VATANDAŞIN ALIM GÜCÜ GİDEREK DİBE VURUYOR. ÜLKEMİZDE ÜRETİLEN TÜKETİM MADDELERİNİN FİYATLARI İTHAL MALLARDAN DAHA PAHALI

ORTADA BİR DEVLET POLİTİKASI YOK. ÜRETİCİ DE SANAYİCİ DE KADERİNE TERK EDİLDİ. VATANDAŞ İSE MARKETE GİTMEKTEN KORKAR OLDU… UYUMAYA DEVAM EDİN…

Sanayi Odası ve Esnaf örgütü dün sokaktaydı. Bir çok mesaj verdiler. Acaba hükümet tarafından mesaj doğru algılandı mı? Hiç sanmıyorum. Ortada bir ekonomi bakanlığı yok. Planlama olmadığı gibi, kaynağı olmayan devlet, elbette dönüp sorunlara dahi bakmıyor

Dinlemeyen, zaten dinlediğini de anlamayan, zaten anlasa da çözüm üretecek kapasitesini yitiren bu devlet yapısına acil dur dememiz gerekiyor. Öneriler de yapılması gerekenler de bellidir. Geriye bir tek aklı selim insanların, liyakat sahibi yöneticilerin adım atma becerileri kalıyor, mümkündür

Bütçeyi tartışıyoruz. Düşünsenize kaynakların nasıl heba olduğunu? Cumhurbaşkanı 3 milyon TL’lik temsili giderler, kalemini 11 milyon TL olarak tüketiyor. 2025’de izaz ikram kalemleri için ayrılan kaynak 200 milyon TL civarında… Akıl alır gibi değil…

Var olan kıt kaynağımızı şatafata, siyasetin savurganlığına, işe yaramayan toplantılara, işe yaramayan tiplerin yeme içme masraflarına değil, üretiime ve gelişime harcamak durumundayız. Üretmenin kıymetini bilmeyen bir kamu yönetimi, kendi icraat üretemediği gibi, üreteni de dibe çekiyor

Bir ülkede enflasyon her şeyi tepetaklak ederken, almadığınız her ekonomik tedbirin devamında vatandaş büyük felaketler yaşıyor. Bizim ülkemizde devlet, denetim görevini yerine getirmezken, maalesef sektörleri de kendi başına bırakıyor

Meslek örgütleri, hangi sektörün, nasıl ayağa kalkacağını gayet iyi biliyor. Esnaf, sanayi, turizm, ticaret, inşaat, eğitim… Aklınıza ne gelirse gelsin. Fakir KKTC devletinin durumunu da bilerek, yapılan onlarca öneri kimse tarafından duyulmamakta, görülmemekte

Bu ülkenin palyatif tedbirlere değil, ciddi kalkınma hamlelerine ihtiyacı vardır. Eğer 10 yılda, sadece su yönetiminde dahil, KKTC devleti tek bir çivi bile çakamamış, suyun yönetimi ile ilgili bir ekip kuramamış, basit bir yasa yapamamışsa, varın gerisini siz düşünün

Hellim marka tescili bir madendi bizim için. Güneyde ihracat 1 milyar doları buldu ve giderek gelişiyor. Bizde? 40 milyon dolardı, geriliyor. Güneyde süt üretimi artarken, bizde sadece kavga var. Bir desürekli artan süt ve enerji, gaz, mazot fiyatları… Üretimin durması için her şey yapılıyor

Planlama derken bundan bahsediyorum. Günde 3 bin ton süt işleyecek şekilde işletmeler yatırımlarını tamamladı. Günlük süt üretimi ne kadar? 350- 400 ton. İşin özeti de burada yatmaktadır. Sektörlere yönelik doğru planlama yoktur, kararlar da teşvikler de günübirliktir

Turizm sektörü de farklı urumda değildir. Kollektif çalışmalara, planlamalara, stratejilere ihtiyaç vardır. Güney Kıbrıs’a sadece İngiltere’den 1 milyon 300 bin İngiliz turist geldi. KKTC’deki sayı 40 bin civarında. Ne yaparsak yapalım, bu kadar kötü olmamamız lazım…

Elbette, TL kullanımından kaynaklanan enflasyon yüzde 100. Dövizin fiyatı artıyor. Aynı anda hem navlun fiyatları arttı, hem de döviz. Ülkeye bir çok ürün taşıma ile geliyor. Ama siz, üreticiyi de tüketiciyi de kaderine terk edemezsiniz

Maalesef, günübirlik, üç- beş kuruşla ya da “git borç al” diyerek, hükümet vatandaşının yanında olduğunu sanıyor. Pratikte ise vatandaş büyük bir mali çöküntü içerisinde. Piyasada eski canlılık kalmadı. Üretenin de vatandaşın sıkıntısı büyük.