Bu ülke “yapanın yanına kalır” ülkesidir, bu nedenle birçok sorunu çözemiyoruz.

   Bazı kesimler, ne yaparlarsa yapsınlar günün sonunda herhangi bir cezalandırma ile karşı karşıya kalmayacağını, bir şekilde bundan yırtacağını biliyor.

   Bu ülkede herhangi bir yolsuzlukla, usulsüzlükle, yasadışılıkla ilgili yapılan çok sayıda araştırma, çok sayıda rapor sonuçsuz kalıyor.

    Bakanlıklar ya da daireler, kurumlar bünyesinde başlatılan soruşturmalar, araştırmalar ve ortaya çıkan raporlar da çoğu kez bir işe yaramıyor, polisin, Sayıştayın, Başsavcılığın raporları da…

    Tepki çeken, kamuoyunda infial yaratan birçok konu ileriye götürülemedi, sürüncemede unutulup gitti.

    Nerede bir yasadışılık varsa ve o konuda “soruşturma açıldı, rapor hazırlanacak” deniyorsa, bilin ki o konu kapanıp gidecek demektir.

    Sayıştay raporları, Ombudsman bulguları, Meclis araştırmalarının sonuçları bu ülkede hiçbir işe yaramıyor, meseleler sonuçlanmıyor, o suçlar, ihmaller, istismarlar, beceriksizlikler cezasını bulmuyor, vicdanlar rahatlamıyor.

    Covid-19 salgını sürecinde bir “Özel Jet Krizi” yaşandı, bu krizle ilgili polis bir rapor hazırladı ama 176 gündür bu polis raporu açıklanamadı, 5 ayı aşkın bir süredir bu raporun açıklanmasını bekliyoruz.

    “Ülkede bu kadar sorun var, hükümet bile kurulamıyor ve sen Jet Krizi Raporu mu soruyorsun?” demeyin.

     Ne geldiyse başımıza konuları önemsizleştirdiğimizden, unutkanlığımızdan ve umursamazlığımızdan geldi.

     Bu konu önemlidir, hem de çok önemlidir, bu konu nedeniyle bir bakan görevden alındı, az kalsın hükümet o dönem bozuluyordu, bir bakanı görevinden eden bir konu nasıl önemli olmaz?

    Hatırlatayım isterseniz; Covid-19 sürecinde yatırım gerekçesiyle ve Resmi Gazetede karar olmadan özel bir jetle adaya gelen, gümrük kontrolünden geçmeyen, ayrıca yatırım alanı yerine Girne’ye ve Mağusa’ya götürülen, karantina kurallarına uymayan bir heyet vardı.

    Bu heyetle birlikte bir de bakanın dolaştığını, heyetle birlikte bakanın dolaştığı kanıtlanmasın diye gittikleri otelde kamera görüntülerinin silindiğini de hatırlatalım.

    Silinen kamera görüntülerini geri getirmeyi başaran polis, o heyetle hangi bakanın dolaştığını biliyor ve rapora da yazıldı ama bu rapor bir türlü açıklanmıyor.

    Ağustos ayı içinde başsavcılık bazı eksiklikler görmüş ve raporu polise iade etmiş… Kimse böyle bir eksiklik olduğuna inanmıyor, birçok kişi sırf bu rapor oyalansın, açıklanmasın diye bu yollara başvurulduğunu düşünüyor.

    Beş ayı geride bıraktık, bir rapor bitirilemiyor… Birinin daha başını mı yiyecek bu rapor, hiç ummadığımız biri mi var görüntülerde ki mesele bu kadar uzatılıyor?

    Besbelli açıklanmaması için bazı yerlere talimatlar verilmiş, kamera görüntüleri geri getirilmiş, görüntülerde kimler var görülüyor, gerekli tüm ifadeler de alınmış, daha ne?

    Daha neyi bekliyorsunuz ki? Ya da kimi gizliyorsunuz? O kamera görüntülerindeki bakan kimdir? O kamera görüntülerindeki bakanın isminin açıklanması nelere mal olacak ki açıklanmıyor?

    Özel jet, 12 Haziran’da ülkemize gelmişti, olay medyaya 14 Haziran’da yansımıştı…

    Hatırlayacağınız gibi, haziran ayı, Covid-19 salgını nedeniyle tedbirlerin en üst düzeyde tutulduğu dönemdi ama özel bir jet karantina koşullarına uymadan ülkeye geldi.

    Uçaktan inen kişiler, karantina koşullarına rağmen bir bakanla Girne’de ve Mağusa’da dolaştı.

    O günlerde bakanlar, bir şeyler anlattı ama daha sonra anlatılanların çoğunun gerçek olmadığı ortaya çıktı.

    Daha rapor hazırlanıp, açıklanmadan günah keçisi ilan edilen Turizm Bakanı Ünal Üstel görevden alındı, yerine Kutlu Evren atandı.

    Ünal Üstel’in neden görevden alındığı da pek anlatılamadı kamuoyuna. Üstelik o dönemin Başbakanı Ersin Tatar, olaylarla hiç ilgisi olmadığı halde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu’nu da görevden alıp yerine Aytaç Çaluda’yı atamak istedi.

    Bu karar, Çaluda’yla ilgili dokunulmazlık kararı olduğu ve hakkında soruşturma bulunduğu için Dördüncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından veto edilmişti.

    “Özel Jet Krizi”, UBP ile HP arasında da ciddi tartışmalara neden olmuş, hükümet krizine dönüşmüştü.

     Görevden alınan Ünal Üstel, defalarca raporun açıklanmasını talep etti, o görüntülerdeki bakanın kendisi olmadığını, kendisine haksızlık yapıldığını söyledi.

     HP kanadı da “Kamera görüntülerindeki bakan HP’li değil” dedi. Peki kimdir bu görüntülerindeki UBP’li bakan, neden kamuoyuna açıklanmıyor?

     Ağustos ayında tamamlanan ama Başsavcılık tarafından “içinde eksiklik var” denilen rapor yeniden polise gönderilirken neden iki buçuk ay daha beklemede tutuldu?

     Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlanmadan önce bu raporun açıklanmayacağını tahmin ediyorduk zaten.

     Seçim bitti, artık bu raporu açıklayın, halkımız o dönem neler olup bittiğini öğrensin, ısrarla o saklanan bakanın kim olduğunu ve neden saklandığını bilelim.

      İsteyen istediğini yapacak, yakalanmazsa ne âlâ, yakalanırsa da raporlar hasıraltı edilecek, ondan sonra da hiçbir şey olmamış gibi efendiler ortalıkta dolaşacak ve saygı görecek. Ne güzel hayat değil mi?