve KIB-TEK’teki sıkıntıları bize bırakmamaları gerekirdi” gibi ifadeler kullanması alıcı buldu anlaşılan. Seçmenin büyük bölümü, UBP’yi cezalandırmak yerine ödüllendirdi, yeni başkanı bir umut olarak görerek…
Sucuoğlu, devletin asli görevleri olan devlet çalışanlarının maaşlarını, 13’üncü maaşlarını sorunsuz ödemeyi, devlet çalışanlarının hayat pahalılığı ödeneğini ve özel sektörde emekçilerin asgari ücretini artırmayı seçim öncesi kendi lehine çevirmeyi de becerdi. Bir de seçime çeyrek kala atılıp Türkiye’ye gitti, oradaki yetkililerle fotoğraf çektirdi ve “Türkiye’nin desteği sürecek” müjdesi ile geldi.
Bunlar sıradan rutin şeyler ama bu ülkede alıcı buluyor, mevcut düzenden şikâyet edip, bu düzenin sürmesini isteyen çok sayıda insan var. Sayın Sucuoğlu da mevcut düzeni en sorunsuz sürdüreceğinin sözünü veriyor işte... Daha ne olsun değil mi?
Bana göre ortada bir başarısızlık faturası var ama maalesef o fatura doğru adrese gitmedi. Hatta cezalandırılmış görünenler için “onlar kendi hatasından o haldedir” diyorlar ya, eğer fatura onlara da gitmediyse, demek ki bu başarısızlık faturası adresini hiç bulamadı…
Hade hayırlı olsun, şimdi “kim ne kadar oy aldı?”, “kim seçildi?”, “kim sandıkta kaldı?” magazini ile uğraşıyoruz. Çok yakında bu ülkede dev gibi sorunlar olduğu gerçeğine geri döneceğiz, magazin geride kalacak, bakalım o zaman neler olacak, değil mi?
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız