Uyan Maraş Uyan!

ads ads ads ads
21/07/2017

ads

Perihan Şahin Bal Perihan Şahin Bal


Bir şehir düşünün!

Cıvıl cıvıl mutlu insanlarla dolu,

Işıl ışıl kıyı boyu,

6.5 km kristal kum sahili,

Şehrin ışıkları,Mağusa körfezin de  yakomoz olmuş adeta!

O yıllarda bile Mimarisi dünya öncülerinde!

Turizmi ise inanılmaz derecede!

1970 de bile bugünün teknolojisini yansıtan bir kent.

Dünya Starları ve zenginlerinin uğrak yeri Maraş.

Yani Varosha!

Bugünkü kapalı Maraş…

Bakın bünyesinde neleri barındırıyormuş!

Ama atıl,

Ama terkedilmiş,

Ama sıkı sıkı Türk askerinin korumasında, himayesinde:

45 oteli, 60 apart oteli var,

Önündeki 10 yıl rezervasyonlara kapalıymış!

O günkü Maraş otel yatak sayısı,

Bugünkü KKTC’dek i toplam otel yatak sayısına eşit.

Şehirde 3000 civarı büyüklü küçüklü ticari iş yeri bulunmakta,

99 eğlence merkezi var,

Şehir genelinde 4469 ev, 143 resmi daire, 9 kilise, 8 okul,

5 müze, 24 sinema ve tiyatro, 21 banka, 2 spor tesisi bulunuyordu.

İngiliz Kraliyet ailesinin yaptığı Golden Sands Hotel, rivayete göre dünyanın ilk 7 yıldızlı oteliymiş.

Otelin içinde ulaşımı sağlayan bir de raylı sistem bulunmaktaymış.

Ayrıca arabayla otele girdikten sonra direkt odalara çıkılıyormuş.

Basamakların altın kaplı olduğu da söylentiler arasındadır.

Otellerin ihtişamı bugünkü Türkiye Şartlarında nerdeyse,

Evlerin mimarisi muhteşem,

Yolların düzeni ve kalitesi o zamanla kıyaslanamayacak derecede,

Türkiye’nin merdaneli çamaşır makinesiyle çamaşır yıkadığı o zamanlarda,

Maraş’ta tam otomatik çamaşır makinesi kullanılıyordu.

Ve buzdolabı da lüks sayılmıyordu.

Hayat dünya standartlarının üstünde seyrediyordu,

Çocuklar tüm masumiyetleriyle sokakta oyun oynuyorlardı!

Her evden insan sesleri ve kahkahaları yükseliyordu!

Kapalı Maraş açıktı… Maraş canlıydı… Maraş nefes alıyordu.

Siyah-beyaz televizyonlar da yayındaydı.

Taa ki!...O güne kadar!

Yıl 1974… Maraş’a bir anons yapılıyor!

‘’LÜTFEN DİKKAT! ACİL BİR DURUM VAR. EVLERİMİZİ BİR SAATLİĞİNE BOŞALTACAĞIZ ’’.

Mutfaklarda ocakta yemekler pişerken!

Kimilerini de sofrada yemek yerken yakalanmışlar bu anonsa,

Tabaklarındaki yemeği bitiremeden,

Birileri tatlı uykusundan uyandırılmış  diğer  aile fertleri tarafından,

Başka birileri duştan koşar adımlarla kaçmış,

Birileri gömleğini ütülerken ütüyü fişte bırakıp gitmiş...

Öylece gidivermişler!

Gitmek zorunda kalmışlar insanlar!

Tüm Maraşlılar alelacele yanlarına bir saat sonra geri gelecek niyetiyle aldıkları küçük eşyalarla evlerinden ayrılmışlardı.

Ömürlerince dönemeyeceklerini !...Hiç bilmeden!

Çok acayip!  Bütün o ihtişam, kendini müthiş bir yoksunluğa, kimsesizliğe bırakmış,

Kimler yoktu ki bugünkü hayalet şehrin sakinlerinin arasında?

Maraş’ta Sophia Loren, Elizabeth Taylor, Richard Burton,  Raquel Welch,  Brigitte Bardot gibi sanatçılarında evleri bulunmakta.

1974 sabahından sonra zaman donmuş…

O hiç uyumayan şehir, o günden beri  uykuya dalmış, askeri  sessizliğe bürünmüş!

39.000 nüfuslu kentsel yaşam kalitesinin yerini artık hayvanların bile zor yaşadığı bir ortama bırakmış.

Şimdilerde bu bölgede sanki hiç kimse yaşamamış, burası hiç olmamış gibi…

Şehir yağmalanmış, kalanları ise uzun süre kullanılmadıklarından, bakılmadıklarından dolayı harabeye dönüşmüş.

TSK’nın ordu evi ve sosyal tesislerine ayırdığı bölümleri ve BM askerinin kullandığı ve koruma altına aldığı üç bina haricindeki tüm binalar kaderine terk edilmiş vaziyettedir.

Kapalı Maraş’taki otel ve işyeri binalarının önemli bir bölümü uluslararası kurum ve kuruluşların yatırımları ile inşa edilse de, toprakları Kıbrıs halkına aittir

Kapalı Maraş’a her girdiğimde savaşa lanet ediyorum.

Savaş acı, Savaş yokluk,

Savaş üzüntü, keder, Savaş ölüm mm…

Olan sıradan vatandaşa, milli servete ve umutlara oluyor!

Daha şehre girmeden o acı yüzünü yansıtıyor,

Kocaman bir otel binasının köşesini yıkmış atılan bir bomba.

Trafik kazısında uzuvlunu kaybeden engelli bir insan gibi öylece duruyor.

Tel örgüler ardından suskun ve küskün Maraş.

Kapalı Maraş’a, Mağusa limanına yakın askeri nizamiyeden kimlik kontrolü ile giriyoruz.

Her gün girsen her gün kimlik kontrolü var. Herkesin kimliğine tek tek bakılıyor. Sadece TSK mensupları girebiliyor.

Girdikten biraz sonra kocaman bir kilise karşılıyor sizi!

Adeta ‘’ Yıllar geçse de bana hiçbir şey olmadı, olmaz! Ben Allahın eviyim’’.

Der gibi olanca ihtişamıyla dikiliyor karşımıza.

Nizamiyeden orduevinin olduğu bölüme kadar durmak yasak! Fotoğraf çekmek yasak! Türk askeri her an her yerden çıkıp cihazınıza el koyabilir.

Biraz ilerleyince dev bir alev ağacı da sanki dile gelmiş,

‘’Bunca ağaca yazık değil mi? Maraş’taki tüm ağaçların İnadına yaşıyorum!  İnadına görkemliyim?’’ der gibi. Alev alev yanıyor… Sanki kocaman bir yanardağ gibi…

Kendimi  kötü ve çok tuhaf hissediyorum!

Bu evlerden birinde ben de, sizlerden biri de, yaşıyor olabilirdik!

Çok ilginç, çok düşündürücü bir yer! Mutlaka görülmesi gereken bir yer…

Bir zamanların şaşaalı dünya turizm cenneti Maraş, 

Şimdilerde ölü bir kent… Hayalet bir şehir… Unutulmuş bir yer.

Devlet politikaları için dondurulmuş bir şehir.

Sanki korku filmi seti gibi!

Hollywood da dev bütçeli bir korku filmi sahnesi sanki!

Kaldırımları ağaçlar yarmış devirmiş,

Evlerin içinden ağaçlar çıkmış.

Kapı önündeki lekistrumler büyümüş, dev ağaç olmuş , orman gibi olmuş.

Evlerle ağaçlar, yabani otlar birbirine girmiş.

Kapı ve pencereler çürümüş, yerlere düşmüş,

Tavanlar çökmüş,

Sanki köhne, çürümüş evlerin içinden zombiler çıkacak gibi!

Her evden bir insan çıkıp

‘’Burası benimdi. Gittim ama ruhum burada’’ der gibi,

Bu garip hayalet sokakta, evlerde sanki dev karayılanlar dolanıyor gibi!

Hele geceleri daha da bir ürpertici oluyor hayalet şehir Maraş…

Bu durumu biz Türkler yaratmadık!

Kıbrıs’ta 1974 barış harekâtı  öncesi  iç savaş hep vardı.

Sürekli EOKA’cılar Türkleri katlediyor, adeta Türk  öldüren şebekeydi. Kötü planlarını hızla hayata geçiriyorlardı.

Her geçen gün kaybolan Türk sayısı artıyordu.

Katletme o kadar arsızlaştı ki artık tek ölümler değil toplu ölümler yapıyorlardı.

Bu şehitlerimiz hala Atlılar, Sandallar ve Muratağa’da  koyun koyuna yatıyorlar.

Hem de diri diri. Çoluk çocuk demeden.

Günlük, aylık bebekler de ayni kaderi paylaşıyor anneleriyle!

Taşkentlilerin yarısı şehit!

Bir yandan da kalleş Rumlar Kıbrıslı Türkleri İngiltere’ye, Avustralya ya biletlerini kesip kesip, şirin görünerek, adadan uzaklaştırıyorlardı.

Büyük ENOSİS planlarına ulaşmaya çalışıyorlardı. Adanın tamamına hakim olmak. Türkleri azınlıkta bırakıp adayı Yunanistan’a bağlamak!

Tıpkı bugün de sinsi planlarını günışığına çıkardıkları gibi.

Barışı istiyor gözüküp, adanın yönetimini tamamen Rumların eline geçirmek tüm emelleri.

Adayı Rumlaştırmak. Bir zamanların azınlıkta olduğu Rumlar, bugün Türkleri o duruma düşürmeye çalışıyorlar.

Rumlar hep ayni, değişmediler…  Değişmeyecekler. İnanılırlıkları hep zayıf.  Kalleşler asla güvenilmezler…

PEKİ BUNDAN SONRA MARAŞ’A  NE OLACAK?

Maraş Kıbrıs konusunda da bir pazarlık unsurudur.

Takas amaçlı bir siyasi koz olarak tutulan bölge,  bugün savaşın ve anlaşmazlıkların simgesi haline gelmiştir.

Keşke onca bina milli servet korunabilse!

Keşke Oteller ve işyerleri Türk askeri gözetimi altında belli süre kiraya verilebilse!

Turizmiyle Kıbrıs Türk ekonomisine ve turizmine çok büyük katkı sağlayacaktır.

O güzelim evlerini de evi olmayan Kıbrıslı Türklere geçici iskân edilse ya da devlet kiraya verse.

Hiç olmazsa evler bakım görür. Evlerin ömrü uzar…

Keşke dünya önünde devlet olabilsek! Tanınsaydık keşke!

Kendi vatanımızda devletsiz kaldık!

Son 5 ‘li Kıbrıs toplantıları Cenevre’de yapıldı.

Hiç bu kadar çözüme yaklaşmamıştık. Umutluyduk. Kıbrıs Rumları anlaşmayı ve barış düşlerini gene suya düşürdü.

Uzun lafın kısası:

Maraş’ta çözüm umutsuz bekleyişlerde!

Maraş insansızlığın fotoğrafıdır.

Savaşın anlamsızlığıdır.

Sanki insan nesli tükenince dünyanın son hali gibi!

Ey anavatan ve yavru vatan yetkilileri!

Toprak seninse niçin kapalı Maraş’ı açmıyorsun?

Senin değilse neden bu kadar yıldır, bu kadar askerle Maraş’ı koruyorsun.

Maraş canlansın artık!

Uyuyan Maraş uyansın artık!

Kapalı Maraş açık Maraş olsun lütfen!

Çünkü  şehirler insanlarla güzel!

21/07/2017 13:58
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Perihan Bal,
MANŞETLER

HK Perihan Şahin Bal

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.