Yeni saraya tepki haklıdır, “keçi can derdinde, kasap et” misali
06/03/2021
Ali Baturay
Bazı konular kimisine göre önemsizdir ve üzerinde durmaya değmez.
“Yani bu da konu mudur ki konuşasın?” da derler…
O kadar çok şey için söylerler ve önemsizleştirirler ki onları topladığında dağ kadar olur.
Tasarruf söz konusu olduğunda bin bir mazeretle itiraz edilir; “E yani bir başbakan, bakanlar da lüks bir araç kullansın artık, o kadarı da olsun” derler size…
“Cumhurbaşkanının örtülü ödeneği, bakanların izaz ikram ya da benzeri gider kalemi olmayacak mı? Nerede yaşıyoruz, abartmamak lazım” diye itirazlar alırsınız.
Bakan göreve gelir, önceki bakandan kalma odanın mobilyasını değiştirir, “E yani adamın makam odasıdır, bir zahmet istediği gibi düzsün” derler.
Bakan göreve gelir, kendi bölgesinden partizanca istihdam yapar, onu da hak sayarlar…
En zor zamanlarda bakanların, müdürlerin, amirlerin bol harcırahlarla gereksiz, alakaya maydanoz yurt dışı görevleri ve lüks otellerde kalmaları da “önemli memleket meselesi” olarak lanse edilir.
Böyle sürer gider mazeretler, yılladır böyle, “tasarruf yapalım” deriz de yapılanlar kanıksandığından tasarruf yapacak bir şey bulamayız, o kadar çok da yapılması gereken varken.
Bunları konuşanlara da tuhaf bakarlar… Halbuki her vatandaşın söz hakkı var bu konularda, çünkü halkın paralarıyla sürülür bu keyifler, oralara gelenler babalarının parasıyla yapmıyor ki bunu ama kime anlatacaksın?
Ülkeyi yönetmeye talip olanlar kendilerini devletin sahibi zannederler.
Tabii bir de psikolojik etkileri vardır bunların, birinin hayatı zor geçer, karnını zor doyururken, diğeri milletin parasıyla keyif sürerse, rahatsızlık olmaz mı? Olur tabii…
Şimdi de ekonomik protokolde yeni cumhurbaşkanlığı sarayı için 14 milyon TL kalem ayrıldığı için tepkiler yükseldi.
Mevcut sarayın küçük kaldığını, saraya bağlı bürokratların yandaki binalarda döküm saçım olduğunu ve ülkemizin de görkemli bir cumhurbaşkanlığı sarayı olabileceğini söylüyorlar.
Başka konularla cumhurbaşkanlığına saray yapılmasının birbirine karıştırılmaması gerektiğini belirtiyorlar.
“Parayı Türkiye veriyor, size ne oluyor da karışırsınız?” diyorlar…
Diyorlar da diyorlar, mazeret çok… Peki biri evine ekmek götüremezken diğerinin şatafat peşine düşmesi normal midir?
Bunun psikolojik etkileri yok mudur sanıyorsunuz?
Bu ayıp değil midir, ülkeyi yönetenin halkıyla empati yapamadığının göstergesi değil midir?
Bu ülke insanı 1974’ten sonra en zor günlerini yaşıyor, küresel salgın hayatımızı altüst etmiş, hükümet edenler reel sektöre bir yıldan beridir hiçbir katkı yapamazken, dalga geçer gibi ekonomik protokole 14 milyonluk saray kalemi mi konulur?
İşyerleri kapanıyor, açık olanlar çok zorda, binlerce insan işsiz, birçok sektör temsilcileri isyanlarda, sokaklara inmiş eylem yapıyorlar, çadır eylemleri var ve siz de protokole “saray kalemi” mi koyuyorsunuz ve bunun normal olduğunu mu söyleyeceksiniz?
Bu neyi gösteriyor biliyor musunuz? Bu durum, bu ülkeyi yönetenlerin “halkıya empati yapamadığını, neler çektiğini anlayamadığını” gösteriyor.
Türkiye size böyle bir kıyak yapmak isteyebilir, böyle bir armağan vermek arzusunda olabilir ama siz onlara; “Teşekkür ederiz ama şu sıralar ülkemiz insanı zor günler geçiriyor, oraya harcayacağımız parayı daha gerekli yerlere harcayalım, bu günler geçsin, ileride bakarız” diye nazikçe reddedemez misiniz?
Cumhurbaşkanlığı sarayı armağanı ilk değil zaten, bu ülke yöneticileri, Türkiyeli yetkililere Kuzey Kıbrıs gerçeklerini anlatamıyor, bazı konulara itiraz edemiyor, onlara bazı şeylerin bu ülkeye uymadığını, toplumun ruh halinin önemli olduğunu söyleyemiyor, en büyük sorun da bu zaten, “evet efendim, sepet efendim” meselesi.
Televizyon ekranlarına bile yansıyor, basın toplantılarında her iki laftan biri teşekkür, şükran, “Cumhurbaşkanım”, “Cumhurbaşkanı yardımcım” sözlerini bin kere tekrarlama…
Bunlar o kadar sırıtıyor ki, bazen insan kendi yöneticilerinin bu hallerini görürken rahatsızlık duyuyor… Bence karşı taraf da istemiyordur bu kadar yağlamayı…
Reel sektör için açılım yapmayacaksın, ekonomik protokolde reel sektör için hem çok az rakam olacak hem nasıl kullanılacağı belli olmayacak, sen 1500 TL katkıları bile zamanında ödemeyeceksin, ülkede her alanda eksiklikler, aksaklıklar olacak, ülke neredeyse yangın yeri ve “cumhurbaşkanlığı sarayı” yapılacak diye halkın önüne çıkacaksın. Tepki olur tabii olmaz mı?
Senin vatandaşın karnını doyuramazken, binlerce insan gıda yardımı için başvuru yaparken sen lüks saray inşa etme planları yaparsan kınamazlar mı seni, kınarlar. “Keçi can, kasap et derdinde” misali davranırsan tabii ki tepki olur.
Kaldı ki ben mevcut cumhurbaşkanlığı sarayının kötü olduğunu, küçük olduğunu ve yenisine gereksinim duyulduğunu düşünmüyorum. KKTC Cumhurbaşkanı halktan kopuk olmamalıdır, o saray bu topluma mal olmuştur, topluma yakındır, ulaşılırdır, halkın içindedir, öyle kalmalıdır…
Ben cumhurbaşkanımın böyle mütevazı sarayda olmasını, ulaşılmaz dev saraylarda olmasına tercih ederim. Hem illa ki yenisi yapılacaksa o zaman bu zaman değildir.
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız