Yüreğinde insan sevgisi olmayanın, doğduğu yerin bir önemi de yok…
14/04/2025












Hüseyin Ekmekci
YÜREĞİNDE İNSAN SEVGİSİ OLMAYANIN, DOĞDUĞU YERİN BİR ÖNEMİ DE YOK… BU DİL, İYİ BİR DİL DEĞİL… EN KÖTÜSÜ DE KÖTÜ DİL KULLANANLARIN SİYASETTEN GÜÇ ALMASI…
BAŞBAKAN ÜNAL ÜSTEL BİZZAT İNSİYATİF ALMALI… İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YERİNİ KÜFÜR VE HAKARETE BIRAKTI… GERİLDİKÇE GERİLİYORUZ…
Hızla uzaklaşmamız gereken, tartıştıkça hep beraber kaybettiğimiz bir konu üzerinde, kaba saba yöntemlerle birbirimizi yok etmeye devam ediyoruz. Kimsenin, farklı bir görüş duymaya tahammülü olmayan bir başörtüsü konusu üzerinden yaşadıklarımız inanılmaz…
Okul içerisinde çözülmesi gereken, rehber öğretmenlerin zorlanmadan çözeceği, okul yönetimlerinin inisiyatif alması gereken bir konu, toplumsal bir kavgaya dönüştü. Öyle bir noktaya geldik ki, Kıbrıs Türkü sorgulanır oldu… Türklüğü de, Müslümanlığı da, laikliği de…
Kıbrıslı Türkler sürekli olarak yeni sınavlardan geçmek zorunda mı? Kendi öz yurduna “yurdum” diyemeyecek noktaya geldik. Göçün arttığının, sevginin azaldığının farkında değil mi bu ülkeyi yönetenler? Birileri oyun kuruyor, biz kendimizi ispat etmek için çabalıyoruz.
Üzerinde durmadan geçmemiz gereken bir konuda, çağdaş eğitim sistemi içerisinde çözmemiz gereken bir konuda bugün ada genelinde liselerde başörtüsü serbest. Ortaokullarda ise, okul yönetimi karar verirse, evet, yine serbest… Kim kazandı? Kim kaybetti?
Cumhurbaşkanının eşi, konuyla ilgili fikrini söyledi. Bu ülkede bir kadının ille de eşinin arkasına mı saklanması gerekiyor? Adamların yükselmesi için kadınların susması mı gerekiyor? Sibel Tatar kendi fikrini söylemiş. Risk almış mı? Evet… Ama “gereksiz” demek, kimin haddine?
Sibel Tatar’ın görüşlerini söylemesi, eşi Ersin Tatar’ın açıklanan adaylığının sorgulanmasına neden oldu. Dalgalandı, henüz durulmadı… UBP içerisinde “Biz risk aldık, sövme yiyoruz, first lady üstümüzden alkış topluyor.” diyenler son derece öfkeli. Bu öfkeyi görmemek mümkün değil.
YDP kanadında ise durum vahim. Bıkıp usanmadan yarayı kaşıyan ve bundan güç devşirme derdine düşen bir Erhan Arıklı var. Durmuyor… Yorulmuyor… Elinde telefon, sabahtan akşama kadar toplumun sinir uçlarıyla oynamaya devam ediyor…
Bu konuda önüne çıkanın ne dediğine bakmadan, küfürü hak sayan bir kitle oluştu. Haliyle Erhan Arıklı da aleyhinde yaşananlardan rahatsız. Erhan Bey, toplumun hassasiyetini bildiği hâlde bu tavırda devam ediyorsa… E, bilerek yapıyor demektir… Bu topluma gerçekten yazık ediliyor…
Zor dönemlerden geçerek Anadolu halkıyla bir araya geldi bu toplum. Direndi, kazandı… Kıbrıslıların öz yurdu burası. Gidecek başka yerimiz de yok. Bu anlaşılmaz kavganın büyük bir fay hattı oluşturduğunu görmeyenler, şimdi büyük bir kavganın fitilini ateşlemekle meşgul…
Başta öğretmenler olmak üzere, Annan Planı’nda dahi oynanmayan bu oyunu görmeli, oyuna gelmemeli. Mücadeleye büyük bir saygım var, her zaman da olmam gereken yerde olurum. Ama bu kavga, Kıbrıslı Türklere kaybettiren, dahası kardeşi kardeşe kırdıran bir kavga… Yazıktır…
Ülkemize yıllar önce Türkiye’den gelen insanlarla, burada doğup büyüyenler arasında oluşan fay hattı, suni bir fay hattıdır. Kıbrıslı olmakla Türkiyeli olmak arasında hiyerarşi kurmak, bu toplumun geleceğini zehirlemekten başka bir işe yaramaz.
Hükümetin UBP ve DP kanadı, yaşananlardan son derece rahatsız. Erhan Bey ise tam istediği bir ortamda. Hem seçmen kasıyor, hem pazarlık masası kuruyor. Ersin Tatar’ı bağımsız aday yaptı, hâlen partisinde karar almıyor… Bence bilerek ve isteyerek…
Ha, bir de “Sizi biz kurtardık” ile başlayan, “İngiliz kırması, Rum dölü” ile devam eden nefret… Hayretler içerisinde, yıllardır tanıdığım insanların bu denli kin kusmasını hazmedemem; anlamış da değilim. Polis bu şikayetlerde tamamen devrede olmalı. Artık yeter… Ayrıca, karşılıklı tüm nefret söylemleri cezasız kalmamalı…
- Hızla üçüncü dünya ülkesi oluyoruz
- Yetersizliğin dibe vurduğu bu vasat dönem, hiç bir dönemde yaşanmamıştı…
- Hızla geriye gidiş var ama farkında değiliz
- Bugün değilse ne zaman?
- Çözümün önündeki en büyük engel, adadaki gizlenmeyi bilen para olabilir
- Emrah Yeşilırmak’ın net bir şekilde dokunulmazlığının kaldırılmasına itirazı yok…
- Yıllardır reform konuşmuyoruz...
- İsrailli tutuklandı; yalnız bırakıldı… Macar ve alman kadınlar tutuklandı “bana ne?” dendi… Şimdi sıra Kıbrıslı Türklere geldi…
- Yeteri kadar kavga ettik… eyleme geçmeliyiz…
- Kendi teknoloji festivalimizi dünyaya açabiliriz…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız






