Yüce meclis sonunda böyle bir eylem de gördü; peki suçlu kim?

ads ads ads ads
20/06/2022

ads

Ali Baturay Ali Baturay


   Meclis devam ederken ve Halkın Partisi Milletvekili Jale Refik Rogers konuşuyorken, ansızın meclis çalışanı stenograf ayağa kalktı ve Meclis Başkanı Zorlu Töre’ye bir şeyler söyledi.

    Bunun üzerine Töre, Jale Refik Roger’in konuşmasını kesmesini istedi ve Meclis çalışanlarının “ek mesaiye kalmama eylemi” nedeniyle oturumu kapattı.

    Zorlu Töre, Meclis oturumunu kapatırken şöyle konuştu:

    “Tutanak tutmayı düzenleyen içtüzüğün 166 maddesinin, ‘tam tutanağın stenograflarca, ses alma ve görüntülü kayıt sisteminin yardımıyla tutulacağını’ düzenlemektedir. Bu bağlamda stenograflarımız ek mesaiye kalmama eylemini uyguladıkları için bu aşamadan sonra bahse konu madde uyarınca stenograflarımız olmadan genel kurula devam edemeyeceğimiz cihetiyle genel kurulu burada kapatıyorum…”

      Sayın Zorlu Töre, Meclis Başkanı olduktan sonra “Yüce meclis” sözünü kullanmaya başladı. Bir milletvekili söz aldığında “Buyurun kürsüye, yüce meclise hitap edin” gibisinden sözleri sıkça tekrarlıyor.

     Ancak o yüce meclisin son zamanlarda başına gelmedik kalmadı; zamanında toplanamıyor, o yüce meclisin hükümeti oluşturan mensupları tarafından yasalar, Anayasa ihlal ediliyor ve bugün o yüce mecliste bir milletvekili konuşurken konuşması yarım kaldı, meclis çalışmasını yarıda kesti.

     Geçmişte yıllarca meclis muhabirliği yaptım, yıllardır da tüm meclis oturumlarını canlı yayınlardan takip ediyorum, ilk kez böyle bir şey gördüm. İlk kez bir milletvekili konuşurken, Meclis Başkanının “Bir dakika durun, eylem var” diyerek oturumu kapattığına tanık oluyorum.

     Eğer olmuşsa böyle bir şey ve ben görmemişsem veya unutmuşsam özür dilerim ama böyle bir şey olduğunu hiç sanmıyorum.

     Onlarca yasa beklerken, yapılacak çok iş varken, zaten temmuz ayında tatile girecek olan meclis, önündeki zamanı da iyi kullanamıyor. Üstelik meclis oturumu devam ederken ve bir milletvekili konuşurken tuhaf bir şekilde meclis oturumu yarıda kesiliyor.

     Kürsüdeki milletvekili öylece kalıyor ve doğal olarak herkes, “Bunu da gördük” diyor… Evet bunu da gördük, bakalım daha neler göreceğiz?

     Sendikalar birkaç gün önce “kamuda ek mesailerin altı aydır ödenmemesi” nedeniyle eylem yapacağını duyurmuştu. Ocak maaşları dahi ödense eylem olmayacaktı ama bir hafta ödenmesi beklendi, ödenmeyince eyleme gidildi.

     Yani birçok yükümlülüğünü yerine getiremeyen hükümet, ek mesaileri de altı aydır ödemiyor.

     Devlete yük bildiren tuhaf atamalar, danışman istihdamları, koruma talepleri devam ederken, her türlü savurganlık yapılırken, ek mesaileri ödeme marifetini gösteremiyorlar.

     Meclis Başkanı böyle bir eylem olduğunu bilmiyor muydu? Sendikalar birkaç gün önce açıklamıştı… En azından meclis oturumunu mesainin bitimine göre ayarlayabilir, böyle absürt bir olay yaşanmasını engelleyebilirdi, konuşmacı kürsüde konuşurken bu şekilde ara vermek zorunda kalmayabilirdi.

     Tabii “Ocak mesaileri dahi ödense bu eylem de olmazdı” diyorum ama kime diyorum?

     “Meclis Başkanının, Başbakanın, bakanların, milletvekillerinin bulunduğu bir salonda, bir memurun eylemi tümünü susturdu. Olur mu böyle şey?” deniyor…

      Olur tabii… Hükümetin yüzü yok ki şikâyet etmeye, çünkü yükümlülüklerini yerine getiremiyor. Yapması gerekeni yerine getirememenin utancıyla da eyleme bir şey diyemiyor.

      Şimdi hangi devlet dairelerinde ek mesainin daha önemli olduğu tartışılıyor, deniyor ki “Sağlık çalışanlarının, Ercan’daki görevlilerin ek mesaisi ile Meclis çalışanlarınınki aynı mıdır?”

      Evet daireler, kurumlar arası “ek mesai” tartışması yapacaksak, tabii ki daha hayati olanlar var ancak bunun ayarlaması yapılacaksa, bunu yapacak olan da siyasiler değil midir?

       Eğer personel takviyesi ile ek mesaiden kurtulacaksak, bunu da iktidardaki siyasiler yapacak değil mi? Başka kim yapacak?

      Deniyor ki; “Memurların, devlet çalışanlarının çoğu zamanında mı işe geliyor? Tam zamanında mı işten ayrılıyor? İşe gelmediğinde kim arıyor, soruyor onları? İllaki o hastalık izni süresini doldururken birisi soruyor mu onlara bunun hesabını? Tüm bunlar olmazken, bir milletvekilinin konuşmasının bitmesini bekleyemeyecek kadar dakik bir şekilde eyleme gitmek manidar değil midir?”

     Bu gibi sitemlere tamamen “yanlış” diyemem, söyleyenlerin haklılık payı vardır ama “böyle olmasına kim sebep oluyor?” diye sorarım…

     Zamanında işe gitmeyen, zamanından önce işten ayrılan, işe gelmediği halde cezalandırılmayan, görevini istismar eden, işe gelse de çalışmayan, zaman dolduran devlet çalışanını denetleyecek olan kim? Denetlemek bir yana böyle davrananları şımartan kim? Üçlü kararname ucube atamalarına adeta tapan, bununla tepe tepe partizanlık yapan kim? Kim olacak siyasilerdir…

     Liyakatsiz atamalar yapan kim? Yerine oturmayan, iş bilmeyen müdürlere amirlere saygı duyulmamasına neden olan kim? Müdürlerin talepleri ve kararlarını işlevsiz hale getiren bakanların, kamuda otoriteyi sıfırlaması kimin marifeti?

     Siz partizanca işler yapar, her şeyi kendinize bağlayıp, istediğinizi kayırır, istediğinizi ödüllendirir, “yürü de korkma arkandayız” dersen, ortaya nasıl bir sonuç çıkmasını beklersin?

Ek mesaiye kalmama eylemine öfkelenmeden önce öfkelenecek çok şey var devlet daireleri ve kurumlarında…

     Bana göre de en azından kürsüdeki konuşmacının konuşmasının bitirilmesi beklenebilirdi. Meclis Başkanı, eylemi düşünememiş, rahat davranmış, en azından o stenograf kadın, Jale Refik Rogers’ın konuşmasının bitmesini bekler, sonra eyleme geçebilirdi.

    Ancak kime ne söyleyeceksin ki? Ülkeyi yönetenler bir tuhaf… Ülkeyi yönetenler akıl almaz işler yapıyor, şimdi bir memur ayağa kalkmış meclisi durdurmuş ona mı kızalım?

     Hem kamuyu partizanca atamaları ve partizanca müdahaleleri ile içinden çıkılmaz hale getiren hem kamu reformuna yanaşmayan hem de ek mesai ödeme ve benzeri yükümlülüklerini yerine getirmeyen bir hükümeti sorumlu tutmayalım da bir memura mı yüklenelim?

     O hükümet ki başta hastanelerde ve okullarda olmak üzere devlet kurumlarındaki taşeronlara ödeme yapmadığı için taşeron işçileri maaş alamıyor, yatırımları yapılmadığı için hastaneye gidemiyorlar… Aylardır bu insanlar perişan oluyor…

     O hükümet ki pahalılığa çare bulamıyor, akaryakıta her hafta zam yapıyor, elektrikte indirim bekleyenlere “yeni zam yapılacak” diyor ve de halkın hiçbir yarasına merhem olamıyor…. Şimdi bu hükümete yüklenmeyelim de eylem yapan sendikalara ve milletvekilinin konuşmasının yarısında iş bırakan stenografı mı eleştirelim? Adaletli olur mu ki bu?

 

 

 

20/06/2022 23:18
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Yüce meclis sonunda böyle bir eylem de gördü; peki suçlu kim?
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.