Virüs salgınından kahraman olarak çıkmak isteyenler var

Kimse kimseye rol kaptırmak istemiyor

ads ads ads ads
11/04/2020

ads

Ali Baturay Ali Baturay


Hep aynı şeyleri söyleyip duruyoruz, tekrara da düşüyoruz ama hükümetin halen bir kriz merkezi kuramaması, her kafadan bir ses çıkması, hiç neden yokken tartışmalara, çelişkilere, endişelere neden oluyor. Bazı vatandaşlar beni arayarak, ya da mesaj yazarak, “Siz gazetecilerin de suçu var. Sürekli olarak bakanları programlara davet ediyorsunuz, sorular soruyorsunuz, sonra da konuşmalardaki çelişkileri oturup haber yazıyorsunuz” diye sitem ediyor.

    Vatandaşın haklılık payı var, televizyon kanallarında ve web TV’lerde çok sayıda program var. Bu programlara sıkça bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları ve diğer yetkililer davet ediliyor. Bu kişiler konuşmalar yapıyor ve evet zaman zaman çelişkili açıklamalara tanık oluyoruz.

    Ancak programları yapanların işi soru sormaktır. Halk, devleti yönetenlerin ağzına bakıyor. Her televizyon programında “acaba olumlu bir şey var mı?” diye can kulağıyla dinliyorlar. Gazeteciler de onların sorduğu soruları, yetkililere yöneltiyor. Evet akla gelen her şeyi soruyorlar ama konuşmacılar, konuşmalarından sorumludur.

    Gazeteciler soru sorarak, bilgi almaya çalışıyor, yöneticilere “Birbirinizle çelişen açıklamalar yapın” demiyor ki… Gazetecilerin, program yapımcılarının görevi yetkilileri konuşturup, bilgi almaktır, ortalığı karıştırmak değil. Zaten ortalık yeterince karışık.

    Artık belli oldu ki oluşturulan bilim kurulları, konseyler, faydalı olamıyor. Bakın “Bir işe yaramıyor” demiyorum ama arzulanan faydayı sağlamıyor. Örneğin Sağlık Bakanlığı’nı direkt ilgilendiren konulardaki bir bilim kurulunun Başbakanlığın ya da başka bir makamın altında olması sıkıntı yaratıyor. Sağlığı direkt ilgilendiren bir konuda oluşturulan kurulun Sağlık Bakanlığı’nın altında olması gerekiyor. Başında kabinenin başı olan Başbakan olsa da Sağlık Bakanı kendisine bağlı olmayan bir kurulun kararını dinlemiyor, dinlemek istemiyor. “Şimdi sidik yarışı yapmanın zamanı mı?” diyebilirsiniz ama yeri gelir aslında Sağlık Bakanı’nın da haklı olduğu durumlar ortaya çıkabilir.

     Evet haklısınız, şimdi yetki kavgası yapma zamanı değildir ama ülke ne kadar zor durumda olsa da insanın olduğu yerde bu tür şeyler olur. İnsanın olduğu yerde ego da var, sandalyeyi kaybetme korkusu da, “en iyisini ben bilirim” özgüveni de… Son basın toplantısında, Sağlık Bakanı, sözleriyle “Davul benim boynumda, tokmağı başkasına vermem” diyor adeta. Gereksiz tepki de diyebilirsiniz ama haklı yönleri ve endişeleri de olabilir.

    Sağlık Bakanı’nın bu isyanı biraz abartılı olsa da aslında her aklına gelenin bir kurul ya da komisyon kurmaması gerektiğini haykırır gibiydi. “Peki bu kurullar, konseyler neden Sağlık Bakanlığı’nın altında oluşturulmuyor?” diye bir soru sorsak. “Başbakan, Sağlık Bakanı’na güven vermiyor” diyebilir miyiz acaba? Hemen “İş karıştırma, ne alakası var?” diyecekler. Yok iş karıştırma değil yaptığımız. Eğer siz Sayın Ali Pilli’yi Sağlık Bakanı yaptınızsa, salgın sürecinde de “Ona güveniyorum, destekliyorum” diyorsanız, bilim kurullarınızı, konseylerinizi onun altına verin. Neden size bağlı olsun?

    Yoksa Başbakan da mı Sağlık Bakanı’nın yorulduğunu, yükün altında ezildiğini, konuşmalarıyla güven vermediğini düşünüyor? Hemen “Ne alakası var?” demeyin. Öyle değilse ya Başbakan kurduğu oluşumları bakana bağlasın, o da bozulmasın, kırılmasın, gücenmesin, öfkelenmesin, basın toplantısında öfkelenmesin. Belki de Sağlık Bakanı, Başbakanın kendine güvenmediği hissine kapılıp, böyle agresifleşmiş olamaz mı? Kişiye “sana güveniyorum” demek yetmez, bunu hareketlerinizi yaptıklarınızla da göstermeniz gerekir.

     Öte yandan, “Başbakanlık Covid 19 Koordinasyon Konseyi”, daha işe başlamadan çöpe atılmış durumda. Ne Başbakan sahip çıktı, ne de hükümetin diğer üyeleri... Konseyin Başkanı Dr. Sibel Siber’in ülkeye uygulanabileceğini söylediği bir çalışma ortalığı karıştırdı. “Sibel Hanım, Başbakanla konuşmadan erken açıklama yaptı” deniliyor. Olabilir ama herkes o kadar kendi merkezinden bakıyor ki olaya, “Konuşup, değerlendirip bir sonuca varabiliriz” diyerek olay soğutulamıyor bile. Konseyin üyelerinden birisi bu tartışmalardan rahatsız olup istifa etti. Aslında çok güzel işler yapabilecek konsey artık çöpte… Bu ülkede Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık yapmış olan Dr. Sibel Siber, kalkıp gidip, ülkenin faydasına olacak diye görev üstlendi ama bu karmaşa içinde bu oluşum da doğmadan öldü.

     İşte başladığımız yere geldik. Neden? Neden böyle? Tabii ki çok başlılıktan dolayı. Tabii ki kimsenin kimseye rol kaptırmak istememesinden dolayı. Hep diyorlar ya “Politika yok, kişisel beklenti yok” diye. Yalan… Politikacıların bir bölümü ya isteyerek, ya da istemeden bu krizden kahraman olarak çıkmak istiyor. Onlar istediği kadar, “Yok böyle bir şey” desin. Biz ne gördüğümüzün, ne duyduğumuzun farkındayız. Ha, şunu da söyleyeyim, bu krizin daha nereye varacağı belli değil, buradan kahraman olmak yerine paramparça olarak çıkmak da var...

   Tek bir merkez oluşmadığı sürece de bu böyle çelişkiler, sorunlar, yanlış anlaşılmalar olacak. Her kafadan bir ses çıkması, bilgi kirliliği, çelişkiler kafaları karıştıracak, dünkü Sağlık Bakanı’nın açıklaması gibi insanları korkutacak. Şimdilik bunlar çelişki ve bilgi kirliliği olarak yansıyor ama yarın daha kötü sonuçlar da ortaya çıkabilir. İnat etmeyin, geç kalmış değilsiniz tek bir merkez oluşturabilirsiniz…

11/04/2020 20:35
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.