Bir yılı daha geride bıraktık.

Şimdilerde var mıdır bilmiyorum, bizim dönemimizde ortaokulda ticaret dersi görürdük.

Aslında ticaretten çok muhasebe eğitimi idi aldığımız.

Defter tutma, kar-zarar hesapları yapma falan.

Sistem bizi “ticaret yapmaya” teşvik etme değil, devlette iş alacak iyi bir memur olmaya yönelik eğitirdi.

Liseden mezun olduğunda devletin evrak işlerini asgari düzeyde bilen memurlar olmak için okurduk.

Derin ideoloji “ne gerek var ticaret veya üretim yapmanıza, siz serhat bekçilerisiniz, hepinizin maaşlarını öderiz siz vatan topraklarını muhafaza ediniz” şeklindeydi.

Bu “derin ideoloji” dönemin politikacılarının da işine gelirdi.

Çünkü herkesi maaşa bağlayarak iktidarlarını sürdürürlerdi.

Muhalefetin uzun süre güdük kalmasının nedeni budur.

Üretimden ve ticaretten kopuk, kendi parasını kazanamayan ve Ankara’nın gönderdiği maaş ve yardımlarla ayakta duran bir topluma dönüşmüştü Kıbrıs Türkü.

Hala öyledir ki bazı partiler “üretiriz, yaparız” şeklindeki sloganları kullanıyor bu seçimde.

Neyse, konumuz 2017’nin değerlendirilmesidir ve ortaokulda, ticaret dersinde aldığımız T cetveli eğitimini günlük yaşamda da kullanırım hala.

T şeklinde bir simge çizerim sol tarafa kazançları, sağ tarafa kayıpları yazarım.

Ve en altta kazançlı mı yoksa kayıpta mı olduğumuz otomatik olarak ortaya çıkar.

2017 için bir T cetveli çizsek ve kayıplar ile kazançların dökümüne baksak sizce durum ne olur?

***

Havadis ’in yılbaşı yemeğinde misafirlerimize ve çalışma arkadaşlarıma söyledim;

İnişli-çıkışlı ve karmaşa ile dolu bir yılı geride bıraktık aslında.

Bu Havadis için öyleydi.

Çünkü ülkenin durumu tam da öyleydi.

Hani sorulur ya “bu ülkede basın ne kadar özgürdür” ve yanıt veririm, “ülke ne kadar özgürse basın da o kadar özgürdür” diye.

Ülkenin siyaseti, yönetimi ve ekonomisinin inişli-çıkışlı bir seyir izlediği, idari açıdan kaosun yaşandığı ortamlarda gazeteler dâhil tüm işletmeler bundan etkilenir.

Düşünün ki son yapılan seçimlerden sonraki dört yıla yakın bir zamanda bu memleket 3 tane Başbakan ve tam dört tane Maliye Bakanı gördü.

Ve 2017 yılının son dönemini de erken seçim yapılacak mı, yapılmayacak mı tartışmalarıyla geçirdi.

Böylesi bir ortamda hangi ekonomik, sosyal, kültürel politikalar stabil bir şekilde hayata geçirilebilir ki.

***

İhtiyacımız olan, altı gün sonra yapılacak seçimden çıkacak istikrardır.

İster tek başına ister koalisyon olsun.

Kazananlar bilecekler ki memleketin kesintisiz ve mutlak bir şekilde istikrara ihtiyacı vardır.

Aksi, kaosun derinleşmesi ve Kıbrıs Türkünün zarar görmesi demektir.

Umarım ki seçmen de bunun farkındadır…