Yetenekli ellerde, hayata dair her şeyin mısralarla ifade edilişi…
21/03/2021
Ali Baturay
Hafta geçmiyor ki bir şeyin günü ya da haftası olmasın…
Bazen bu durum dalga konusu da oluyor ama aslında bu günler ya da haftalar, yalnızca o şey o gün ya da o hafta anılsın diye değil, hep akılda kalsın diye; hatırlatma, farkındalık yaratmak içindir.
Tabii ülkemizde, bir şeyin günü ya da haftası, yalnızca bildiri yayınlayıp, bir de gelen yıl hatırlamak gibi algılanır ama öyle değil aslında…
Bugün “Dünya Şiir Günü”… Bulunduğum bir ortamda kulak misafiri oldum, birisi “En saçma gün” dedi ve yanındakiler de güldü…
Böyle bir yazı yazma niyetim yoktu ama kulak misafiri olduğum bu konuşma beni bu yazıyı yazmaya ve size iki şiir seçmeye yöneltti.
Onlara, yani o konuşmayı yapanlara katılmıyorum ve eminim ki gerçek anlamda şiirin ne olduğunu bilmiyorlar…
Şiir nedir? Aşık olduğunda, o kişi için herkesin bir şeyler karalaması mıdır şiir?
Ya da aşıkların internete girip de aşk şiirleri araması mıdır?
Evet aşkı şiirsiz düşünmek mümkün değildir ama şiir yalnızca aşkla anılmaz…
Öyle kelimeleri rastgele yan yana yazarak, ya da kafiye yaparak da şiir olmaz.
Şiir engin bir denizdir… Sayfalarca yazılacak makalelerde, saatlerde yapılan konuşmalarda anlatılamayanları çok daha kolay anlatır şiir…
Şiir asırlar boyudur bir başkaldırıdır…
Sanat bir başkaldırıdır, bir direniştir, şiir bunu yapan en güzel sanat dallarından birisidir.
Şiir tüm sanat dalları için ilhamdır; tiyatroya da, sinemaya da, romana da, hikayeye de, fotoğrafa da, resme de…
Tabii ki özellikle de müziğe; şiirsiz müzik olur mu? Şiirle müzik adeta birbirine aşıktır, birbirini tamamlar, tabii ki yetenekli ellerde.
Şiirsiz devrim de olmaz… Marşlar, kahramanlık türküleri, isyan türküleri, hepsi şiirin besteye dönüşmesiyle, müzikle birleşmesiyle olur…
Ezilenlerin dilidir şiir, ezene karşı direnişin dizelere dökülüşüdür…
Tepkinin de, isyanın da, sitemin de, gözyaşının da mısralarla ifade edilişidir şiir…
Çağlar boyu faşizme direnişe sime olmuş şiirler yazıldı, bunlar uluslararası alanda başka halklara da ışık tuttu…
Ulusal kurtuluşlarda da öyle oldu, başka bir halkın şiirden dönüşen kurtuluş türküsünü, başka uluslar da kullandı, kendi diline çevirdi okudu…
Katliamlara hedef olmuş halkları, insan gruplarını şiir bize unutturmuyor, gelecekte de unutulmaması için önemli bir görev üstleniyor…
Köleliğe isyanın yığınla şiiri var, onları anlatan ve buna karşı duruşa büyük katkı koyan…
Tüm toplumlarda sokağa çıkan, isyan bayrağını çekenlerin dilinde mutlaka şiir vardır, şiirden marşa, direniş türküsüne dönüşen ezgiler vardır…
Şiir önemlidir, şiir barışa çağrıdır, şiir savaş karşıtıdır, şiir halkların kardeşliği için vardır…
Tabii ki tüm sanat dalları zaman zaman istismar edilmiştir, sinema, tiyatro, müzik, roman, resim ve diğerleri kötü emelleri olanların, kötü amaçları için kullandıkları bir alana dönüşmüştür maalesef…
İşte onlar gibi şiiri de savaş çığırtkanlığına, faşizmin hizmetine ya da yönetenlerin yalakalığına ya da propagandasına dönüştürenler vardır ama biz kötü örnekleri bir tarafa bırakarak, insanlık için, insanların iyiliği için kullananlara bakacağız…
Şiir okumayan, şiir kitabı olmayan kişiler çok şey kaybetmiştir.
Ülkemizde de şairlerimiz, haksızlığa, baskılara karşı direniş şiirleri yazdı…
Tabii çok güzel aşk şiirleri de armağan ettiler bize…
Savaş karşıtı, barış yanlısı, yurt sevgisi temalı çok güzel, çok anlamlı şiirlerimiz var…
Maalesef ülkemizde kimin sanatçı, neyin sanat eseri olduğu çoğu zaman anlaşılamıyor, karıştırılıyor, bu da büyük sorun.
Tabii ki bu çerçevede ülkemizde aklına esenin şiir yazabileceğini düşünmesi ve bunların çoğunun da aşk ve kahramanlık üzerine olması, üstelik de şiirden başka her şeye benzemesi, şiire karşı bir antipatik yaratmıştır.
Ancak kötü örnekler sizi iyiden uzaklaştırmasın, siz de seçici olun… Yeni başlayacaksanız şiir okumaya ve şiir kitabı satın almaya, o zaman yardım alın anlayanlardan.
Şiirin ruhunuzu rahatlatacağınızı, size yaşam sevinci katacağını, ufkunuzu açacağını, hatta bazen sizi bazı şeyleri araştırmaya iteceğini göreceksiniz…
Bu zor günlerde akıllı bir tavsiye gibi gelmeyebilir size, “keçi can derdinde, kasap et” diyebilirsiniz ama bir göz attığınızda birçok şiire, aslında sizi anlattığını göreceksiniz…
Ben de size yıllar önce yazılmış ama bugünü anlatan iki direniş şiiri seçtim… Biri Azerbaycan’dan 1910- 1979 yılları arasında yaşamış Resul RIZA’dan, diğeri de Angola’dan 1922- 1979 yılları arasında yaşamış Agostinho NETO’dan… Sanatla dolu, şiirle solu günleriniz olsun…
***
ELİMDEN GELSE
Ben isterim ki
bulutlar ağlasın
çocuklar ağlamasın
Hiçbiri öksüzlük
yetimlik duymasın
Ben isterim ki
konuşsun her çiçek
kendi dilince
Silahların
kesilsin sesi
Ben isterim ki
soğuğa, karanlığa
kapansın kapılar,
Gözler kapanmasın,
gözler kapanmasın.
Ben isterim ki
yangınlar sönsün,
umutlar sönmesin
Erişsin her meyve
kendi çağında
Yüreklere
acı söz değmesin.
Ben isterim ki
eğilsin dallar
bereketten
İnsanoğlu
başını eğmesin
utançtan ya da güçsüzlükten
Ben isterim ki
gözyaşı gibi
aksın pınarlar
berrak, duru
toprağın üzerinde
Pınar gibi
akmasın gözyaşı
yeryüzünün hiçbir yerinde.
Ben isterim ki
bir yıldızlar
kalsın uykusuz
İnsanlar yatıp dinlensinler
Taze bir güçle
başlamak için
umutlu sabaha
Ben isterim ki
her şey eğilsin
insanın önünde
insan insana
tutsak olmasın.
Ben isterim ki
sevinç, mutluluk
bol olsun
yürekten yüreğe,
ülkeden ülkeye
açık yol olsun...
Resul RIZA (1910- 1979- Azerbaycan)
***
AYRILIK ÖNCESİNDE VEDA
Anacığım!
Öldürdüler evlatlarını senin
Ve sabretmeyi öğrettiler sana.
Anacığım!
Yılları senin yaşamının
benziyor birbirine
mezar taşları gibi,
Ve acı çekmeyi öğrettiler sana
umut bağlayıp göklere.
Fakat senin evlatlarının
daha başka oldu yazgısı
Çatladı sabır taşı
ve çatladı
tohumu acının
ve öfke ağacı fışkırdı ondan.
Ve göklere bağlanan umudun
sonu geldi.
Umut biziz, kendimiz!
Biz ki, dünün
Köleleri;
çıplak ırgatlar
kahve plantasyonlarında:
Biz ki, aç her zaman,
her zaman susuz,
biz ki, aydınlıktan
yoksun;
kör, cahil,
ve bildiğimiz tek okul
efendilerimizin buyruğu...
Korkardık
yürümekten toprak üstünde
altında atalarımızın yattığı;
severdik, seni
hırsızlama
bir başkasının malını çalar gibi;
sana biz, “ana” diye
seslenmeye korkardık...
Anacığım, yurdum!
Şimdi değiştik artık.
Kendimiz kurtardık
boynumuzu boyunduruktan
Ve dönüşü yok artık bu yolun
Yaşamdan korkmuyoruz
bu, ölümden de korkmuyoruz demektir.
Biziz umudu
Angola'nın
Ve bizim savaşımız
sana mutluluğu getirecektir!
Agostinho NETO (1922- 1979- Angola)
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız