Vekillerin “istifa edecek gücü” bile kendilerinde bulamadığı günlerden geçiyoruz...

ads ads ads ads
19/06/2021

ads

Ali Baturay Ali Baturay


Konusu konaklarda geçen Türk dizi filmlerini izleyenler bilir… Kalabalık ailelerin yaşadığı, evlenenlerin bile ayrı eve çıkmayıp, o konağın bir odasına yerleştiği, dışarıdan ihtişamlı, mutlu bir aile tablosu veren ama içine girince mutsuzluklar, kavgalar, entrikalar, birbirinin ayağını tutup aşağıya çekmeye çalışan insanlarla dolu bir yer görürsünüz…

   Yani gerçek hayatta da konaklar böyle mi bilmiyorum ama dizilere yansıyan şeklinden söz ediyorum. İşte UBP-DP-YDP Azınlık Hükümeti’nin halleri bu konaklardaki yaşama benziyor. Başbakan, bakanlar dışarıdan her şey tamammış gibi göstermeye çalışıyor ama aynen o konaklardaki gibi, hükümetin iç tarafı mutsuzluklar, kavgalar, entrikalar ve birbirinin ayağına aşağıya çekmeye çalışan insanlarla dolu.

    UBP-DP-YDP Azınlık Hükümeti, her ne kadar da “mutlu aile” pozlarında Nisan 2022’ye kadar bu filmi sürdürmek istese de (hatta mümkün olsa Ocak 2023’e kadar gitmek isterler) yaşananlar bunun pek mümkün olmayacağını gösteriyor.

   Azınlık hükümetinin geleceğini ciddi şekilde tehdit eden durumlardan ikisi küçük ortaklarda… DP’de Koral Çağman’ın bakanlıkta hatta mecliste zorla duran ve neredeyse erken genel seçimi bile beklemeden kaçmak isteyen bir görüntüsü var…

   YDP’de ise partisinden istifa edip başka parti kurma hazırlıkları içinde olan Bertan Zaroğlu…

    Başbakan Ersan Saner, erken genel seçim tarihini istediği gibi belirlemek amacıyla kurduğu ad-hoc komite için Bertan Zaroğlu’na üç saat dil dökmüş, istifa etmeden önce komitede YDP’yi temsilen kalması için…

   Yine Başbakan Saner, bu kez Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan istifa etmek için kendisini ziyaret eden Koral Çağman’a bir saat dil dökerek, şimdilik istifa etmekten caydırmış…

   Şimdilik her iki milletvekili de ricayla ya da başka bir şeyle kararından döndürüldü ama nereye kadar gidecek bu iş?

   Düşünebiliyor musunuz, genel başkanını en sert şekilde eleştiren, partiden resmen ayrılmaya zorlandığını söyleyen ve 2 bine yakın üyeyle yakında yeni bir parti kuracağını söyleyen Bertan Zaroğlu, Başbakanın “aman yapma, etme” demesi ile ya da bilmediğimiz başka bir şeyle YDP’nin temsilcisi olarak, erken genel seçim tarihi belirleyecek ve seçim yasasında değişiklik yapacak olan komitede kalmaya devam ediyor.

   Bertan Zaroğlu, ruhen YDP’den istifa etmiş ama bedenen YDP adına komitede görev alıyor. Ne tuhaf değil mi? İşte bu UBP-DP-YDP Azınlık Hükümeti konağında böyle enteresan işler oluyor.

   Ya Koral Çağman? Koral Bey, henüz azınlık hükümeti kurulmadan, “YDP’nin yer aldığı bir hükümete karşı olduğu ve böyle bir oluşumun içinde yer almak istemediği” mealinden şeyler söylemişti. Ne olmuşsa olmuş, bırakın böyle bir hükümete onay vermemeyi, bu hükümetin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı oldu… Söylediklerinin tam tersini, hatta fazlasını bile yaptı…

    Tabii Koral Bey, defalarca birçok platformda siyasete ısınamadığını, milletvekilliği görevinin ideallerine uymadığını, hatta yeni bir seçimde aday olmayacağını söyledi. Yakın çevresine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na da ısınamadığını belirtti, göreve geldiği günden beri istifa mektubu cebindeymiş ama biliyorsunuz bu koalisyon ince iplerle birbirine bağlı, bir yerinden koparsa toparlamak zor olur, o nedenle Koral Bey’i sürekli olarak “aman ha” diyerek engelliyorlar…

    Ancak Türkiye- KKTC Mali Protokolü’ndeki yapılacaklar listesinde yer alan İş Yasası’nda “Toplu İş Sözleşmesi” hakkında sınırlama, geriletme öngören değişiklik nedeniyle Koral Bey, kamuoyundan ve mecliste muhalefetten çok sert eleştiriler aldı. Hatta mecliste muhalefetten gelen sorular karşısında sanki de değişikliklerle ilgili yeterli bilgisi de yokmuş gibi bir izlenim yarattı. Gerçekten yeterli bilgisi yok muydu yoksa değişiklikler içine sinmediği için fazla konuşmak mı istemiyordu?

   Herkes bu sorunun cevabını merak ederken, Koral Bey, yine mecliste söz alıp, “Toplu İş Sözleşmesi” hakkının geriletilmesine sıcak bakmadığını dile getirdi. Yasada yapılması istenen değişiklikler içine sinememişti ama bu kez de “içine sinmeyen yasal değişikliği neden meclise taşıdın?” diye eleştirilmeye başladı.

    Sevmediği vekillikte, sevmediği bakanlıkta, içine sinmeyen bir yasal değişikliği meclise getirip de çalışma yaşamına, emekçilere bir kötülük yaparak mı ayrılacaktı? Evet şimdilik yasanın ivediliği, muhalefetin ısrarları ve bakanının da bu çekinceli halleri nedeniyle iptal edildi ancak yasal değişiklikler komitede ve tehlike de sürüyor.

    Koral Çağman belli ki büyük bir baskı altında ve bu baskıya dayanamayıp, istifa kararı aldı, yakınlarına da bunu söyledi, hatta yerine Serdar Denktaş’ın geleceği de söylendi ama Başbakanlığa elinde bir zarfla (ki çoğu kimseye göre o zarfın içinde istifa mektubu vardı) Başbakan Saner’i ziyaret etti.

    Ancak istifa etmedi veya edemedi… Sosyal medyada Koral Çağman için çok ağır ifadeler yer aldı, bunlardan birisi ise, “İstifa bile edemedi” şeklindeydi… Bana göre bu söz çok ağır… Milletvekilliğinde ve bakanlıkta oldukça sönük bir performans ortaya koyan Koral Çağman için “istifa bile edemedi” ifadesi çok şey barındırıyor… İradesini teslim eden vekillerin “istifa edecek gücü” bile kendilerinde bulamadığı söyleniyor.

    İstifa, hangi görevde olursanız olun, tek taraflı ve kişinin iradesi ile ilgilidir, istifanızı çok ağır şartlarda bir protokolle/ anlaşmayla bağlamamışsanız ve oraya imza atmamışsanız, kolayca istifa edersiniz. Hatta imzaladığınız şartların bedelini ödeyerek de istifa edip gidersiniz ama bu ülkede siyasette böyle olmuyor işte… İrade bir kere elden gitti mi kurultayda kazanmanıza bir adım kala sizi geri çektirebilirler, sizden sonra en büyük kazanma şansı olan ikinci kişi de cesaret edemez devam etmeye. Siz istediğiniz kadar hazırlanın, hiç hesapta olmayan biri gelir parti başkanı da olur, başbakan da olur. İşte böyle bir ortam içinde istifa etmek de kolay olmaz…

    Tüm bu gerçekleri gören, yaşayan, bundan rahatsız olan diğerleri de sesini çıkaramaz. Dost sohbetlerinde şikayet edip dururlar ama uluorta konuşmazlar, kamuoyu önünde susarlar, azınlık hükümeti konağının mutlu bir aile olduğunu göstermeye çalışırlar, aslında birbirini kuyunun başında görse içine itecek kadar nefret etse de birbirinin adını duymaya tahammül edemese de…

     Dışa karşı olmasa da içte entrikalar, hesaplaşmalar, alt oymalar, kavgalar, tatsızlıklar sürüp gidiyor. Konak çökmek üzere, içindekiler birbirini yiyor ama bize her şey yolunda, Nisan 2022’ye kadar gidebileceklerini söylüyorlar. Şimdi yine ülke menfaatlerini düşünen yok, ekim ayındaki UBP Kurultayı’na endeksleneceğiz… Yine bir el uzanıp da orada dizayn yapacaksa bizi yormayın, oyalamayın… Evet öyle olmasını istemiyoruz, öyle olmasın ama olacaksa, siz buna direnemeyecekseniz, ne siz enerjinizi boş yere harcayın ne de kamuoyunu oyalayın...

19/06/2021 20:12
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay, haber, kıbrıs, kktc, yorum, yazı, kıbrıs haberleri
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.