Ülkeyi yönetenler, erken sonuç alıcı işler yapamıyor, vatandaşa dokunamıyor…

  İstediğiniz kadar proje ve yasa yapın ya da yaptığınızı iddia edin, bunlar kısa sürede vatandaşa direkt yansımıyor, hayatını kolaylaştırmıyor, hayat kalitesinin düşmesini engelleyemiyorsa hiçbir anlam taşımaz…

 Hükümet edenler, sürekli bir şeyler yaptıklarını ve de yapacaklarını söylüyor ama halk sürünmekten, çile çekmekten kurtulamıyor.

  İnsanımız sürekli fakirleşiyor, alım gücü düşüyor, geliri hiçbir şeye yetmiyor.

  Çok sayıda insan zor günler geçiriyor, geçmişte yaptığı birçok şeyi yapamıyor, birçok şeyi satın alamıyor.

  İnsanlar birçok alışkanlığından vazgeçmek zorunda kalıyor.

  Ülke halkının alım gücü yerlerde sürünüyor.

  Kimse önünü göremiyor, herkesin karşısında karanlık bir dehliz var.

  Bu karanlıktan nasıl çıkacak bu halk ya da çıkabilecek mi?

  İnsanlar bu nedenle göç etmeyi düşünüyor, bu nedenle Güney Kıbrıs’ta iş arıyor.

  Hükümetin birinci yapması gereken şey, halkın alım gücünün yükselmesini sağlamaktır.

  Şu anda ülkedeki en önemli sorun budur; halkın alım gücünün çok düşük olması…

  Bunu halletmeden yapacağınız hiçbir yasa ya da proje, kimsenin umurunda olmaz.

  İnsanların karnı açsa gözü başka hiçbir şey göremez…

  Siz istediğiniz kadar “halkım için çalışıyorum” deyin, parasızlık, geçim sıkıntısı insanları eziyorsa sizi duymaz, duysa da öfke duyar…

  Zaten “yapacağım” dediğiniz birçok şeyi de ya yapamıyorsunuz ya unutturuyorsunuz ya da berbat ediyorsunuz, yasalara, anayasaya takılıyorsunuz…

   Bu ülkede hayat çok pahalı, üstelik devlet eliyle de tetikleniyor bu pahalılık.

   Alım gücü düşüyor, hayat zorlaşıyor ve ülkedeki diğer birçok sorun da bunun üzerine ekleniyor, hayat daha çekilmez oluyor.

    En büyük dert hayat pahalılığı ama dert bir değil ki bu ülkede, nereye dönseniz sorun…

    Halkın karnı tok sizin parlak sözlerimize, “Sizin için çalışıyoruz” demenize.

    “Sizin için çalışıyoruz” demek kolay, pratikte bunu yapıyor musunuz?

    Gerçekten halk hayatında bir farklılık, olumlu anlamda bir değişim göremediği sürece konuşmalarınızın hiçbir anlamı yok.    

    Vatandaşa dokunmanız ve yaşamında olumlu anlamda değişiklik yapmanız gerekmektedir.  

    İnsanlar evine ekmek götüremez hale gelmişken, birçok esnaf batmışken, birçoğu can çekişirken, ülkede yapacağınız başka bir şeyin pek bir anlamı olmaz. Olmuyor da zaten…

    Halkınızın çoğu ciddi geçim sıkıntısı çekiyor, göçü düşünüyor ya da Güney Kıbrıs’ta iş arıyorsa, birçok esnafınız, perakendeciniz Güney Kıbrıs’tan gelecek müşteriler nedeniyle hayatını sürdürebiliyor, onlara şükrediyorsa, “ben ne yapıyorum?” diye düşünmenizde fayda vardır.

     Gerçekten siz ne yapıyorsunuz? Ne yapacaksınız, partizanca “geçici işçi” istihdam ediyorsunuz…     

     Partinin torpillilerine ya da yakınlarına cumhurbaşkanlığında istihdam ayarlıyorsunuz…

     Başta ihaleler olmak üzere birçok devlet işinde bin türlü alengirli iş çeviriyorsunuz.

     Sayıştay’ın ya da diğer denetim organlarının devlet kurumlarındaki ihmal, istismar ve yolsuzluklarla ilgili raporlarının yayınlanmasını engelliyorsunuz.

     Ülke, ülke olmaktan çıktı hemen her şey, her gün anlamsız hale gelmeye başladı.

     Size onlarca öneri de yapıldığı halde direkt halka dokunacak, alım gücünü artıracak, sorunlarını bir miktar da olsa azaltacak tedbirler almıyorsunuz.

     Bu tedbirleri almadıktan sonra konuşmalarınızın, demeçlerinizin, vaatlerinizin hiçbir anlamı yoktur ve can sıkıcıdır…