Cemal Gülercan, KKTC’de daha önce benzeri olmayan bir et restoranı yarattı
Lefkoşa’daki Valide Hanım Konağı restoranı, et severlere mükemmel alternatifler sunuyor
27/08/2020
COVID- 19, BEĞENİLEN BİR ET RESTORANI YARATTI…
38 farklı ülkeden çok sayıda konuk ağırlayan ve ‘Booking’ gibi uluslararası turizm sitelerinde 9.8 puan gibi bir müşteri memnuniyetiyle hizmet veren butik otel Valide Hanım Konağı, Covid 19 salgınının ülkemizde görüldüğü Mart 2020’den sonra tüm turizm işletmeleri gibi olumsuz etkilendi. Ancak genç iş insanı Cemal Gülercan, işletmesinin kapanmayıp, faaliyetine devam edebilmesi için yine konak bünyesinde KKTC’de daha önce benzeri olmayan bir et restoranı yarattı... “Her olmayan işte bir hayır vardır” sözünden hareketle, Covid 19 salgını büyük beğeni kazanan bir restoran yaratmış oldu.
9 SAAT VE 12 SAAT PİŞEN DANA ETİ…
Cemal Gülercan, farklı yöntemlerle pişirilmiş ama Kıbrıs Türk insanının damak tadına uygun bir tarzla müşterilerinin karşısına çıktı ve yaptığı iş büyük beğeni kazandı. Valide Hanım Konağı’nın restoranında artık, “12 saat kiraz ağacı ile tütsülenerek pişen dana brisket eti” ve “9 saat kiraz veya elma ağacı ile tütsülenerek pişen dana kaburga eti” var. Valide Hanım Konağı restoranı, müşterilerine yavaş ve uzun sürede pişmiş dana etinin çeşitli farklı bölgeleri servis ediliyor. Lefkoşa’nın muhteşem et restoranı, damak tadına önem verenler için bulunmaz bir fırsat.
ASADO BURGER ÇOK BEĞENİLİYOR…
Valide Hanım Konağı’nın ürünlerinden “Asado Burger” de çok beğeniliyor. Sığırın 13 kaburgasının, boyundan sonraki 5. ve 9. aralığındaki kemikli özel kısmı kiraz ağacı ile 9 saatte tütsülenerek pişiriliyor. Ardından pişen et, kemiklerinden ayırıp hamburger ekmeği arasına koyup servis ediliyor.
Haber Kıbrıs
Lefkoşa’nın buram buram tarih kokan, şirin butik oteli Valide Hanım Konağı, son bir yıl içinde 38 farklı ülkeden konuk ağırlamış, oldukça ilgi görmüş, ‘Booking’ gibi uluslararası turizm sitelerinde 9.8 puan gibi bir müşteri memnuniyeti puanlamasıyla ülkemizin gurur kaynağı olmuştu. Ancak Covid-19 salgınının ülkemizde de görüldüğü Mart 2020, güzel giden her şeyi tersine çevirdi. Ülkemiz dünyaya kapılarını kapattı, en büyük darbeyi de turizm işletmeleri, oteller gördü.
Tabiatıyla bu krizden Valide Hanım Konağı da nasibini almıştı. İşletmelerin iki ay kadar kapalı kalmasının ardından devlet, “açılabilir, çalışabilirsiniz” dedi ama 1 Temmuz’a kadar uçaklar ve gemiler yolcu taşımadı, sonrasında da ülkeye gelişler çok kısıtlıydı, bu durumda işletmeyi yaşatmak, çalışanları işten çıkarmamak için bir şeyler yapılmalıydı. İşte tam da bu noktada Valide Hanım Konak işletmecisi, iş insanı Cemal Gülercan, yine konak bünyesinde farklı bir et restoranı yarattı.
Gülercan, hem farklı ürün ve farklı sunum, hem de Kıbrıs Türk insanının damak tadına uygun olacak bir tarzla müşterilerinin karşısına çıktı ve yaptığı iş büyük beğeni kazandı.
Valide Hanım Konağı’nın restoranında artık, “12 saat kiraz ağacı ile tütsülenerek pişen dana brisket eti” ve “9 saat kiraz veya elma ağacı ile tütsülenerek pişen dana kaburga eti” var. Damak tadına önem verenler için bulunmaz bir fırsat.
Haber Kıbrıs ekibi olarak, iş insanı Cemal Gülercan’a konuk olduk ve Kuzey Kıbrıs’ta ilk kez yapılan yavaş ve uzun sürede pişen dana etlerini tatma imkanı bulduk, hikayesini dinledik. Genç ve idealist iş insanı Cemal Gülercan, işletmesinin pandeminin etkilerinden kurtulmak için nasıl dönüşüm içine girdiğini ve bulduğu çözüm yolunu, bu vesileyle yaşama geçen et restoranının hikayesini Haber Kıbrıs’a anlattı.
Pandemi süreci farklı sektörlere yöneltti
SORU: Dilerseniz ilk önce okuyucularımız için bize kendinizden bahseder misiniz, Cemal Gülercan kimdir?
GÜLERCEN: Genelde insanlar beni çok yönlü kimliğim ile tanırlar, 1985 Lefkoşa Köşklüçiftlik doğumluyum. İthalata dayalı aile şirketimiz olduğundan eğitimimi işletme ve finans üzerine aldım. Fakat ithalat sektöründe yaklaşık 6 yıl kadar görev aldıktan sonra ülke koşulları ve içimdeki üretim heyecanı beni farklı farklı sektörlerde yatırım yapmaya yöneltti. Yeri geldi ülkemizdeki en köklü sivil toplum örgütlerinde başkanlık ve yönetim kurullarında görev yaptım, yeri geldi işletmelerinde garsonluk ve baristalık yaptım. Hayatımın hiçbir noktasında işlemekten, çalışmaktan vazgeçmedim. Kendi işletmelerim olsa da çalışma arkadaşlarıma karşı patron değil her zaman yol gösterici oldum. Kendi yapamadığım hiçbir görev için başkasını görevlendirmedim. Bu olgu da aslında sizi başarıya götürmek ve takımınızı güçlü kılmak için bir yöntem.
SORU: Valide Hanım Konak yolculuğu nasıl başladı?
GÜLERCAN: Konak yaklaşık 4 yıllık ciddi bir restorasyon sonucunda butik hotel konsepti ile geçtiğimiz yıl hizmete girdi. Eşimle birlikte çok ciddi efor harcayarak, 1 yıl içerisinde 38 farklı ülkeden onlarca konuk ağırladık. Valide Hanım Konak olarak ülkemizin tanıtımında ve ülkeye gelen misafirlerimizin ülkelerine memnun ayrılabilmeleri için üstün gayret gösterdik. Valide Hanım Konağı, Booking gibi uluslararası sitelerde 9.8 puanla müşteri memnuniyeti puanlamalarında ada genelinde lider konumda.
Pandemi muhteşem bir et restoranı yarattı
SORU: Valide Hanım Konağı’nda simdi ülkemizde olmayan bir konseptle hizmet vermeye başladınız, bunun çıkış noktası nasıl oldu?
GÜLERCEN: Bildiğiniz gibi 13 Mart tarihinde salgın ile mücadele kapsamında ülkemizdeki tüm işletmeler gibi bizler de konağın kapısına kilit vurduk. Ülke olarak çok zor zamanlar geçirdik. Bu süreçte sürekli çalışanlarımızla dayanışma içerisinde mücadele verdik. Temmuz ayının ilk haftalarında tekrardan işimizin başına geçtiğimizde tüm rezervasyonlarımız iptal olmuştu. Açıkçası çaresizce yalnızca cafe bölümünün geliriyle konağın giderlerini karşılamaya çalışıyorduk. Temmuz ayının son günleriydi bir gün çalışanlarımızın çaresizce “abi hiç iş yok ne yapacağız?” söylemlerinden sonra “gerekirse konağı meyhaneye çevirir, farklı alternatifler dener, yine de kimseyi işsiz bırakmayız” dedim. Ve kolları sıvadık, ülkemizde olmayan bir ilki açmaya karar verdim. Çocuk yaştan günümüze kadar yemek yapmak benim için vazgeçilmez bir tutkuydu. Babam tüm yurt dışı seyahatlerinde beni de yanında götürür, gittiğimiz ülkede dünyanın farklı mutfaklarından lezzetler tadıp, ülkemize geri döndüğümüzde o lezzetleri evimizde yapardık.
Hobimi profesyonelleştirdim
SORU: Güney Amerika mutfağına olan merakınız nasıl gelişti?
GÜLERCAN: Akdeniz’in ortasında 4 tarafı denizlerle çevrili olmamıza rağmen Güney Amerikalılar ile et konusunda damak tadımız aslında birbirine çok benziyor. Onlarda da bizde olduğu gibi mangal kültürü çok gelişmiş durumda. Çok farklı yöntemler ile özellikle sığır etinin farklı bölgelerini kullanıp farklı usullerle pişirip yemeklerini adeta bir lezzet şölenine çeviriyorlar. Et yemek, et yemeği pişirmek çocuk yaşlarımdan beri benim için vazgeçilmez bir tutkum olmuştur. Rahmetli dedelerimin ikisi de öğünlerde et yemezselerse yemek yediklerini saymazlardı. Bizimkisi öyle bir tutku. Ben kendimi bildim bileli küçük yaşlardan beri her fırsatta ateş yakıp farklı yöntemlerle etimi pişirir, farklı arkadaş gruplarını misafir eder, keyifli zamanlar gecirip dünyadaki farklı et pişirme yöntemlerini arkadaşlarımla paylaşırdım. Et restoranı açmam için bana çok ciddi baskı yapılıyordu fakat ben hep bu işi profesyonel bir hobi olarak gerçekleştirdim. Sürekli çevremde pisirdiğim etler konuşulur, farklı insanlardan o gruplara dahil olup o mangal partilerine katılmak için talepler geliyordu. En sonunda pandemi sonrasında zaten profesyonel ekipman ile gerçekleştirdiğimiz hobimi Valide Hanım Konak’ta halka açmaya karar verdim.
Akdeniz insanının damak tadına hitap ediyoruz
SORU: Halkımızın talebi nasıl? Konağa gelen misafirler ne tür lezzetleri tatma fırsatı buluyor?
GÜLERCAN: Henüz servise başlayalı 2 hafta olmasına rağmen talepten çok memnunuz. Halkımızın ete olan ilgisi ve merakı zaten tartışılmaz bir gerçek. Henüz herhangi bir reklam yapmamamıza rağmen göstermiş oldukları yoğun ilgiden dolayı hepsine sizin aracılığınızla teşekkür etmek isterim.
Restoranımızda temelde yavaş ve uzun sürede pişmiş dana etinin çeşitli farklı bölgeleri servis edilmektedir. Bunlar arasında 12 saat kiraz ağacı ile tütsülenerek pişen dana brisket eti, 9 saat yine kiraz veya elma ağacı ile tütsülenerek pişen dana kaburga eti mevcuttur.
Amerikalılar genellikle barbekülerinde meşe veya ceviz gibi ağaçları kullanıyorlar. Bu tür ağaçların yanma süreleri hem daha uzun hem de tütsü aramaları daha sert olduğundan biz restoranımızda Akdeniz insanının damak tadına uygun olan meyve aromalarını tercih ettik bu yüzden pişirdigimiz etlerimizi kiraz ve elma gibi ağaçları kullanarak tütsülüyoruz. Aslında bizim burada amacımız klasik mangal anlayışından çıkarak insanımızın farklı kültürlerden farklı et pişirme yöntemlerini görüp o lezzetleri tatmaları, aynı zamanda yedikleri etin kas ve doku yapılarının bilimsel olarak yemeklerine kattıkları lezzetlerde farklılıklarını görmelerini sağlamaktır. Örneğin bir sığırın en çok kolajen içeren yeri yanaklarında bulunan avuç içi büyüklüğündeki bölümüdür. Dananın bu kısmı bana göre hem en lezzetli hemde en sağlıklı yerlerinden biridir. Dana eti ile sığır eti arasındaki fark genç sığır cinsi hayvan ile yaşlı sığır arasındaki yağ metabolizmasından gelmektedir. Genç olan dana eti oleik asit yönünden zengin iken yetişkin olan sığırın eti stearik asit açısından zengindir. Bu da farklı lezzetler ve tüketim sırasında insan metabolizmasında farklı etkiler yaratmaktadır. Restoranında her iki et çeşidi de kullanilmaktadir. Yine menümüzde bulunan ve yaklaşık 2 saat surede düşük sıcaklıklarda pişirdigimiz dana iliği damak tadına düşkün olanların vazgeçemeyeceği lezzetler arasında yerini almış durumda.
Kuzeyde bir ilk asado burger
SORU: Asado Burger sanırım en çok tercih edilenler arasında?
GÜLERCAN: Özellikle burger severlerin en çok tercih ettiği diğer bir menumuzdür asado burger, bu menumuzun diğer menülerimiz gibi kuzeyde bir ilk olarak misafirlerimize servis edilmektedir. ‘Asado'yu biraz açıklayacak olursak bir et pişirme yönteminin ötesinde Güney Amerikalıların sosyalleşmek için bir araya geldikleri kültürel bir olaydır. Asado yapımında sığır etinin en yaygın kullanılan kısmı kaburgalarıdır. Restoranımızda sığırın 13 kaburgasının, boyundan sonraki 5. ve 9. aralığındaki kemikli özel kısmı kiraz ağacı ile 9 saatte tütsülenerek pişirilmektedir. Ardından pişen etimizi kemiklerinden ayırıp hamburger ekmeği arasına koyup servis etmekteyiz. Özellikle belirtmek isterim ki restoranımızda tavuk veya balık eti bulunmamaktadır. Ben herkesin bildiği işi yapması taraftarıyım, balık veya tavuk etini ülkemizde başarılı bir şekilde pişiren birçok arkadaşımız vardır. Bu sebeple menülerimiz yalnızca kırmızı etten oluşmaktadır.
SORU: Son olarak mesajınız nedir?
GÜLERCAN: En büyük arzum ve isteğim bu kültürün ülkemizde bilimsel temellere dayalı bir şekilde geliştirilebilmesi için siyasilerimizin popülizmi bırakıp et ithalatını serbest bırakmaları ve halkımızın ete olan ulaşımınını rahatlatmalarıdır.
27/08/2020 15:08