Raif Uzkan yazdı: Yemek yemeye geldik; hangi dili kullanalım?
MEYHANEDE TÜRKÇE VE İNGİLİZCE BİLMEYEN PERSONELLE NASIL İLETİŞİM KURULUR?
21/12/2018
HK
Ekonomik krizin etkileri dövizin düşüşüyle biraz hafiflemiş gibi görünse de, tüketiciler, krizi fırsat bilip fiyatlarını artıran ve halen eski seviyesine çekmeyen işletmelere oldukça tepkili bu günlerde...
Bana göre marketlerde bu biraz da eski stok malın tükenip yeni “ucuz” stokun piyasaya girmesine bakıyor; ama yeme-içme sektöründe fiyatların eski seviyesine düşmesini beklemek bir “hayal”... Çünkü özellikle restoranlar “Benim müşterim bu fiyata da gelip bu yemeği zaten yiyor, ben niye kârımı düşüreyim ki?” mantalitesine sahip.
Fakat gerek marketçi gerekse, restorancının unuttuğu bir şey var ki, döviz eski seviyeye döner de Kıbrıs Rum kesiminden KKTC’ye akan müşteriler “tersine göç” yaşarsa, yine bu halkla karşı karşıya kalacaklar ve bu halk da 44 TL’ye Tavuk Dolma ve 48 TL’ye de Şeftali Kebabı (yi)yemeyecek ve işletmeler yine zor durumda kalacak. Etraf zaten ardı ardına kapanan işletmelerle dolu. Bir de kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar bana kalırsa... Yazık.
MEYHANEDE TÜRKÇE VE İNGİLİZCE BİLMEYEN PERSONELLE NASIL İLETİŞİM KURULUR?
Gönyeli’de çok bildik bir meyhanede muhtemelen Filipinli veya Vietnamlı olduğunu tahmin ettiğim garsondan masaya “bir tabak sıcak pide” getirmesini istiyoruz... Bir gidiyor getirmiyor tekrardan “pide” deyip hatırlatıyoruz... Gidiyor gene gelmiyor, en son gidip Türkçe konuşan bir garsondan yardım alıp ne olduğunu anlayıp masaya pideleri getiriyor... O sırada kebap soğuyor, keyif kaçıyor v.s...
İngilizce anlasa İngilizce konuşayım, onu da bilmiyor... Birden “Biz bunları yaşamaya mecbur muyuz?” şeklinde düşünüyor insan, sonuçta keyif yapıp iki tek atıp, muhabbet etmeye güzel vakit geçirmeye geldik... Hizmet kalitesi mekân sahibinin umrunda olmasa gerek. Artık ben de böyle yerlerden uzak durma kararı aldım. Yemekleri ne kadar iyi olursa olsun, 3-5 pide parçası için yarım saat bekleyeceksek, eksik kalsın...
Daha önce Dereboyu’nun başka bir restoranında salatanın yanında Sauvignon Blanc şarap istemiştim, ne söylediğimi anlamadığı için garson gidip bana Demi-Sec şarap getirmişti... Allah aşkına Sauvignon Blanc nerede? Demi-Sec şarap nerede? Biz işimize bakalım...
KEL’İN YERİ (İSKELE)
Kimisi “Şeftali Kebabına çok fazla soğan koyuyor” diye eleştiride bulunuyor, haklı da sayılırlar ama Mağusa bölgesinde ve İskele’de bir ismi ve şanı olduğu kesin... Kel’in Yeri her zaman Şeftali kebabıyla iddialı olmuştur ve olacaktır kanaatindeyim...
Soğan biraz abartılsa da lezzetli bir kebabı var... O kesin.
Ortam/Ambians: 8/10 Fiyat/Kalite: 7.0/10 LOKKUM (İSKELE)
Kebap, pide ve mezeleri güzel. Beyti ve Kuşbaşı-Kaşarlı pide sınıfı geçer nitelikte... Yalnız şu kebap üzerine sinen kömür (is) kokusu sorununu çözebilirlerse çok daha keyifli bir mekân olacağı kesin.
Lokanta havası olan bir restoran... Lokkum bölgedeki en başarılı işletmelerden biri...
Ortam/Ambians: 7/10 Fiyat/Kalite: 8.5/10
OLD ŞAMDAN (LEFKOŞA)
Lefkoşa’nın “fine-dining” konsept hedefiyle yola çıkan yeni mekânı Old Şamdan lezzetlerine yazıda yer vermek için birkaç kez ziyaret etmenin daha doğru olacağını düşündüm.
Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi burada müşteri için her şey düşünülmüş... Çocuk oyun alanında çocuğunuz öğretmen eşliğinde eğlenirken, siz de yemeğinizin veya kahvenizin tadını çıkarıyorsunuz, çocuğunuzun neler yaptığını kameralar ve tablet bilgisayarlardan izleyebiliyorsunuz...
"Ben yemek yerken çocuğum ne yapıyor acaba?" diye merak edenlere...
Geniş menüye ve açık, kapalı oldukça güzel bir dizayna sahip Old Şamdan’da kahvaltı’da adeta kuş sütü eksik diyebilirim. Envai çeşit, unlu mamül, reçel, peynir ve şarküteri ürünleri var ve kaliteli markalardan seçilmiş ürünler.
Peynir ve Şarküteri tabağı... Krepler ve Börekler.
İki kişilik (ki bu kahvaltıyla 4 kişi de doyar) için 90-95 TL’yi gözden çıkarmanız gerekiyor.
Burada beğendiğim farklı bir lezzetse “Portakal Sosolu Çıtır Levrek” oldu... Dengeli ve lezzetli bir tabak. Bunu iyi kalite bir Sauvignon Blanc veya Chardonnay’le eşleştirilmesi zaruridir.
"Portakal Soslu Çıtır Levrek" balık severleri baştan çıkaracak nitelikte...
Tabii bir de yemeklerden sonra gelen meyve tabağını söylemeden geçmeyelim... Tatlıya da yer kalırsa, mekânın kendi özel lezzetleri “Elmalı Baklava” veya “Dondurmalı Profiterol” ilginç deneyimler sunacaktır.
Meyve tabağına saygı!!!
Tabii ki şunu da belirtmeliyim ki ben bu yazıyı kaleme aldığım sırada Old Şamdan’daki “güç savaşları” sona ermiş ve iki ortaktan birisi ortaklıktan ayrılmıştı... Umarım Old Şamdan Lefkoşa’nın beklediği ve ihtiyaç duyduğu yüksek kaliteli mekân anlayışını yeni dönemde de sürüdürür ve ileride Lefkoşa’nın vazgeçilmezlerinden birisi olur.
Ortam/Ambians: 9.0/10 Fiyat/Kalite: 7.5/10
HEV KONYA MUTFAĞI (GİRNE)
Girne’deki eski “Cacao”yu bilenler bilir, artık Cacao yok ve orası HEV Konya Mutfağı oldu...
Aslında Lefkoşa’daki Konya Mutfağı ile aynıydı fakat oranın işletmesi Konya Mutfağı tarafından başka Konyalı işletmecilere devredildi ve dolayısıyla isim de karışıklık olmasın diye farklı oldu. Yemeklerde de fark var.
Tam bir spesiyal... Köfteli Tirit.
Meselâ, benim burada deneyip çok beğendiğim Köfteli Tirit... Bunu Lefkoşa’da bulmak mümkün değil, gidip Girne’de yemeniz gerek. Lahmacundan, çorbaya, etli ve kuşbaşılı pideden, dönere kadar her çeşit ürün bulunuyor, nispeten geniş bir menü, Girne’de gidilip görülmesi gereken yerlerden biri olduğuna inanıyorum.
Fakat, acılı ezmeyi yapamıyorlar, tıpkı Lefkoşa’daki muadili gibi... Sanırım bu tüm Konyalıların sorunu. Bu da eksi puan...
Ortam/Ambians: 7.0/10 Fiyat/Kalite: 8.0/10
ALTIN KOY (GİRNE)
Çok dile getirildi, çok fazla methedildi. Artık zamanı gelmişti ve gitmemek olmazdı... Kebap veya balık istediğinizi bulabileceğiniz deniz kıyısı bir mekân...
Mezeler ve deniz ürünleri sevilir... Şarap seçenekleri göz doldurur.
Daha önce bahsettiğim yabancı personel sorunu burada da var ve zaman zaman anlaşmakta sıkıntı yaşayabilirsiniz ama yemekler lezzetli fiyatlarsa çok yıpratıcı değil kanaatindeyim.
Şarap konusunda da geniş bir yelpazeye sahip Altınkoy’da bayanlarla birlikte akşam yemeği yediğimizden dolayı seçimimiz demi-sec bir şarap olan DLC Moskado oldu. Liçi, Ananas, Şeftali, Kayısı ve tropikal meyve aromaları biraz yaşı geçkin olsa da hâlâ belirgin, keşke biraz daha genç bir Moskado bulabilseydik ama olmadı maalesef.
Maalesef Altınkoy'da tatlı-meyve olayı zayıf...
Tatlı olarak masada Ceviz ve Turunç macunu (reçeli), Dondurmalı İrmik Helva, Gırbaç ve mevsim (yaz) meyveleri tabağı vardı. Açıkçası çok başarılı bulmadım, bunların mutlaka geliştirilmesi veya farklı seçeneklerin düşünülmesi lâzım. Yemek üzerine kahve alacaksanız da Türkçe konuşup anlayan bir personele sipariş verin. Çünkü biz şeker oranı 2-3 değişik kahve istedik, hepsi “Sade” geldi... Herhalde mekân sahipleri içtiğimiz kahvenin 40 yıl hatırı olmasını istemişler ki acı kahve ikram ettiler... Canları sağ olsun!
Ortam/Ambians: 8.5/10 Fiyat/Kalite: 8.0/10
PRALINA (GÜNEY LEFKOŞA)
Güney Lefkoşa’da AlphaMega Supermarket civarında Papa John’s Pizzanın hemen yanında üst düzey gurme lezzetlere sahip bir pastahane keşfettim.
Kaliteli ve üst düzey bir pastahane isteyenlere Pralina...
İmalathane, salon ve satış noktası aynı yerde, hatta pastalar hazırlanırken izleyebiliyorsunuz. Her nevi tart, yaş pasta, kendi üretimleri olan sade ve kuru yemişli çikolatalar, makaronların yanı sıra güzel İtalyan, İspanyol, Fransız ve Yunan şaraplarını satın alabilirsiniz.
Cremé Brûlée...
Doğum günleri vb. gibi özel günlerde deneyimli pasta şeflerinin taze üretim pastalarıyla kendinizi şımartmak istiyorsanız Pralina doğru adres olacaktır.
Tabii ki yanınızda bir miktar Euro cinsinden döviz de götüreceksiniz, ya da kredi kartınıza güveneceksiniz ama buna değeceğinin garantisini verebilirim...
Çikolatalar da kendi yapımları ve çok farklı seçeneklere sahip...
Pralina’nın en beğendiğim özelliklerinden biri de seçeceğiniz pastanın önce küçük “minyatür” tek kişilik üretilmiş olanını deneyip daha sonra eğer beğenirseniz 8-10 kişilik olan modelini alabiliyorsunuz. Yani her pastanın bir de tek porsiyonluk seçeneği mevcut.
Çok farklı bölgelerden çok farklı tatlarda şaraplar Pralina'da mevcut... Şerefe!
Tek kişilik olanlar €5-€6 civarı, büyükler €25 ile €35 arası fiyatlardan satılıyor... Seçim sizin
PEYNİR: “SOUMAINTRAIN”
Fransa’nın Burgonya’sından bir artizan peynir sadece çiftliklerde yapılan cinsten... İnek sütü ve pastörize edilmemiş. Buruk, tatlımsı ve kremamsı özellikleri büyük ihtimalle peynirin dış kabuğunun sürekli olarak tuzlu su ve Burgonya brandy (İtalyanların Grappası gibi) karışımıyla yıkanması sonucu elde edilmiş.
Bir bardak Bourgogne ile bu peynir... Ziyafet
Erken tüketildiğinde daha hafif lezzetlere sahip, fakat 6-8 hafta dinlendirildiği zaman gizli kalmış, tatlı, tuzlu ve kremamsı tatları ortaya çıkaran bir peynir. Bir şişe iyi kalite Chablis, Rosé ve tabii ki Marc de Bourgogne ile eşleştirilmesi uygun olur...
ŞARAP: “KAYRA VINTAGE CABERNET SAUVIGNON 2016
“Bu kez bir Türk şarabı olsun bakalım” derken ve evdeki et yemeklerine eşlikçi ararken Kayra Vintage Cab. Sauv 2016’yı gördüm.
Koyu bordo renginde burunda kuru kırmızı/siyah meyve bukelerine sahip, gövdeli, sivri tanenli ve nispeten asiditesi yüksek bana göre tam “Türk işi” bir kırmızı.
2016 ürünü bana kalırsa 2019'dan önce içilmemeli...
Tabii ki, bunun da bazı kusurları var... Agresif ve sivri tanenli yapısının biraz daha oturması için şişede bir süre daha beklemeli... Bana göre 2019’dan önce içilmemeli... Ağır kırmızı et yemeklerine eşlik etmeli, içilmeden önce en az yarım saat karafta beklemeli...
Notum: 7/10
KAPANANLAR / AÇILANLAR
Birkaç not da açılan ve kapanan mekânlar üzerine söyleyelim...
Tiryaki Meyhane: Lefkoşa’da “Galın Yol” diye bilinen bölgede hemen O’live Organic Store’un yanında “Tiryaki Meyhane” isimli mekân müşterileriyle buluştu...
David People Lefkoşa: Gazimağusa’nın ardından David People Lefkoşa piyasasına girdi. Yer Lefkoşa Büyük Han civarındaki Tezgah Cafe’nin hemen bitişiği. Her ne kadar da cafe yanına kahve işi yapan başka bir mekânın açılmasını etik bulmasam da başarılı olmalarını diliyorum... Çünkü bu son şansları.
Robert’s Coffee Lefkoşa: Öğrenci kesimini hedefledi, kuru kalabalık maalesef pek para yapmıyor ülkemizde. İyi başlayıp sonraları adeta “nargile-cafe”ye dönen işletmelerden biri oldu, ve kapılarını kapatmak zorunda kaldı. Aynı yere gelecek restoran/bar konseptli “Blacky Lounge”u sabırsızlıkla beklemekteyim.
Kasap Döner Lefkoşa: Böylesi Türkiye’de de başarılı olmuş bir markaya zarar ettirmek herkese nasip olmaz, ama açıkçası Lefkoşa’da “Steak Döner” in ardından 2. sıraya koyduğum bu ismin daha kalıcı olmasını beklerdim. Zaten “Akpınar” grubunun şu ana kadar işletmesini devraldığı ve başarılı olabilen tek bir iş göremedim. Tıpkı “İtalyan” restoranı açıp Espresso yerine müşterisine “sallama çay” öneren “Pizza & Pasta”da olduğu gibi bu da fiyaskoyla sonuçlandı.
MUTLU YILLAR
Yine damağımızda iz bırakan mekânlara değindik... Umarım sizler de beğenmişsinizdir. Geri dönüşlerinizi, görüş öneri ve mekân isteklerinizi gerek Facebook hesabımdan gerekse, Twitter veya Instagram’dan da bana ulaştırabilirsiniz. Yeni yılınızı kutlar sağlık ve mutluluk getirmesini dilerim.
21/12/2018 20:27