SORUN KABİR PARASININ BULUNMASI DEĞİL; KKTC BÜTÇESİNDEN KARŞILANMAMASI; BU DURUMA DÜŞMESİ. AMA GEL DE ANLAT. "VEFASIZLIK İÇİMİZE İŞLEMİŞ YILLARDIR", SORUN BUDUR...

SAAT 9’DAN İTİBAREN KONUĞUMUZ LTB BAŞKAN ADAYI SADIK GARDİYANOĞLU… LEFKOŞA’YA DAİR HER ŞEYİ KONUŞACAĞIZ

Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Başkanı Gürsel Benan büyük bir cesaret örneği göstererek, yaşadıklarını, tam zamanında ve yerinde kürsüye taşıdı. Hiç kimse “ama yeri orası mı?” demesin. Demokrasiden ve eleştiriden neden korkalım ki? Burası dağ başı mı? Tam aksine, siyasetin o kürsü konuşmasından çıkarması gereken dersler var

Ne dedi Benan: Utanıyorum şehidim, utanıyorum. Sana sahip çıkmayan siyasilerden utanıyorum. Seni görmezden gelenlerden utanıyorum. KKTC’ni, sana şehit kabirlerini yapamayacak kadar fakirleştiren zihniyetlerden utanıyorum…

Nasıl devam etti?: "Hele de devletin tepesindekiler, bulundukları makamları kullanarak şehitlerimiz üzerinden nutuk patlatanlar, tüm söylemlerinizin altı boş, birçoğu belki de kendi söylemlerine bile inanmıyor”

Başka? “Ey siyasiler, biliniz ki; vatan, millet, bayrak edebiyatınız bu ülkede artık prim yapmıyor. Zamanı çok israf ettik. 1984’te ne isek, bugün 2022’nin son günlerinde o olmaya devam etmenin vahim sonuçlarını yaşıyoruz…”

Noktayı da şöyle koymuş: “Bolluk içinde yokluk yaşayan ve sınıflar arası uçurumun pahalılıkla derinleştiği bir toplumda eğer ricayla yaşama düzeni de halka kendini dayatmışsa sağlıklı bir demokratik gelişmeye ve onun doğuracağı siyasal istikarara imkan yoktur.” Resmen zehir zemberek…

“Şehit Kabirleri yapamayacak kadar bu devleti fakirleştirdiniz. Sizden önceki her Cumhurbaşkanı bu kaynağı cumhurbaşkanlığında yarattı” diyor özetle. Kabirlerin Türkiye Elçiliği tarafından ödenmiş olması övünülecek bir şey mi? Cumhurbaşkanlığı isyanı hepten yanlış anlamış…

O değil de; bir de “seçim öncesi siyaset yapmakla” suçlanıyor Şehit Aileleri Derneği Başkanı. Bir cumhurbaşkanı tarafından bu derneğin “siyaset yapmakla” suçlanacağı hiç aklıma gelmezdi. Hele de “hamasetin” iktidarda olduğu bu dönemde.

Kime bu eleştiriler? Cumhurbaşkanı ve ekibine, hükümete. Peki yerel seçimlerle ne alakası var da; sayın Cumhurbaşkanı ve ekibi bu eleştirileri “hiçleştirmek” için, “seçime” yoruyor. Çünkü o kadar seçime odaklı ki sayın Cumhurbaşkanı. Buna yorması da son derece normal

Olayın bir de “yer ve zaman” boyutu var. Efendim, “yeri değilmiş….” Neresi yeri? Köy kahvesi? Sarayönü? Tam da anma töreninde, tam da yerinde söylenmiş bir söz dizisi. Kusura bakılmasın ama, her cümlesi doğru. Ben yazsam bu kadar olurdu.

Dediğim gibi; konu bu ülkenin şehit mezarlarını dahi yapmak için elçiliğin kaynaklarına ihtiyaç duyması. Bu şehit ailelerinin canını acıtıyor ama, cumhurbaşkanı için normaliz neden? Çünkü Cumhurbaşkanlığı kaynakları ancak gereksiz danışmanlara ve liyakatsız yapılanmaya yetiyor

Ve şaşırmadım gerçekten. Hiçbir eleştiri Cumhurbaşkanlığı tarafından doğru algılanmadı. Eminim hükümet tarafı da bu söylenenlere kafa yormayacak. Ama insanların geldiği nokta budur, hissettikleri budur. Hiç vakit kaybetmeden doğru anlamak için bir çaba harcanmalı

Yani ne bekliyor UBP ve sayın cumhurbaşkanı? Sonu gelmeyen kurultaylar, bitmeyen iktidar kavgaları, torpil, ihale takipleri, istihdamlar… Herkes her şeyi görüyor, haliyle bu tepki de son derece çağdaş, demokratik ve normal. Esas olan ne mesaj aldığınız

Gördüğüm o ki, ne sayın Cumhurbaşkanı ve ekibi, ne de hükümet bu ibret dolu konuşmadan mesaj almak yerine, “hiçleştirmek, yok saymak ve cezalandırmak” için kolları suçlamış bile. Çağdaş bir ülkede, özeleştiri yapılır, yanlış varsa düzeltilir. Güçlü, haklı olan güçsüzü ezmez

Hayır neden şaşırıyoruz ki? Dr. Fazıl Küçük’ün, merhum kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın, hatta devlet mezarlığının oluşumunu bir hatırlayın. Nasıl baktığımızı? Vasatlık, vicdansızlık, bananecilik ve vefasızlık genlerimize işledi. Doğal sonuç ise bu